BİTEN SADECE SUYUMUZ DEĞİL

Kırılgan toplumlar, her an dağılmaya hazır ve nazır toplumlardır. Bu tip toplumlar, sert rüzgârlara dayanamayacak kadar zayıf olmaları bir tarafa hastalıklı bir bünyeye de sahip olurlar. Tedavi akıldır, birlik ve beraberliktir. Organların beynin emrine karşı çıktığı itaat etmediğini düşünebilir misiniz? Bu insana toplum ne gözle bakarsa, bu devletin de diğer devletler nazarında durumu budur.

Herkes; nüfusun önemini söyler durur. Şüphesiz nüfus önemsiz değildir. Hâlbuki nüfus sayısı çok önemli olsaydı, şu anda nüfusu en az olan toplumlar tüm dünyayı yönetiyor durumda olmazdı. Belki de nüfusun az olması, bilinçli bir grubu dünya üzerinde birbirine daha fazla kenetlenirken, nüfusu çok olan toplumların öncelikle kendi aralarında paylaşmaları gereken bir menfaat savaşı vardır. Bu din olsa, tarikatlar, cemaatler, a-cılar, b-ciler oluşur. Ancak nüfus az ise artık düşünülmesi gereken artık hayatta kalabilme savaşıdır. Hayatta kalabilme savaşı diğer savaşların hepsinden daha değerlidir.

Hayatta kalabilmeyi başaran ve başaramayan bir sürü devlet veya toplum vardır. Bu toplumlara en bariz örnekler İslam Dünyasından verilebilir. Özellikle son 6.ve 12.  yüzyıllar arasında yirmiden fazla devlet kurulmuştur. Bunlardan kiminin ömrü on yıl, kiminin ömrü yedi asır süren “Endülüs Emevi” devletidir. Yedi asırlık çınarı kurtlar yemiş, halkı perişan olmuştur. Ağacı kurdu yer ve ağacın kurdu içindedir. Din ehil olmayanların eline geçince, milletine zulüm getirir. Bir millet neye değer veriyorsa ve hala ilerleyemiyorsa, değer verdiği şeyleri tekrar gözden geçirmesi gerekir.