Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Bir yastıkta 46 Yıl....

Bir yastıkta 46 Yıl....
 

Geçtiğimiz günlerde günlük gazetelerin birinde rastladığım uzun ve mutlu evliliğin sırları adlı yazıyı okuyunca bu konuda da benim de yazacaklarım olduğunu düşündüm.

Ne de olsa ben de 46 yıldır evli bir hanımım. 1963 Yılında sonradan eşim olan arkadaşımla üniversite günlerimizde başlayan arkadaşlığımız 6 Eylül 1967 yılında evlilikle sonuçlandı diyemeyeceğim. Zira esas arkadaşlığımız, hayat arkadaşlığımız o gün 6 Eylül günü başladı.

Okuduğum yazıda uzun ve mutlu evliliğin sırları olarak verilen maddelerden bir şey anlamadım. İsterseniz ben kendi arkadaşlığımdan bahsedeyim. Kimbilir belki bazı kişilere ışık olabilirim.

Güzel bir arkadaşlıkla başlayan beraberliğimiz  o yaşların verdiği heyecan ile bir süre sonra duygu patlamasına dönüştü. Buna aşk diyorlar sanırım. Genç bir kız ve genç bir erkek. Her ikisinin de duyguları bu aşka hazır. Ayrıca çok da iyi anlaşıyorlar. Aslına bakarsanız iki genç de birbirine taban tabana zıt karekterde. Kız yani ben ne kadar dışa dönük, pratik zekalı, heyecanlı, sabırsız, çok konuşkan biri isem, karşımdaki delikanlı da o kadar sessiz, detaycı, az konuşan, biraz asosyal bir tip.

Ama sanırım bu iki zıt kutup birbirini çekti. Yıllar önce bir mitolojik hikaye okumuştum. Hikayede çok eski çağlarda insanların 4 kollu, 4 bacaklı, iki kafalı oldukları, daha sonra bir gün Tanrı Zeusa karşı geldikleri yazıyordu. Tanrı Zeus karşı gelen kullarını kılıcını çekerek ortadan ikiye bölmüş. O gün bugündür herkes kendi yarımını arıyormuş. Kendi yarımını bulabilen mutlu yaşıyormuş, yarımını bulamayan ise yarımlık günlerini arayıp kahrediyormuş.

Bu hikaye sanırım bizim evlilik öykümüze çok uyuyor. Biz de iki farklı karekter birbirimiz tamamlayarak uzun bir berebarlik yaşadık ve Allah ömür verirse yaşamak istiyoruz.

Biz bu farklılıklarımızın birbirimizi ve beraberliğimizi yıpratmasına izin vermedik. Aksine farklılıklarımızı birleştirerek bir bütün oluşturduk. Ailemizin karşılaştığı olayları ilk anda planlamak ve omurgayı hazırlamak benim, detayları tamamlayarak olayı bütünlemek eşimin görevi oldu daima. Sorunlarımızı daima konuşarak aşmaya gayret ettik. Beraberliğimizde derin arkadaşlığımızın çok büyük katkısı oldu. Ben ailenin halkla ilişkilercisi, eşim ise ailenin iç işleri uzmanı idi.

Uzun yıllar  süren bu beraberliğin arkadaşlık, birbirini tamamlama gibi özelliklerin dışında en önemli özelliği amaç birliği idi. Evliliğimizin 5 yılından sonra aramıza katılan iki ferdi bizim yaşam amacımız oldu. İnanın bu amaç birliği bizim arkadaşlığımızı öylesine pekiştirdi ki artık kalbimiz bile tek parça olarak çarpmaya başladı.

Diyeceksiniz ki bunlar evlilik için yeterli mi. Hani aşk, duygular, Aşk her zaman var oluyor. Ama şekil değiştirerek. Sadece aşk yeterli değil. Bir insanla güzel vakit geçiriyorsanız, uzun saatler konuşmaktan zevk alıyorsanız, aynı amaç için dünyanın neresinde olursanız olun aynı duygularla kalbiniz çarpıyorsa, aynı fimi, aynı müziği, aynı temsili aynı duygularla seyredip zevk alıyorsanız, daha sokağa saptığını karanlıkta gölgesinden fark ediyorsanız, 46 yıl sonra hala gördüğünüzde kalbiniz çarpıyorsa bu duygu nedir sizce.

Diyeceksiniz ki sen böyle düşünüyorsun ama bakalım bir de o adam ne düşünüyor. Senin gibi çok konuşan bir kadından kimbilir ne yaka silkeliyordur. Ama o adam ben hasta olunca hüngür hüngür ağlıyorsa ve bu rol değilse ....

Ama belki de ben ölürüm bütün dertler ona kalır diye kaygısından ağlıyordur, kimbilir.

Her neyse ben hayat arkadaşımla daha uzun yıllar birbirmize destek olarak bu yolda yürümek istiyorum. Sanıyorum ki o da bunu çok istiyor. 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..