Blog durağında hayal pilavı yemek

Blogun bir yere gittiği yok… Biz bu durakta öyle durmuş bekliyoruz… Kimi  bekliyoruz…? Belki de Godot’yu … Kim bilir bir gün gelir veya bir ses verir, diye…

O ses ve nefes de yok..!

Ama umut bu … Ya gelirse ! Ya gelir de , bir umut verirse…

Bir gün bu Blog yolcularının tümünü almak için kocaman bir otobüs  gelecek , bütün yolcuları içine alacak, (Godot dahil) sonra bir hava alanına götürecek, kocaman kocaman bir tepkili uçak hepimizi aldığı gibi , okyanuslar aşıracak, diyar diyar geçirecek ve bir deniz kıyısına getirecek ve sonra bir gemiye bineceğiz, denizlere açılacağız… Git anam git… Avustralya mı olur, Yeni Zelanda mı … taa o kıtaların  ötesinde bir yerde bizi indirecek. Ve çok güzel bir tatil  köyüne geleceğiz… Ortasında mavi bir havuz, çevresinde bikinili kızlar , havai dansları yapacaklar … İki bu tarafa, iki öteki tarafa… Louis Armstrong en güzel şarkılarını söyleyecek; Frank Sinatra ile Dean Martin de ona eşlik edecekler…  Tabii öldüler ama, onların hepsi de orada yaşıyorlar.

Bir bakacaksın karşıdan bir New-York’lu gelecek, yanında Maria… Arkasında Karadeniz kızı çaktırmadan elinde tava, onu izleyecek.

Tam o sırada, tam karşıdan  elinde kalın sarılmış Havana purosuyla o ünlü insan, Blog’un sahibi, gazetelerin ve yerin gögün yarısının sahibi o güzel insan gelecek ve…

“Arkadaşlar, Milliyet Blog’un güzel insanları hoş geldiniz; sefalar getirdiniz… Size bağışladığımız bu bir aylık yaz tatili size helal olsun…(Arkadan yaşa Varol sesleri ve alkışlar…!) Çok çalıştınız ve yüzlerce (Bazıları binlerce ..) Blog  yazdınız… Bu sizin yazdınız yazılardan dolayı ben , işte şu kadar reklam aldım… İşlerimi büyüttüm. Şimdiye kadar size bir şey yapamamıştım. İşte şimdi… İşte şimdi dinlenmek ve eğlenmek zamanı… Size ananızın sütü gibi helal olsun. Yeyin, için … hepsi benden. Beni burada çok göremezsiniz . Ben aslında arka taraftayım. Bir sıkıntınız oldu mu çekinmeyin yazın. Ben okumasam bile benim değerli editörlerim mutlaka okurlar ve onlar asla hiçbir yazıyı kaçırmazlar ve bütün noktaları, virgülleri; olmayan noktaları ve virgülleri görürler. Onlara hiçbir şey yutturamazsınız. Hatta (yada) yı bile birleşik yazamazsınız, yutmazlar hemen ayırırlar… Onları kim yetiştirdi.! Bilin bakalım.

Tabii onları da buraya çağırdım… Burada hep böyle ebediyete kadar dinlenecekmiş gibi, uyuyacakmışsınız gibi rahat olun, öyle davranın. Ama unutmayın, her gevşemenin bir sonu vardır. Yine eve döndüğünüzde, o güzel o anlamlı yazılarınızı yine birer birer yazın gönderin… Bir kısmı yayınlanmazsa da gönül komayın… Bunlar olağan işlerdir. İşte Editörlük işleri. Onlar işlerini bilirler. Sakın ha, onları burada da bulup… Laga luga yapmayın. Ekmeğinizi keserim. !

Buradaki bikinili kızlara da çok fazla asılmayın, çoğunuz 70’i aşkın adamlarsınız. Utanın be! Böyle yapanlar, ilk trenle, ilk gemiyle ve uçakla hoppala paşam şinanay hemen memletimize postalanacaktır. Orada neler bulacağınızı biliyorsunuz.  Şimdiden merak etmeyin; şu anlarda , cemaatçılarla, şeraatçılar birbirlerinin kirli dosyalarını bulup, memleketin önemli gazetelerine satmakla meşguller. Yarın dönünce okursunuz. Çünkü biliyorsunuz, burada gazete okumak, internet ve TV seyretmek yasaktır. Burada sadece dinlenecek, yüzecek, spor yapacak ve mutlu olacaksınız. Biliyorsunuz bu adanın bir diğer adı da “Be Happy” adasıdır. Onun için kendi kendinizi memleketi düşünerek harcamayın. Lütfen dönüş günlerinize ve BLOG’daki etkin faaliyetleriniz için enerji ve fikir toplayın.

Burada istediğiniz gibi, çevreyi  başka  adaları  gezebilirsiniz… Ama hanım arkadaşlar burada da çarşafla, ya da türbanla dolaşacaklardır. Yoksa memleketten geldiğimiz nereden belli olabilir ki! 

(Ne o itirazlar mı var..? Hanım arkadaşlar konuşmak mı istiyor..?  Lütfen birer istida dilekçeleri yazıp Editörlere sunsunlar) Nasıl olsun başvurularına hiçbir zaman yanıt alamayacaklardır. Onu açıkca bilsinler!

Benden size söylemesi; gece 11’den sonra içki içilmesi yasaktır. İçki olarak da size “Ananas Suyu”nu tavsiye ediyorum… Taze ve bol vitaminlidir. Sarhoş olanın da canına okurum.

Şimdi yeyin, için ve Editörlerinize (çünkü bu tatil için onların ciddi katkıları olmuştur…) duacı olun. Tabii, bu işte benim de katkım çoktur. Yaptığınız harcamalar peşin alınmayacaktır. Kredi kartlarına on taksit yapılacaktır.

Ne o itiraz mı ediyorsunuz? Bu güruhun Kralı kim be? Kralınız gelse ne olur… Ahmet Abi , sana demedim…

Neyse şaka şaka… O kadar şaka da yapmayalım mı arkadaşlar. Gerçekler, memlekete döndügünüzde nasıl olsa anlaşılacaktır arkadaşlar.

Şimdi bol bol eğlenin… Kendinizi de pek fazla harcamayın. Dönünce bize lazım olacaksınız.

Herkesin gözlerinden öperim. Özellikle piri fanilere çok selamlar, çok teşekkürler.

(Hamiş : bu yazıyı Mizah diye de okuyabilirsiniz!)