Bir tek biz değiliz susuz kalan.

İstanbul da son çanlar çaldı barajların toplam doluluk oranı % 37 civarına kadar indi. Ankara da iki gün uygulamasına geçilmeye başlanacakmış orada da 80 günlük su kalmış iki gün akacak iki gün akmayacak.

Susuzluk demek;

kuraklık demek,

hastalık demek,

açlık demek..

Şu anda bize en yakın olan olasılıklar bunlar. Zor bela kış aylarının gelmesini bekleyeceğiz, ben yaz doğumluyum ve yaz aylarını bir çok insan gibi çok severim ve fakat ömrüm boyunca ilk defa bu kadar çok biran önce kışın gelmesini istiyorum. Tabi ki kışın gelmeside çözüm değil umarım gelen kış yağışları da getirir..!

Yazın insan olarak düştük derdimize, sular bitiyor eyvah diye. Peki etrafınızda bir şey dikkatinizi çekti mi?

Umarım çekmiştir. Sokaklarda bitap halde dolaşan hayvanlar. Şahsen ben hayatım boyunca bizim mahallenin kedilerini bu kadar bakımsız ve bu kadar bezgin halde gördüm. Geçen gün cadde de yürürken bir kedi klimadan damlayan suyu içmek için hortuma yapışıp kalmıştı içim sızladı.

Hayvanların hali bizimkinden de vahim onlar bizim gibi en azından markete gidip su alamıyor, zaten güneş tepede ıslak olan her şeyi kurutmak için bekliyor yerlerde de bir damlacık su yok. Hayvanlar perişan bir şekilde artık yemek değil su avındalar.

Peki ne yapmalıyız?

Çok büyük bir hayvan kurtarma projesi gelmiyor aklıma ya da böyle bir imkanım yok ben sadece insani olarak ufak bir şey düşünebiliyorum. Herkes kapısının önüne bir tas su bırakmalı mesela, hiç değilse birkaç hayvan sebeplenir.

Bende bu köşeden aman şöyle aman böyle diye ahkamlar kesiyorum ve fakat kusura bakmayın ben bu dünyayı seviyorum çünkü üzerinde çok sevdiğim insanlar yaşıyor.

Çevrecilik budur daha önce de söylediğim gibi çevreciler bencil olur…!