Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '18

 
Kategori
Sosyoloji
 

Bizim Çocuk

Sapanca günlük hayatında en çok kullanılan ifadelerden bir tanesi olan “ Bizim Çocuk “ tanımlaması, Türkçe’mizde birinci çoğul şahsa eklemlenmiş ve iyelik ekiyle oluşturulmuş bir sıfat tamlamasından çok daha farklı anlamlara sahip bir kullanım şekildir.

Bizim çocuk ifadesi kullanılarak sözü edilen kişi her kim olursa olsun, onun sahip olduğu makam, mevki, yaş, konum, kariyer, yaşam tecrübesi vesaire gibi pek çok kişisel özellikten bağımsız olarak onun varlığının zaten garanti olduğu yönünde bir bilinçaltı kabul söz konusudur.

Bahsi geçen bu bilinçaltı kabulü, sözü edilen kişinin varlığına dönük bir saygısızlık olarak tanımlamak tam olarak doğru bir ifade değilse de; o kişinin hak ettiği değer ve saygının olması gerektiği ölçüde gösterilmesi konusundaki bir nemelazımcılığın varlığından çok rahat bir şekilde bahsedilebilir.

Sen birilerine göre bizim çocuksan eğer; bu seni bizim çocuk olarak tanımlayan kişilerle senin arandaki bir karşılıklı aidiyet durumundan ziyade; senin varlığına dönük bir rahatlığın veyahut senin varlığını hafife almanın samimi görünümlü bir tezahürüyle ilişkili bir durum söz konusudur.

Sen birilerine göre bizim çocuk olarak tanımlanmış bir durumdaysan; senin varlığınla ilgili her şeyden istifade edilebileceğine dönük çok geniş bir kredinin olduğu yönünde bir algı vardır.

İşin ilginç olan tarafı böylesi yüksek bir krediye sahip olmak için seninle irtibatlı en küçük bir ortak paydaya sahip olmak bile yeter de artar bir şeydir.

Bizim çocuk ifadesinin kullanıldığı durumların çok ama çok büyük bir bölümünde, bizim çocuk diye tabir edilen kişiden kaynaklı bir beklenti söz konusudur.

Bizim çocuk olarak tanımlanmış kişinin varlığı bir şekilde bir değer veya fayda ortaya çıkarıyorsa; bundan istifade etme çabasının en kısa yolu o kişiyi bizim çocuk olarak tarif edip geçmektir.

Bu öylesine ilginç bir şeydir ki; bir taraftan menfi yani bir şekilde menfaat güden bir yaklaşım tarzını masum mu masummuş gibi gösterirken, aynı zamanda karşı taraftaki insanın hak ettiği değeri ortaya koymaktan kaçınmayı da yalandan bir samimiyetle gereksiz mi gereksiz kılar.

Normal şartlarda bizim çocuk olarak tarif edilen kişinin karşısına herhangi biri olarak gelindiğinde; ortaya konması zaruri olan ciddiyet ve saygınlığın o kişiyi bizim çocuk olarak ifade edecek hemşericilik, aile dostluğu, akrabalık gibi bir ortak paydayla bertaraf edebiliyor olmak, hakikaten ciddi bir sosyolojik vakadır.

Hayat boyu verilen büyük uğraşlarla elde edilen pek çok yetkinliğin hakediyor olduğu saygınlık ve değeri,  ‘’ bizim çocuk ‘’ gibi iki kelimeden oluşan bir sıfat tamlamasıyla yok sayabilmek, gerçekten sosyoloji gibi toplumsal ilişkilerle ilgili pozitif bir bilim dalına yeni bir araştırma konusu olabilecek kadar derinlikli bir hal almaktadır.

Bizim çocuk olarak tariflenen kişinin varlığına karşı gösterilen bu rahatlık ve o varlığa dönük yeterince gösterilmiyor olan saygınlık durumu, o kişilerin anlık ihtiyaçlarının karşılanmasına dönük sağladığı faydalar kadar, bizim çocuk denilen kişinin olmadığı ortamlarda onun nezdinde var olduğu iddaa edilen ucu açık kredi kullanılarak da bambaşka faydaların kazanılmasına imkan tanır.

Sosyoloji bilimi gibi pozitif bir bilim dalına konu olabilecek bir diğer konu da şudur ki; kendine ait söz edebileceği  kayda değer bir şeyi olmayan birinin, bir şekilde kurulmuş bir irtibatla iletişim halinde olunan birinin varlığından istifade ederek, kendi varlığını inşa etme çabasına girişmesidir.

Ve hatta daha da vahimi karşıdaki insanın, bu dostlar alışverişinde görsün gayretinden etkilenip de; birini bizim çocuk diye tabir edebiliyor olmaktan ibaret bir kendini inşa etme çabasına değer yükleneceğini zannetmektir.

Oysa bu durum konuşacak birşeyi olmayan insanların, konuşacak konu olsun girdikleri yoktan bir şey var etme çabasından öte hiç bir anlam ifade etmez ve ne yazıkki bu gereksiz çabanın farkına varmak için bakarken görebiliyor olan bir çift göz yeter de artar bile.

İlginç olan bir diğer şey de şudur ki; birini bizim çocuk diye tabir edip onu çok da fazla ciddiye almadığını düşündürdüğünü zanneden kişi, onu yok sayarmış gibi yaparak aslında kendini de yok sayıyordur ve  daha da ötesi bunun hiç farkedilmiyor olduğunu düşünüyordur.

Bu köşeyi takip eden okuyucularımız hatırlayacağı ‘’ Yampeşliğin 13 Altın Kuralı ‘’ başlıklı yazıda yanpeşlikle ilgili eksik bırakılan bir noktanın bu yazı vesilesiyle ondördüncü bir madde ortaya konarak tamamlanmış olduğunu düşüneceklerdir.

Yani birilerini bizim çocuk diye tabir edip onların varlığını yok sayarak, onların hakettikleri maddi manevi değeri iade etmeyerek marifet orataya koyduklarını zannedenlerin aslında bir tür yanpeşlik içinde olduklarını anlayacaklardır.

O yüzden birisini bizim çocuk diye hafife alıp, onun hak ettiği değeri vermemeyi iyi bir şey zannetmek yanılgısına düşmemek lazımdır.

 

 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..