Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '11

 
Kategori
Siyaset
 

Biz nasıl adam olacağız…

Biz nasıl adam olacağız…
 

Yani ne ukalaca soru… Tam entelce.. Al sana, insanları adam etmeye çalışan bir entel daha… Eh madem öyle diyorsunuz, biz de biraz entel takılalım… 

Anadolu köylerine, ilçelerine çıkın… Sokaklarda, caddelerde.. Sakallı, takkeli erkekler… Türbanlı, çarşaflı teyzeler, anlaşılan çoğunlukta… yaşayıp gidiyorlar… Ve en iyi bildikleri yer kendi semtlerinin camii… Kente gitmişler midir? Elbette, zaten oraların kentleri de köylerinden farkı yok ki… Belirli bir düzen, belirli işler… Hayatın rutini belli… Peki bu insanlar hayatlarında hiç şu işleri yapmışlar mıdır? 

Mesela, Hollanda’ya gitmişler midir…. Hiç tenis oynamışlar mıdır… Bir yüzme havuzunda yüz metre yüzmüşler midir… Bir bardak “Rose” şarabı içmişler midir… Daha basit sorular soralım : Hiç hayatlarında bir roman okumuşlar mıdır…Bir fabrikanın içini gezmişler midir… Hiç Nazım Hikmet’den bir şiir okumuşlar mıdır… Bir kamera kullanıp, kısa bir film çekmişler midir… Hiç Fatma Girik’i görmüşler midir (film de değil…), Bir üniversitede ders dinlemişler midir…. Beyoğlu’da tur atmışlar mıdır..? Bu entel soruları uzatıp durabilirsiniz. Yüzlerce soru sorabilirsiniz. O vatandaşlar sizin yüzünüze bakıp güleceklerdir… Ve size tam Çetin Altan’ca sorular diyeceklerdir. Desinler… O da bir zamanlar önütlerimizdendi. 

Ama onların arasında ne cevherler de var… Suratınıza gülüp “Hollanda’yı da gördüm … hemi de kırmızı fenerler sokağını gezdim; oradan kalkıp Alaska’ya gittim…” diyebilecek tipler de çoktur.. Bizim memleketin insanları hep birbirine benzese de içlerinde ne kimlikler saklarlar..! Ne tipler vardır… Aklınız durur… 

Fakat ne yazık ki insanlarımızın çoğu tek düzen bir hayatın çarkları içinde boğulup kalıyorlar. Ya kendi içlerine dönüp, köyün delisi rolüne çıkıyorlar.. Ya da ellerinde silah, Allahın delisi olup can yakıyorlar… Gerisi ise Mazhar Osman’lık olduğunu bilmeden yaşıyor… Onları kurtaran bir şey var. Köydeki yakın dostluk… Köyde herkes dosttur (Veya düşmandır…) Herkes birbirini tanır… Herkes birbirinin derdini paylaşır… Şehirde bu yoktur. Şehirde yollarda milyonlarca insan görürsünüz de hiç birine merhaba diyemezsiniz… Suratınıza tuhaf tuhaf bakarlar. İçinizden kaçmak gelir. Çünkü onlar zaten Mazhar Osman’dan geliyorlardır… 

Ama yadsınamaz bir şey var… İnsanlarımız, oldukça basit yaşıyorlar, kendilerine göre bir ortamları var.. Kendilerine göre hayalleri var… Nedir Mesela? Biraz parası olup , Hacca gitmek… En büyük hayal… Ondan sonra Cennetin kapıları açılacak, çünkü ibadetin en son halkası o…. Güzel… 

Kimsenin şikayeti yoksa… At, inek gübreleri arasında, kendi köyünde, kendi evinde oturmak… kente gelip, kiracı olmaktan yeğdir… Daha ne istenir? Taze yumurta, taze süt, taze et… (tabii yiyebiliyorsa…) Bahçeden sebze… Oh..! 

Aslında ben bu yazıyı boşuna yazıyorum.. Neyi değiştirmek istiyoruz ki: fakirliği mi, monoton hayatı mı, eğitimsizliği mi… Peki, kim şikayet ediyor ki… Herkes hayatından memnun… Zaten köy hayatından sıkılırlarsa, atlıyorlar uçağa, Hollanda’ya gidiyorlar (Gidiyorlar mı?) Özgürlük var… Ama sıkı da çevre kontrolü var… 

Şimdilerde köy hayatı çok daha eğlenceli…Seçim zamanı ya… Bütün büyük kentliler koşa koşa köylere geliyorlar… “Aman, zaman … Biz ettik, siz eylemeyin… NO’lur bize oy verin …” diyerek koşa koşa yalvarmaya , biraz da kirtinmeye geliyorlar…
Köylüler de bu oy delilerini kahvelerde kıstırıp bir güzel dalgalarını geçiyorlar. 

“Peki sen başa gelirsen bizim köye ne getirecen?”
“Su getirecem…”
“Suyumuz var… Daha..daha…”
“Elektrik getirecem….”
“Elektriğimiz var.” ,
“Hele bak hele baş emmi … Tren getirecen mi? Sen ondan haber ver..!”
“…….?” 

Artık köylülerin isteklerine gem vurulmuyor. İstiyorlar da istiyorlar… Bir de pazarlık ediyorlar… “Yok onu istemeyiz… O zaten var… Benzinin kilosunu 1 lira yapıyon mu? .. Sen ondan haber ver…” 

Ama bir gün bir seçim olacak , adaylar gelip bir bakacaklar ki, köyde kimse kalmamış… Tümü de kente göçmüş… “Eeee…diyecekler… Biz istedik istedik… Verecez dediniz vermediniz… Biz de buraya almaya geldik..!” 

Bütün hizmetler kente, hele hele Büyük Kente… Yollar… Kanallar… İki ilave kent daha… Köydeki adam o mok kokan köyde niye kalsın… Gelir adam gibi … kentte yaşar… Sürünür mürünür ama yaşar… Herkes nasıl yaşıyor… 

Böyle saçma sapan yazı yazma… Her şey sonunda olacağına varır… Hele biraz daha bekle , bak dünyaya… Neler oluyor, neler..? Dünya hızla değişiyor be... 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..