Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '09

 
Kategori
Deneme
 

Bir Varmış, bir yokmuş...

Bir Varmış, bir yokmuş...
 

Yorumsuz...


Çocukken; anacığım, ben ve iki abim aynı yatakta yatardık. Çocuğuz tabi abimler anamla uyumak için her gece kavgaya tutuşurlar, banada her defasında ayak altında uyumak düşerdi... En küçük benim tabi, assamda çehremi şüphesiz gıkımı çıkaramazdım. Herkes yerini aldığında anamın gece masalıda başlardı.

Şartlar uygun olmadığından hepimiz aynı döşekte uyurduk. İkinci bir döşeğiyse hiçbirimiz istemezdik. Kuzunenin içinde yanan odunlar, dışarda rüzgarın ağaçlara dokunuşuyla çıkan sesler eşliğinde, anamın masalı ninni gibi gelirdi..

-varmış yokmuş bi can gardaş varmış... Paşanın gızına maşuğ olmuş... Çok fukaralarmış, Can gardaş aklına sokmuş, kızı alacağ...

Annem esnemeye başlardı ama biz cin gibi,

-eee sonra ne olmuş,

-ooo geç olmuş de yatın, yarın diyem devamınıda..

Sesimizi kesemeyeceğini anladığı vakitte devam ederdi çaresiz.. Masalın bir yerlerinde uyuyup kalır, sabah uyandığımızda da herkes bir işin ucundan tutmaya devam ederdi, birgün öncesinin devamıymış gibi.. Annemi gördüğümüz yerde,

-bu gecede kengerli masalı anlat, he mi ane...

-hele gece ola kim öle kim kala derdi. Bir kez olsun olur demezdi ne hikmetse.Hep fani olduğunun bilincinde çabalar(dı)

Ondan dinlediğim masalları hiç bir kitapta okumadım, hiç kimseden dinlemedim. Anamada zamanında ninesi anlatmış.Öyle demişti yıllar sonra sorduğumda.


Sonra bir rüzgar esti ve herbirimizi bir yerlere savurdu...

Geriye ne masal... Ne de ayak ucunda uyumak kaldı..

Savrulan yapraklar gibi herkes farklı bir diyara gitti... Ama istekli, ama isteksiz orası muamma...

İlk ben uçtum... Kendimi o zamanların küçük ama benim için koca bir şehrinde buldum... Geceleri hiç o kadar çok ışık görmemiştim. Meğer ne çok insan yaşarmış büyük şehirde... Ne çok ev, araba, çocuk varmış. Onca kalabalıkta.. Geceleri, yaslar kafamı cama, anamın ayağının dibinde olmayı dilerdim...

Varmış, yokmuş diye başlayan masallarını dinlemeyi...

Aradan epeyce bi zaman geçti rüzgar abimi getirdi yanıma... Bir gece vaktiydi, cam kenarında sesiz ağladığımı gördüğünde dokundu omzuma...

-bak! burası geceleri ne kadar güzel oluyor, camdan dışarıya baktığında her evde birinin yaşadığını gördüğünde sende kendini yanlız hissetmezsin diyordu. O da çocuk tabi...

Günlerce camın önüne geçip ışıklara baktım ve ışıklar çoğaldıkça kendimi daha bir yalnız hissettim...Ne demek istemişti bir türlü anlayamadım... Şimdi ne zaman camdan dışarı baksam, yüreğim karıncalanır o anı anımsatır bana...

Her bir ışıklı evde farklı dünyalar, farklı kafalar... Kimi mutlu, kimi mutsuz, kimi küskün, kimi kırgın, kimi yalnız...

Şimdilerde O Kentin bilmem kaç misli kalabalığında yaşama gayreti içindeyim niceleri gibi..

Bu gece bir türküdür ki dinliyorum, bilmem kaçıncı...

Giden gelmez... Giden gelmez kısmında farklı diyarlarda buluyorum kendimi...

Kör olası gurbet, yanarım dönmez geri...

Üstümde, empirmeden siyah, içinde kırmızı çiçekler olan entarim... Altında basmadan çiçekli pijamam ve ayağımda yazın mavi naylon, kışın kara lastikli hallerim... Eteğim hangi ağacın dalına takıldı da aklım o yaşlarda kaldı...

Bu kaçıncı hasret, kaçıncı gurbet, kaçıncı özlem...

Düşlerimin vazgeçilmez sevgilisi memleketim, çocukluğum, anam...

Dağlarım... Munzurum... Vadim...

Uğur böceklerine söylediğim,

-uç! uç! uğur böceğim...

Mutlu gülüşlerim, endişesiz yarınlarım, özlemsiz günlerim, çocukluğum...

Nerelerdesiniz?


Resim;http://www.kalem.biz/images/Bir%20%C3%87ocuk%20_1_1380.jpg

 
Toplam blog
: 20
: 720
Kayıt tarihi
: 27.02.09
 
 

Hangi sözcük anlatır ki benliklerimizi... Ya da kim tanır ki kendini tam manasıyla... Bazen, hırçınl..