Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '09

 
Kategori
Güncel
 

Biz bunu nasıl yedik?

Biz bunu nasıl yedik?
 

Resim: www.azbuz.com


Ah ustam, garip ustam. Düştün mü mapus damlarına öğüt veren çok olur. Böyleydi şarkı. İhtiraslı, öyle bir başkaldırı vardı ki sözlerinde, hani gözler çakmak çakmak olmadan yorumlanamaz türünden, öylesi… Toplasan o öğütleri burdan köye yol olur. Öğütleri toplayamadık. Dolayısıyla köye yol mol da olmadı. Zamanımız yoktu be ustam. Yola kim bakar!

Belki bize karşı çıkmamızı söyleselerdi yapmazdık. Sanki söylemedikleri için büyüklerimizin yolundan gittik; birden altıya kadar tüm filoları reddettik. Şimdilerde bunları yapmamızı bizden çok istediklerini düşündüğüm anlar o kadar çoğaldı ki. Zordu. Çok zordu emin ol, bir yanda kolluk kuvvetleri, bir yanda biz, ölümü serbest olanlar, Ananın babanın bacı kardaşın dar gününde el olduğu alanlara sığınmıştık ki… Atış serbest.

Aşıklık da vardı ki, ilik ne ilik, kemik ne kemik.Baştan aşağı romantik. Zaman zaman böylesi anlarda, özellikle ilkbahar aylarında düşünmedim değil, elimi çeksem kalmaz, kolumu kaldırsam olmaz, turnalar ustam, turnalar, Hiroşima’nın harabeliğinden utanır bir yerlerinden kalkmışta yuvalarını gönlüme çer-çöpten kurmuşlar gibi, öylesi be ustam, fingirdeyip duruyorlardı. Havanın kurşun gibi ağır olduğu günlerden geçiyorduk ama, kendime anlatamıyordum ki, mani oluyordu halimi takrire hicabım. Nasıl derdim, akşam demlendiğim Tatyos Efendinin şarkısı bu devrimci geleneğin bir yerlerine sıkıştırılamaz mı diye?

Aşk vardı be ustam. Sen demirhanenin kepenklerini indirdiğinde de aşk vardı. Eve giderken de. Çeliğe su vermeden az önce, rast peşrevlerin saz semailerine kıkırdamasında bile aşk vardı, üç kuruşa aldığın ekmeği ısırırken de, pilava kaşığı saplarken de, kapıya ev sahibinin dayandığı anlarda da. Aşk vardı ustam. Korku öte yandan.

Demokratikleşme diyorduk. Dom dom kurşunuydu cevaplar. Kardeşlik, eşitlik, özgürlük diyorduk. Gerilimlerde gezdiriliyordu vücutlarımız, ağlayamıyorduk bile, ölüme beş vardı ama ah o kehribar tesbih şakırtısı, o otuzüçlük tesbih sesi ustam, alaşağı ediveriyordu ne düşünüyorsak. Çünkü biliyorduk ki bu sesin ardından bir yarmanın hırıltılarının bizi, var edenin olmadığı alanlara sürükleyeceğini.

Açılımlar, sonuna kadar demokrasi, bugünün sözleri bunlar, internet, google, 3G. Ya LSD’ye ne demeli, chip kültürünün, genetik yenilenmenin küreselleşme ile cami önüne terkedilen çocuklar gibi bırakılması, özümsenmesi, emilmesi, yenilmesi. Bugün bunlar var.

Demokratik açılımları bir Türkiye projesi olarak kamuoyunun karşısına hem de İçişleri Bakanının sunduğunu söylersem, “madem bugünleri görecektik, toplum olarak bu b.ku neden yedik” diyeceğin için, söylemiyorum.

Ben mi?

Davaları izliyorum. Kitap okuyorum. Bir dostumun çektiği filmde kalabalık yapmaya çalışıyorum.
Çokça yazı-yorum. Kuru-yorum.

En önemlisi de, aşkı yeniden keşfediyorum.

Ölüm işte, her zamanki gibi ölüm be ustam.

Bekliyorum.

 
Toplam blog
: 340
: 1591
Kayıt tarihi
: 10.03.08
 
 

Basınla ilgili bir kuruluşda çalışmaktayım. Uzun yıllar basınla ilgili konularda danışmanlık yapt..