Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bizim evin halleri – 10

Bizim evin halleri – 10
 

Dostlarla uzun zamandır şöyle hep birlikte toplaşıp meşk eylememiştik, ne zamandır elime almadım eflatun cep telefonumu mikrofon niyetine, evi de çevirmedik müzikhole…

Bizim evde bu işler öyle planlı olmaz, planlı eğlenceler bana uymaz, öyle kendiliğinden gelişmesi gerekmektedir ki keyfi tam tadında olsun!

Gelen giden de azaldı bu aralarda, yoklamalarda görüyorum ki son zamanların en devamlı dostu fotocu akan, öslem ikinciliği almış durumda.

Öslem tatile girdi gireli eşzamanlı olarak depresyona da girdi, her zamanki gibi sektirmeden.

Depresyona girdiğimde özellikle severim kendisiyle bir arada olmayı, fakültede de öyleydi, hiç konuşmadan saatlerce bir arada oturabiliriz, ne garipliktir ki ikimiz de o arada bu ikili suskunluktan keyif alır, az biraz ayakucumuzu çıkarıveririz yaşama doğru…

Geçen gece de yaptık öyle bir terapi, yatıya geldi aniden, depresyondayım ama yine dedi, oh ne güzel şekerim, gel, ben de aynen öyle…

Bira bile içmedik, soda içip, kiraz yiyerek bir magazin programı izledik! Vallaha!

On yıl mı olmuş böyle bir programı izlemeyeli, eskiden daha mı çabuk verirlerdi manşetleri bilemedim, bizi çok güldürdü eksik olmasın kanal, aralıksız flaş flaş flaş diyor, konu başlığını veriyor, biliyorum eski deneyimlerimden, konuya girse de pek bir şey yoktur içinde ama inat bu ya, iki saat boyunca ilk dakikadan verdiği manşetin haberini bekledik!

Selülitlerini gördük bazı hanımların, kimin kiminle aşk yaşadığını öğrendik…

Ahtım olsun o paparazzilerin evlerine gidip onların eşlerinin de resimlerini ben çekip kanallara satmazsam ne olayım!

Ya da onlar da ekmek parası peşinde, ondandır bu yaptıkları gözüyle bakıp, onları affedeyim de, kanal sahiplerinin evlerine dalayım… Eee, o zaman da kim yayınlayacak ki bu resimleri ders olsun diye kendilerine?

Taykun pek yok ortalarda, eski eşle yeni aşk peşinde sanırsam… Kavga ettiklerinde düşer yine, nazar değmesin, son zamanlarda iyi demek ki araları…

Münoş da Maia yüzünden pek uğramıyor, Maia Münoş’u pek seviyor ancak az biraz karşılıksız kalıyor.

Kıskanıyor o zaman, bizi de konuşturmuyor rahat rahat, hav da hav…

Güllişin zaten Çeşme’de…

Neyse, bir denk gelip de, şöyle hep birlikte toplansak da, assolist olarak salonda yerimi alsam, bir de rakı açtık mı yanına…

Acayip bir sürprizim var onlara, “gaybana geceler” i çalışıyorum, inim inim inleteceğim ortalığı, yoksa haberini aldılar da ondan mı yoklar?

Bir davudi ses bendeki, konuşurken ses desibeli fazla olsa da renginden kurtarıyoruz da, şarkı söyler, türkü çığırırken ben sanıyorum çağlıyorum, onlar sanıyor böğürerek ağlıyorum!...

Yok şekerim, Allah her şeyi bir insana vermiyormuş, görüntüde kulağım var ancak ayar düğmesi mi yok, kanalı mı iyi ayarlanamadı, anlayamıyorum.

Fısıltılı konuşmam gerektiğinde ağlamaklı oluyorum, ciddi söylüyorum, beceremiyorum ki kısayım, kısayım diye uğraşırken çıkmıyor sesim, hani ağlamaya hazırlanırken olur ya insanda, aynen o duygu, beynim de sanıyor ki ağlamaklı bir durum var ortada…

Neyse, ben çalışmama devam edeyim: Oyyyyyyyy sevdasına kurban olduğummmmm….

Maia, dur kızım üçüncü kattan atlanmaz sokağa… Aaaa, intihar girişiminde mi bulunuyor nedir, türkü acıklı geldi zahar, tamam kızım gel, etme eyleme, ben sana “Huysuz ve tatlı kadın” ı okuyayım bak bir de!...



Gülgün Karaoğlu
Temmuz,12/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..