Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Bir ümit aşk, bir de sevil-me-k

Bir ümit aşk, bir de sevil-me-k
 

Ne kadar üfleyebilirsin ki....


Eski Roma'dan bir Ümitos Müz( Hayel)

İnsan bir boşluktan düşermiş, başka bir boşluğa. Dedim ya! İşte boşluk. İnsan, düştüğü boşluğu önce hayelleri ile süslermiş. Sonra ise gerçekleri ile. Günün birinde! Birisi düşmüş boşluğa, boşluk hoşgeldin demiş.Hemen konuşmaya başlamış Boşluk sadece hayellerini kabul ederim demiş. Çünkü; gerçeklerinle doldurursan beni! O gerçeklerin, başka bir boşluğa düştüğün zaman yanında olmayabilir. O zaman hayellerin bile olamaz demiş. Boşluğa, demiş ki! Düşenin Kalbi. Tamam söyle bir şey yapalım demiş. Benim gerçeklerim avucumdaki kelebeklerim dir.Onları özgür bırakacağım boşluğuna ne kadar yaşarlarsa. Ben de o kadar sürede gerçeklerimle dolduracağım boşluğunu. Kabul demiş boşluk.

Düşenin Kalbi! Avucunda ki kelebekleri yavaşça bırakmış boşluğa. Bu kelebeklerin birde adı varmış. Birinin adı sevgi, birinin ki güzelllik, biri de sadakat miş. Başlamışlar uçmaya, sonuzca görünen boşluklarında. İlk günde Güzellik, ikinci günde Sevgi adında ki kelebekler ölmüş. Sadakat adlı kelebek uçmuş uçmuş uçmuş. Boşluk bu sonsuza kadar uçacak demiş. Boşluğa, düşenin Kalbi! Bende, o zaman sonsuza kadar tüm boşluğu sadakatimle doldururum ! Demiş.

''GERÇEKLERİNLE GELİRSEN, GERÇEKLERİYLE GELİR. SADAKATİNLE GELİRSEN, SADAKATİYLE GELİR'' BÖYLE BİR AŞK YAŞAYABİLiRİM DİYEN VAR MI? GERÇEKTEN.....

BİR ÜMİT AŞK, BİR DE SEVİL -ME-K

İştahla yemek yerken hatırlayıp sevileni, yemek boğazda düğümleniyorsa; derin uykularda görülen rüyadan sonra bir daha uyku girmiyorsa gözlere; ya da bir mağazanın panosunda adını gördüğün zaman gözlerinden kalbine giden hisler engin bir boyut kazanıyorsa. Bir cümle ne dediğini bilmezleştiriyorsa İnsanı; İşte odur aşk, O ki, göz kapaklarını kapattığında karanlıklar son bulmuyorsa gözlerinin önünde hep onun yüzü duruyorsa; Aşk budur. Aşk acıdır, hasrettir. Hicran ve hayrettir, firkat ve gurbettir. Tazarru ve münacattır. Aşk ölümdür, can vermedir, kurban olmadır. Sonu ise Gözyaşı ve ahtır…

O aşk ki, sevgiliden iyilik gördüğünde artmayacak kadar doygun, kötülük gördüğünde de eksilmeyecek kadar sağlamdır. Âşık, belki bir gün sevilmek umuduyla hiç durmadan severek azabını çeker. Hatta çok zaman sevilme ihtimalini düşünmeden sever. Bu tavrı onu melekiyet konumuna yükselten bir seyri takip eder. Çünkü sevilmek umuduyla sevmek beşeriyet, ama sevmeyi bir görev bilerek sevmek melekiyet demektir. Eğer bu azabın bitmesi için sevgili ona karşılık verecek olsa, vuslatın zevkine dayanamayarak can verir… Fuzuli’nin

( Ey Sevgili) Senin uğrunda canını vermeyen ebedi hayatı bulamaz. Sonsuza dek diri olarak anılan kişi, ancak sana kurban olan âşıktır. Dizelerinde varmak istediği nokta burasıdır.

Amaç, Aşk uğruna ölmek değil, uğrunda ölünecek aşkı bulmaktır…

Gerçekten aşk, karşılıklı oturmak, yüz yüze veya aynı noktaya bakmak, şiir okumak, sevgiliden utanacak kadar terbiyeli davranmak, güzel şeylerden bahsedip gülmek ve asla iffet sınırının ötesine uzanmamaktır. Çünkü aşk bakmakla güzelleşir, konuşmakla zenginleşir, ama dokunmakla bozulur. Ta ki evlendiklerinin gecesine kadar uzak durmalıdır dokunmaktan âşıklar. Bedensel anlamda vuslata erdikleri finalde gözlerinin içlerine bakarak seni seviyorum diye haykırdıkları zamana kadar. Uzak durmalıdır.

Gerçek âşık, ilk sevdiği son sevdiği olan, başka sevgi bilmeyen, üstelik bunu da gizli tutandır…

 
Toplam blog
: 67
: 4037
Kayıt tarihi
: 24.04.07
 
 

17 Şubat 1986'da: Soğuk karlı bir Şubat gecesi Koca Karı olan ebenin ellerine ''bilim otoritelerinc..