Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '20

 
Kategori
Tarih
 

Bir Türk Dünyaya Bedel

 

Bir Türk Dünyaya Bedel

 

 

 

 

Gazeteci, turizmci ve yazar olduğum için biraz daha insanlarla haşır neşir haldeyim. Sadece bizim insanımızla değil, birçok ülkenin insanını da tanımış oluyorum.

Bizleri seviyorlar mı, korkuyorlar mı, hoşlanıyorlar mı, ya da bir hayli ilginç mi buluyorlar bunlardan çok emin değilim. Sadece şunu uzun yıllardır turizm camiasında olduğumdan rahatlıkla söyleyebilirim,

Bizi çok merak ediyorlar ve bizden çekiniyorlar.

Bunun adına bazıları Türklerden korkuyorlar diyorlar, doğrudur.

Sn. Erhan Afyoncu’nun bir yazısında söz ettiği bazı konular benimde bildiklerime çok yakın.

Eskilerde, Türkler ’den o kadar korkuyorlardı ki kaleleri sağlam olsun diye temeline Türk kafataslarını atıyorlar diye yazmış.

Bununla da kalmıyorlarmış, Türker’in kemiklerini muska gibi yanlarında taşıyorlarmış,

Türkler ‘den korunmak için her şeyi yapıyorlarmış.

 

Tabi o dönemlerde Türk Korkusu adı altında bir korku varmış.

Türk’lerin ayak sesleri adı altında birçok kitap yazılmış, Türkleri anlatan hikayeler kaleme alınmış.

Hatta, uyumayan veya yaramazlık yapan çocuklara;

“Çabuk uyu, yaramazlık yapma bak Türk’ler gelir’ diyorlarmış.

Yaygın bir Türk korkusu…

 

Bakın o zamanlar Avusturyalılar, Türk mezarlarını açıyorlarmış, kafataslarını ve kemiklerini ganimet olarak alıyorlarmış. Dahası bu kafataslarını satıyorlarmış.

Türk Kafatasları, rütbelere göre fiyat biçilerek satılırmış.

Türk akınlarını durduramadıkları için korkularından Türk kafataslarını yanlarında taşırlarmış.

Türklere karşı dayansın diye yaptıkları kalelerin temellerine Türk kafatası gömerlermiş.

Türk Kafası diye bir tabir vardır ya ne yazık ki o da o zamanlarda, özellikle Türk Paşalarının kafataslarının çok para ettiğinden söylenmiş.

Bir detay daha var ki, tüylerim diken diken bu yazıları okuduğumda;

“İnsan yağı hem de açık havada kurutulmuş insan eti o zamanlar mucizevi ilaçlar olarak kabul edilir. Bunlar Alman eczaneleri tarafından 19. yüzyıla kadar resmi olarak satışa sunulurmuş.”

Esir Türk Kızları kitabımı yazarken, Viyana kuşatmasını araştırmış, kitabımı da bu konu üzerinden kaleme almıştım. Viyana önlerinde öldürülen Türk askerleri ve dolayısıyla Türk korkusunun detaylısını araştırmalarımda edinmiştim.

 

Gazi Mustafa Kemal Paşa 1924 yılı Ağustos’unda, Kastamonu’da asker koğuşlarını ziyaretten çıkarken;

“Bir Türk, on düşmana bedeldir” yazılı levhayı gördü. Subaya levhayı göstererek sordu:

“Öyle midir?”

“Evet Paşam.”

“Hayır, çocuğum, bence öyle değildir. Bir Türk dünyaya bedeldir.”

 

Bir Türk Dünyaya Bedel.

Atatürk’üm nurlar içinde yat.

 

Nazan Şata Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....