Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '13

 
Kategori
Eğitim
 

Bir Trajedi olarak Anasınıfı Öğretmenliği

Bir Trajedi olarak Anasınıfı Öğretmenliği
 

Bilişim teknolojilerinin gelişimi, bireyin karşı karşıya kaldığı bilgi bombardımanı, toplumsal parametrelerin çözülüşü, zihin donukluğu, mobing ve yabancılaşma gibi kavramlar hayatımızı olumsuz olarak etkileyip bizleri ister istemez strese sokmaktadır. Bir de çalıştığımız ortamın şartları da elverişsiz ise olumlu gibi gözüken değişimler kasırga gibi olumsuza dönüşebilmekte ve bizi çaresi bulunmayan hastalıklara teslim edip hayatı adeta  bir trajediye çevirmektedir .(kanser, intihar, boşanma, bunama, cinnet vb.)

Değişimlerin olumsuza dönüşmemesi için değişime maruz kalan bireylerin de değişim paralelinde yapı olarak gelişme göstermesi zorunluluğu olduğu gibi mevzuat ve uygulamaların da birbiriyle uyumlu olması gerektiği diye düşünüyorum. Aksi durumda gelişme için yapılan değişim çalışmaları entropiye yol açması kaçınılmaz olacaktır. Yani kâğıt üzerinde yapacağınız çalışmalar yaşantı boyutuyla çelişmeye neden olması halinde çalışmalarda verimin istenilen  ve beklenilen düzeyde olması hayal olacaktır. Gelişmiş ülkelerde nitelikli bir eğitimin nitelikli bir okulöncesi ile oluşabileceği algısı yerleşmiş olup, şartların getirdiği sebepler de bunu desteklemiştir. Sanayinin gelişmesi, annenin ev dışında çalışmaya başlaması vb. gibi nedenler okul öncesi eğitime daha da önem verilmesi gerektiği kanısını güçlendirmiştir. Bununla beraber alt yapılarını nitelikli bir eğitim için yeterli düzeye getirmişlerdir.

Ülke olarak gelişmiş ülkelerle kendimizi kıyaslarken gerçek yaşantıların yerine hep istatistikî verilerle kıyaslama yolunu tercih etiğimizden, nitelikle uğraşacağımıza hep nicel olanı yeğlediğimizden ve bakış olarak da sistematik değil de analitik bir bakışla baktığımızdan dolayı sistemde aksamalar kaçınılmaz hale gelmektedirler. Anasınıfı sayısı, okul öncesi öğrenci ve öğretmen sayılarının artırımı vb. gibi. Bunları yapmaya çalışırken okul öncesi sisteminin en önemli olan parçası olan anasınıfı öğretmenlerinin insan olma boyutunu unutmuş olup. Onlara olması gerekenden çok ama daha çok yükleniverip onları adeta yukarıda adı geçen hastalıklarla baş başa bırakma pozisyonuna getirmişiz.

Nasıl mı yani?

1- Okul öncesi kurumlarını açarken altyapı, etkinlik araçları, öğretmen, hemşire, rehber, hizmetli gibi olmazsa olmazları bir tarafa bırakıp sadece öğrenci sayılarını göz önünde bulundurup açmaya çalışmış ve çalışmaktayız. Öyle bir duruma getirmişiz ki, okulunuzda 10 öğrenciniz  (yaş farkları hiç önemli değil 48-71)ve küçücük boş bir dersliğiniz olsun yeter. Öğretmeniniz mi yok bulursunuz bir ücretli öğretmen (lise mezunu) kâfi, gerisi mi dersiniz, onlar olsa da olur olmasa da, çünkü benim öğretmenim hizmetlilikte yapar bakıcılıkta hele bakıcılığı da hiç sormayın! Yapmazsanız eğer bakıcılık halinizi, veliyi hemen sınıfın kapısında değil içinde buluverirsiniz.( neden dün çocuğumu tuvalette götürürken kı…nı  tam temizlememişsin gibi absurd sorular)

2- Anasınıfı öğretmenim 300 dakika hiç dinlenmeden maazallah hiç ara vermeden makine gibi çalışır, temel ihtiyacını da gideremez neden mi çünkü etkinlik aralığı yok yönetmelikte, bir çay molası düşünürseniz, pardon! Düşünemezsiniz çünkü ara yok.

 3- Anasınıfı öğretmenim alan öğretmenidir ama diğer branş öğretmenleri maaş karşılığı 15 saat çalışırken o 18 saat çalışır, diğer branş öğretmenleri sınıf ve kişilik hizmetlerinde 2 saat alırken o pas geçer.

4- Anasınıfı öğretmenim muhasebecidir. Anasınıfı aidatları için velilerle boğuşur velilerden aidat toplar.

5- İlkokul ve ortaokul da devlet ders kitaplarını verir ama anasınıfına gelince etkinlik kitapları yok sadece program kitabı var. Sınıfların bir çoğunda fotokopi makinesi yok öğretmen 300 dakika ne yapsın? Hele birde kaynak kitap almaya kalkışsın görür gününü zaten ağırmış olan başı bu sefer soruşturmalarla ağarır yani!

Gelişmiş ve nitelikli bir okulöncesi eğitimimizin  oluşması için alt yapımızı nitelikli hale getirmeye çalıştığımız gibi aynı şekilde sistemin temel taşı olan anasınıfı öğretmenlerimizi mesleki olarak köreltmeden daha insani uygulamalarla baş başa bırakabilirsek, eğitim sürecimiz pozitif yönden gelişimi kaçınılmaz olacaktır. En azından ekstra yapabileceğimiz bir şey yoksa bile şunları değiştirebilme gayretimiz olabilmeli…

1- Anasınıfları açarken sadece öğrenci sayısından ziyade total bir yaklaşımla alt yapı-araç-gereç, hizmetli vb. ihtiyaçların göz önünde bulundurulmalı,

2- Anasınıfı giderleri yerel yönetimler tarafından da karşılanabilmesi sağlanılmalı,

3- Anasınıflarında anasınıfı öğretmeni dışında kesinlikle yardımcı personel bulundurulmalı,

4- Anasınıfı aidatları toplama işine anasınıfı öğretmeni asla bulaştırılmamalı,

5- Anasınıfı etkinlik kitapları acilen bakanlık tarafından hazırlatılıp dağıtılmalı,

6- Anasınıfları eğitim amaçlı teknolojik ve doğal nesnelerle donatılmalı,

7- En azından diğer branş öğretmenlerinden olduğu gibi anasınıfı öğretmenlerinden maaş karşılığı 15 saat ekders olmalı ve sınıf kişilik hizmetlerinden olan 2 saat ekders verilmeli,

8- Anasınıfı etkinlik süre sayılarını azaltılıp 30’ar dakika şeklinde 10 dakika ara ile en fazla toplam 150 dakika etkinlik 30 dakika ara olmalı(beslenme süresi hariç)

9- Anasınıfı velilerine anasınıflarının ülkemizde zorunlu değil ücretli olduğunu, anasınıflarının bakımevi değil de ilkokula hazırlık güzel konuşma ve en azından kas gelişimi vb. yönden eğitim sağlayabilen kurum olduğunu anlatılmalı,

10- Anasınıfı öğretmenlerine yıpranma payı verilmeli,  

 
Toplam blog
: 8
: 2468
Kayıt tarihi
: 28.08.09
 
 

Diyadin/Ağrı doğumlu. Amacı sevgiyi hayata yerleştirmek. ..