Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '12

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Bisiklete binmeyi öğrenmek, oğlumla diyaloglar

Bisiklete binmeyi öğrenmek, oğlumla diyaloglar
 

bisiklete binmeyi öğreniyorum


Bir pazar akşamüstü bahçedeyiz. Birlikte haftasonumuzu geçirdiğimiz arkadaslarimizi yolcu etmiş, limonata içiyorduk oğlumla. Her zaman koşup oynayan yerinde duramayan neşe böceğim mahsun mahsun oturuyordu, dudaklarını büzmüş, gözleri dolu dolu. Belli ki bişeye üzülmüş benim kendisi minik yüreği kocaman oğlum.

 

Ona sarılıp kucakladığım anda daha fazla tutmayip serbest bırakıverdi gözyaşlarını, güneşten esmerleşmiş yanaklarından ince ince süzüldüler yüreğimde derin bir sızı bırakıp.

 

Sakince biraz bekledim, sımsıkı sarılıp kucağımda hafif hafif salladım onu; tıpkı bebekken yaptığım gibi. Sonra da gözyaşlarını silip öptüm o güzel gözlerinden.

 

  • Birazcık daha iyi misin şimdi, konuşabilicek misin yoksa yüzünü yıkayalım iser misin bitanem ?
  • İyiyim annnecim, konuşalım.
  • Bi yerin acıdı da ondan mı ağladın acaba sen ?
  • Yok yok acımıyo, üzüldüm de onun için ağladım. Hani bazen üzülünce de ağlıyoruz ya...
  • Anladım canım, benim oğlum üzülmüş onun için birazcık ağlamış

 

Tekrar sımsıkı sarılıp onu cok cok ama herşeyden çok cok  sevdiğimi söylüyorum ve öpüyorum.

  • Evet annecim bende seni yıldızlar kadar çok seviyorum

Yağmur damlaları kadar, kumsaldaki kum taneleri kadar, dağlardaki karlar kadar...Bir süre böyle devam ediyoruz ve sonra soruyorum;

  • Bana anlatmak ister misin neye üzüldün, ben çok merak ettim de...
  • Babamı çok özledim, keşke ayrılmasaydınız. Birbirinizden özür dileyip tekrar aşık olsanız olmaz mı annecim....
  • Babanı çok mu özledin bitanem, niye önce demedinki tatlım, o zaman hemen babanı cebinden arayalım da konuşun.

 

Bi anda kucağımdan fırlıyor ve “yaşasın yaşasın” çığlıklarıyla koşarak getiriyor telefonumu. Sabırsızlıkla zıplayarak bekliyor aramamı ve elimden kapıyor cihazı;

  • Alooo alooo baba.. Aloooo alooo.... Babam konusmuyo anne...

Ne yazıkki babasının telefonu kapalı. Yüzü düşüyor hemen.

  • Merak etme bitanem,  belki şarjı bitmiştir, aradığımızı görüp hemen arar o bizi, konuşursunuz. 
  • Arar dimi babam beni.
  • Tabiki arar, o da seni çok özlemiştir zaten. Bol bol konuşursunuz, dönüyormuş artık zaten İstanbul’a, gelince hemen buraya da gelir, görüşürsünüz...

Kaşları çatılıyor, yüzünde sert bir ifade ve kızgın kızgın

  • Ben görmek istemiyorum ve artık sevmiyorum babamı. Gelmesini istemiyorum !

 

Elbetteki çok hem de çok seviyor babasını... Hayal kırıklığı ve kızgınlık karışımı bir burukluk bu cümleyi kurduruyor ona. Daha henüz sadece 5,5 yaşında ve biz yetişkinlerin karmaşık dünyası karşısında ne kadar da masum ve basitçe dile getiriyor en büyük arzusunu: özür dileyip aşık olmamız ve de tabiki tekrar evlenmemiz...

 

Okunan kitaplar, danışılan pedagoglar bu tarz sorulara, tepkilere, isteklere hazırlıklı olun diyor; boşanma yaşanan evlerde çocuklar her fırsatta anne-babayı biraraya getirmeyi bıkmadan usanmadan denerler... 

 

Bizim hikayede 2 sene oldu babasıyla ayrılalı, ve oğlum artık haftalık rutine bağladı bu muhabbeti: basit ifadelerle babasınin başka evde yaşıdığını,  tekrar aşık olamayacağımızı anlatıyorum her seferinde ama “annecim peki aşık olmak için ne yapmak lazım” sorusuna henüz yanıt bulamadım !

 

Babası da onu ihmal etmiyor neyseki, düzenli görüşüyorlar. Sadece yıllık izne çıktığı ve tatile gittiği için bu kez biraz ara açıldı ve üstüste 2 haftasonu görüşemediler.

 

  • Biliyormusun ki baban seni çok seviyor ve sen de onu çok sevince ben de mutlu oluyorum. Sen simdi konuşamadın ya üzüldün o yüzden babamı sevmiyorum dedin. O da seni çok özlemiştir ve ilk fırsatta arar konuşursunuz. Zaten çok az gün kaldı görüşmenize...    

 

Kısa bir sessizlik, sanırımı ikna oldu.

  • Benim harika bir fikrim var, ama sır gibi saklamamız lazım. Sana söyliyimmi ? Kimselere çaktırmaman lazım...
  • Soyle anne söyle ne geldi aklına ?

 

Ufakliklar böyle sırlı – çaktırmamalı şeyleri pek bir seviyor önemsiyorlar. En azından benimki öyle.

 

  • Sana bisiklete binmeyi öğretiyimmi, babana süpriz yaparsın. Çok şaşırır ve sevinir yan tekerlekler olmadan gidebildiğini görünce.
  • Ama sen nasıl onları sökücen ki, sen kızsın. Kızlar alyan anahtarı kullanabilir mi ?
  • Birlikte deneriz, sen bana yardım edersin. Yapamazsak dedenden yardım isteriz.
  • O zaman sır olmaz ki... Biz deneyelim anne lutfen lutfen. Öğret bana bisiklete binmeyi...Babama süpriz hazırlayalım...

 

Kan ter içinde dakikalarca uğraşıp sökmeyi beceriyorum yan tekerleri. Bu arada sessiz olmaya çalışıyoruz ki “sırrımızı” duymasın dedemiz annenemiz. Oysa onlar çoktan balkona yerleşmis kıs kıs gülerek halimi izliyorlar.

 

Ardından da heyecanla deneme turlarımız başlıyor. Karşıya bak, pedalları çevir ... Ne kolay söylemesi... Yoruluncaya dek arşınlıyoruz sokağı. Belli etmemeye çalışsamda belim isyanlarda.

 

O gece çok mutlu giriyor oğlum yatağa ve diyorki,

  •  Annecim sen dünyanın en harika annesisin iyiki seni bulmuşum !!
  • Sen de dünyanın en harika çocuğusun iyiki beni bulmuşsun, diyorum kahkalar arasında.
  • Bisiklet öğretmek galiba çok yorucuymuş annecim, sen yorulunca ben çok üzülüyorum. İstersen devamını babamla çalışıyim.... 
  • Haklisin canım yoruldum bugün. Baban daha güçlü çünkü o erkek ve kolay kolay yorulmaz. Çok iyi düşündün, babanla devam edersin çalışmalara. Onun geleceğine güne kadar işten çok yorgun gelmezsem, çalıştırım seni.....
 
Toplam blog
: 43
: 340
Kayıt tarihi
: 24.04.12
 
 

Notre Dame de Sion Lisesi ve İstanbul İktisat Fakültesi İktisat Bölümü mezunu, hayatla mücadelesi..