Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ağustos '09

 
Kategori
Tarım / Hayvancılık
 

Biyolojik saat ve biyolojik yapıların yasaları

Biyolojik saat ve biyolojik yapıların yasaları
 

msn den


Bilimsel bulguları bilgisayar teknolojisi ile bir arada gözlemleme imkanları bulan insanlık, mutlak gerçekliklerle daha çok yüzleşmeye başladı. Bu sayede; bir bilim dalı, diğer bilim dalında elde edilen gelişmeleri de kullanarak daha somut sonuçlara ulaştı.

Maddenin mikrobiyolojik yapısı, genler hakkında elde edilen daha fazla bilgi ve evrenbilimindeki birikim daha akılcı düşünmeyi öğretti insanlığa.

Bilimin iletişim ve bilişim alanında ürettiği teknoloji; bilgi paylaşımını kolaylaştırdı. İnsanlık bilimsel gelişmeleri daha bütüncül bir resim çerçevesinde gözlemleme imkanı yakaladı. Son on yılda toplum psikolojisinde yaşanan hızlı değişimler bu paylaşımın sonucudur.

Bu değişim; sosyolojik planda ve standart insan profilinde hızlı dönüşümleri tetikledi. Dolayısı ile bilinen; algılama, duyma ve bilme alışkanlıkları çok değişti. İnsanlık bu olayları ve dönüşümleri yaşayarak farkına vardığından herhangi bir kaos izlenimi vermeden yaşamını sürdürüyor.

Ancak; kapitalizm dururmu? Bilimi kötüye kullanıyor ve bilim geri tepen silahtan farksız hale geldi.

Teknolojik gelişmeler; zaman içinde vahşi kapitalizmin elinde, insanlığın ortak mirasını kemirmeye başladı.

Ticari kaygılar ve daha fazla üretim, daha çok kar mantığı doğal dengeyi altüst etti.

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)

Belki; ilk bakışta, masum bir artan Dünya nüfusunu doyurma kaygısı gibi görünse de, geriye bakıldığında böyle olmadığı ortaya çıkan tahribattan anlaşılıyor.

Sanayi atıklarının yol açtığı küresel ısınma, genleri değiştirilmiş tarımsal ürünler, salt para kazanmak düşüncesiyle tarımda kullanılan hibrit tohum tekniği insan organizmasını ve doğayı akıl yürütülerek gözlemlenmeyecek derecede olumsuz etkilemektedir.

Dünya ticaret devlerinin elinde yeni bir stratejik silah her geçen gün devleşiyor. Petrol devi Rockefeller’ın hibrit tohum sektöründe işi ne acaba?

CGIAR ve ‘Proje’
=Ölüm Tohumları isimli kitapta da ayrıntılarını verdiğim gibi, 1960’da Rockefeller Vakfı, John D. Rockefeller III’ün Tarımsal Gelişim Konseyi ve Ford Vakfı, Filipinlerdeki Los Baños’taki Uluslararası Pirinç Araştırma Enstitüsü’nü (IRRI) kurmak üzere güçlerini birleştirdiler. (1) Rockefeller Vakfı, 1971’de, IRRI, Meksika kökenli Uluslarararası Mısır ve Buğday İyileştirme Merkezi ve diğer iki Rockefeller ve Ford Vakfı destekli uluslarararası araştırma merkezi olan, biri Nijerya’daki tropik tarım IITA’sı ve diğeri Filipinler’deki pirinç IRRI’sı ile birlikte, Uluslararası Tarım Araştırmaları Küresel Danışma Grubu’nu (CGIAR) oluşturmak üzere bir araya geldiler.

CGIAR, Rockefeller Vakfı’nın İtalya’nın Bellagio kentinde bulunan konferans merkezinde yapılan bir dizi özel konferansta biçimlendirildi. Bellagio görüşmelerinin başlıca katılımcıları Rockefeller Vakfı’ndan George Harrar, Ford Vakfı’ndan Forrest Hill, Dünya Bankası’ndan Robert McNamara ve 1972 yılında Stockholm’de yapılan BM Yeryüzü Zirvesi’ni Rockefeller Vakfı Mütevelli heyeti üyesi olarak örgütleyen, Rockefeller ailesinin uluslararası çevre örgütçüsü Maurice Strong’du. Konferans vakfın, bilimi, Proje adı verilen bir ırksal saflık geliştirme projesi olan öjeniğin (soy geliştirme) hizmetine sunmayı amaçlayan onlarca yıllık çabalarının bir parçasıydı.

CGIAR, azami etkiyi yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, BM Kalkınma Programı ve Dünya Bankası’nı da işin içine soktu. Rockefeller Vakfı, ilk başta sahip olduğu kaynakları böylesine planlı bir biçimde güçlendirerek, 1970’lerin başlarında küresel tarım politikalarını biçimlendirecek bir konum elde etti. Ve bu politikaları biçimlendirdi.

Cömert Rockefeller ve Ford Vakıfları tarafından finanse edilen CGIAR, önde gelen Üçüncü Dünya tarım bilimcileri ve agronomistlerini, yeniden anayurtlarına taşıyacakları modern tarımsal ticaret üretimi kavramlarına “vakıf” hale getirmek amacıyla ABD’ye götürdü. Bu süreç içinde bu ülkelerde, ABD tarımsal ticaretinin, özellikle de gelişmekte olan ülkelerdeki GDO’lu “Gen Devriminin” desteklenmesini amaçlayan paha biçilmez bir etki ağını bilim ve etkin-serbest piyasa tarımı adına inşa etti=

(Global research'deki İngilizce orijinalinden Sendika.Org tarafından (Özgün Şulekoğlu) çevrilmiştir)

Biyolojik saat ve biyolojik yapıların yasaları

Bugün; bitkilerin genlerini diğerine transfer ederek farklılaşmış, ancak ticari akılla verimli olmuşsa da, doğa içindeki diğer canlılarla olan ilişkileri ve biyokimyasal etkilerinin sonuçları bilinmemektedir. Özellikle insanların bağışıklık sistemini çökertmeye başladığı ve uzun vadede öngörülemeyen olumsuzluklarından kaygı duyulmaktadır.

Tarımsal üretimler mevsimlere bağımlı olmaktan çıkarak her sebze her mevsimde bulunur ve tüketilir oldu. Doğal anlamda her mevsimin kendine özgü sebzeleri yok artık.

Oysa az sayıda cesur bilim adamına göre her sebze kendi mevsiminde tüketilirse besleyicidir. Aksi takdirde son derece zararlı ve hatta kanserojen etkisi olduğunu, bağışıklık sistemini zayıflattığı söyleniyor.

İnsanların beslenme ve yaşam alışkanlıklarıyla bedensel ihtiyaçlarını düzenleyen mekanizmanın bir biyolojik saate bağımlı çalıştığını, organizmanın ne zaman hangi besine ihtiyacı olduğunu bu mekanizma doğanın kendine özgü düzenine senkronize olarak işlediği bilinen en somut gerçektir.

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..