Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '07

 
Kategori
İzmir
 

Bırakın İzmir'le oynamayı !

Bırakın İzmir'le oynamayı !
 

Türkiye’nin 3. bölgenin en büyük yerleşke şehri, yine Türkiye’nin en büyük limanına sahip bir kent İzmir. Doğduğum, okuduğum, sevdiğim, yaşadığım kent İzmir’in 5000 yıllık tarihi geçmişi var. Sınırları dahilinde bir çok antik ve Selçuklu, Osmanlı dönemlerinin izlerini görebilir ve şehri dolaştığınızda modern mimari ile hiç de karmaşık durmadığını görmek mümkündür. Ayrıca, beş bin yıllık tarihinin içine, Cumhuriyet sonrası Türkiye’nin oluşumunda ki payını da sığdırabileceğimiz ve Türk tarihinde iz bırakmış bir tarihten de söz etmek mümkündür.

Ama gelin görün ki, bu kadar anlı şanlı tarihe sahip olan bu kent, ne yıkımlara, ne savaşlara, ne yangınlara göğüs germiştir. Yıllardır da, siyasi çekişmelerden, koltuk kavgalarından, sahipsizlikten nasibini almış, almaktadır da.

Bakın, günlerdir hatta aylardır bu şehir de bir ‘ seyir terası’ kavgasıdır var ki, eminim geleceğe şehir efsanesi olarak aktarılacaktır. Bilmeyenle için biraz bahsedelim. Nedir bu seyir terasları ve bunu dava konusu yapabilecek kavganın konusu nedir ?

Seyir terasları diye adlandırılan yer, Kordonda Pasaport iskelesinin yanında yaya kaldırımından denize doğru yaklaşık 2-2,5 metre içeriye girerek ahşap oturtmadan yapılmış ve 10-15 metre uzunluğunda olan ve üzerine masa, bank atılarak yapılmış, teras izlenimi verilmiş bir yerlerdir. Yapımı da o kadar eski değildir. Bazı aklı evveller, transit koron yolu yapmak için, kordon boyunu Alsancak Limanından başlayarak Pasaport’a kadar doldurunca, ( ek bilgi : deniz, bugünkü Atatürk heykeline kadar, apartmanların 2. katına kadar gelebilecek bir moloz yığını ile doldurulmuştu) Atatürk meydanı ve eski bir yapı olan kantar karakolu ve iskeleyi geçemeyince buraya kadar gelen moloz yığınları çok çirkin bir görüntü oluşturuyordu. Daha sonra yerel seçimlerle seçilen rahmetli Priştina işe el koyarak ve açılacak davaları, denetimleri, haksız yazıları göğüsleyerek büyük bir cesaretle, aylarca çalışılarak molozları temizletti ve daha sonra, kordon boyu rahmetli Priştina’nın şefliğinde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın büyük yardım ve çalışmasıyla, yeşillendrildi ve İzmir büyük bir meydana daha kavuştu. Bugün Gündoğdu meydanında, konserler verilebilmekte, mitingler düzenlenebilmektedir. Açıkhava sinemalarının keyfi de kordon da bir başkadır. Nihayetinde kordon boyu bugünkü şeklini aldı. Daha sonra Karşıyaka ve Konak belediyelerinin de çalışmaları ile Karşıyaka, Konak, Güzelyalı hatta İnciraltını da içine alacak geniş bir güzergah tımar edildi ve yeşile kavuşturuldu, palmiyeler dikildi. Bugün bu hat, havadan ve denizden bakıldığında kilometrelerce uzunlukta göze hoş görünen yeşil bir gerdanlık gibi gözükmektedir. Ama Kordonun güzelleştirilmesi hakkında dava açılmasını engelliyemedi, yerel yönetimler sayısız mahkemeye çıktılar. İzmir bu görüntüyü hak etmiştir, moloz yığınlarını değil.

Sonra sonra, İzmir’e rahmetli Priştina yukarıda bahsettiğimiz seyir teraslarını kazandı. Şimdi biz İzmirliler arada bir de olsa, oradan geçerken, yada Pasaport’an Kaşıyaka’ya yada Mavişehir’e vapurla geçerken, bir nefeslik oturup, hem zi seyrediyoruz, hem bir yudum çay içiyoruz. İsteyen gazetesini okuyor, isteyen sohbet ediyor, isteyen martıları seyrediyor. Seyri bitenler kalkıyor, başkaları oturuyor. Fen mı oldu yani ?

Yok bu birilerini rahatsız etti ve şehre kazandırılan bu hizmet bile dava konusu oldu. Limanı daralttığı ve gemileri bağlama yerlerine zarar verildiği gerekçesiyle, 2004 yılında davayı açan taraf, Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı, İzmir Liman Başkanlığı. Gerekçeleri de çok komik, seyir terasları limanı daraltıyormuş. Ama daha da komiği ise, İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi, simge yerlerden birine dönüşen, turistik tanıtım film ve broşürlere giren, Pasaport sahilindeki seyir taraslarının yıktırılmasına karar vermesiydi.

Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Ahmet Piriştina döneminde, Konak Pier ile Pasaport kıyı bandı düzenlemesi kapsamında yapılan ahşap seyir terasları, biz İzmirliler tarafından benimsendi. Seyir teraslarında eşsiz körfez manzarasında dinlenmeye, sohbet etmeye, biz İzmirlilerden başka turistler de eklendi. Demek ki ilgi çeken bir yer oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, yıkım kararına yasal süresinde itiraz edecektir umarım. Etmelidir de. Zira temyizden sonuç alınmaz, yıkım gerçekleşirse, sahil kenti olan İzmir’de, Üçkuyular İle Bostanlı arasındaki deniz kıyısında çay içip, manzaranın keyfinin çıkarabileceği başka bir alan kalmayacak. Resimde gördüğünüz seyir terasları İzmir kentine zarar vermez, kente güzellik katar.

Kentsel şeklin bozulduğunu düşünen bürokratlar, kalemşorlar, kordon boyu metrelerce yükseklikte moloz yığınları ile doldurulduğunda neredeydiniz ? Çok değil, son 20-25 yıldır İzmir ile oynanıyor. İzmir 5000 yıllık tarihinden ders alınmayacak, utanılmayacak kadar oynanıyor. Bu kent bu kadar oynanmayı ve katledilmeyi hak etmiyor. Bırakın biz bu kentimizin bu hali ile mutluyuz, mutluluğumuz daim olsun. Biz başka kentlilere anlatacak bir şeyler buluyoruz, bırakın bizden sonraki nesiller de anlatacak bir şeyler bulsunlar..

Ben İzmir’imi bu haliyle yaşamak istiyorum, mazide kalmış kartpostallarda değil.

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..