Biz sizi vekil mi, ‘ahlâk zabiti’ mi seçtik?

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hakkında gensoru veren MHP; “TRT ve AA’nın yönetiminde taraflı yayın yapıldığı, yandaşlarına kaynak aktardığı” suçlamasında bulundu.

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce de Arınç’a yönelik; ''Ağlamamla dalga geçmeyin diyorsunuz. Resmi Gazete’nin atama sayılarında çok sayıda Arınç soyadını görüyorum, sülale işlerini de hallettiniz. Siz niye ağlıyorsunuz, millet ağlasın. Adil değilsiniz'' demiş.

Muharrem İnce’ye sinirlenen Bülent Arınç'ın şu sözleri kavgayı başlatmışi: ''Ahlâktan, adaletten, namustan bahsedilecek olsa, sizin en son konuşmanız lazım! Çünkü bu milletvekillerinin içerisinde bir tek dosya var cinsel tacizden, o da size ait…'' demiş.
Buna çok sinirlenen ve ayağa fırlayan İnce, kürsüye gelerek; ''Tabii ki ben bunu hak ettim, biliyorum! Ben bir gün bu kürsüden bunu konuşacağınızı biliyordum. Ama benim yüreğim yerinde, abdestimden de şüphem yok, ne yaptığımı biliyorum. Sizde birazcık ahlâk varsa, birazcık namus varsa, birazcık vicdan varsa, hemen dokunulmazlığımı kaldırmazsanız şerefsizsiniz, namussuzsunuz, ahlâksızsınız!'' diye bağırmış.

AKP sıralarından anında; ''Şerefsiz sensin! İstifa et! Ahlâksız, SMS’ler duruyor'' diye sataşmalar havada uçuşmuş.

Muharrem İnce; ''Sayın Arınç, size bu sözü çok pahalıya ödeteceğim! O savcıya talimatı siz verdiniz, siz!..'' diye bağırmış.

Yeniden kürsüye gelen Arınç’ın tepkisi daha sert olmuş: ''Bugüne kadar sabrettim, ama foyan meydana çıktı. O mesajları okuyunca şu koltuklar kadar, insanın da yüzü kızarıyor, ama senin yüzün kızarmıyor! Yanında bir bayan milletvekili var, ondan utan! Hiç olmazsa cinsel taciz suçlamasından ötürü istifa et. İşlediğin bu haltın cezasını da göreceksin, hesabını da vereceksin” demiş.

İnce de; ''O savcıyı sen aradın'' diye bağırmış, ''Dokunulmazlığımı kaldırın'' dilekçesini hızla yazarak, kavas aracılığıyla Arınç’a iletmiş. Arınç da, kavasın kendisine verdiği kâğıdı sinirle oracıkta yırtmış...

Bu sırada MHP’li Oktay Vural söz alıp; ''Bu kadar düşmemiştiniz be!.. Bu kadar seviye düşmemişti'' demiş. Vural’a da sinirlenen Bülent Arınç: “Acaba MHP grubundan bazı arkadaşlarımızın eşleri, baldızları, çocukları bu kurumda var mıdır diye baktım” diyen Arınç, elindeki listeyi sallayarak; ''İlk elememizde 10 tane çıktı. Onları bu işe aldıran sizsiniz. Burada önerge sahiplerinin o ciğerpareleri veya sevgili eşleri de var'' demiş…

Daha sonra İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında verilen gensoru gündeme gelmiş. O akşamın en renkli isimlerinden BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise, vatandaşı takla attırmakla ünlenen Bakan İdris Naim Şahin’e 'methiyeler düzüp' şu şiirle onu anlatmış:

''Kurbanam kalın kaşına,
Taç yakışan başına,
Bir gün görmesem ey İdris Naim,
Yanarım ataşına…'' dedikten sonra; “Ben sizi tanıdıktan sonra, ‘ben de, herkes de bu görevi en az senin kadar yapabilir’ diye düşünüyor ve çok seviniyorum” diyerek dalgasını geçmiş, Bakan Şahin bunlara sadece gülümsemiş, iyi mi?

Yüce Meclis’te olan - biteni size noktasıyla, virgülüyle anlattım. Sakın bunları benim uydurduğumu filân düşünmeyiniz! Yemin olsun bu sözlerin tamamı Meclis Tutanakları’ndan alınmıştır…

Bu yaşa gelmiş, hepsi de yüksek eğitim görmüş, milletin de takdirini kazanarak seçilip Milletvekili, Bakan olmuşsunuz! Bu millet sizi oraya yasalar çıkarsınlar, ülkeyi Atatürk devrimleri ışığında, ileri ve çağdaş kafalarla yönetsinler diye seçti. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Rakiplerinizin daha ispatlanamamış, kanunen hüküm verilmemiş “bel altı” iddiaları ile meşgulsünüz! Bu ucuz ve sadece onların ailelerini ilgilendiren ahlâkî iddialar, bu yüzden yaptığınız kavgalar ülkeye ne kazandırır!? Bu ‘bel altı’ iddialar; bilimde, sanatta, siyasette, ticarette neye yarar? İşsizlik ve parasızlıktan kıvranan bu ülke insanına ne fayda sağlar eyy Milletvekilleri !?

“Artık herkese, bilhassa Türk seçmenine Allah biraz akıl – fikir verir inşallah da, yeni seçimlerde daha dikkatli olurlar, bir nohut veya kömür torbasına tuş olmazlar” diyor, bu tutanak sözlerini asla unutmamalarını salık veriyorum…               

Sakin KOŞAR…