Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '07

 
Kategori
Blog
 

Blog gecesinden arta kalanlar

Blog gecesinden arta kalanlar
 

Cumartesi günü buluşmaya biraz zor da olsa bende gittim. Zor oldu, çünkü Üsküdar'dan Avrupa yakasına geçmek her zaman ki gibi zordu, üstelik Milliyet binasının bulunduğu Bağcılar ise Taksim'den neredeyse 1 saat sürdü, bindiğim otobüs'te ara sokaklara dalınca "kayboldun oğlum Bülent" dedim.. Bir zaman sonra ise, bindiğim'de hınca hınç dolu olan otobüs'te yavaş yavaş kimse kalmamıştı, son çare şoför'e gittim ve "Milliyet binasından geçiyor musunuz?" diye sordum... Şoför ve önde oturan yolcular sağolsunlar hemen yardımcı oldular, "Burda inin, şurdan yukarı 20-25 dakika yürüyün dediler" İndim otobüs'ten başladım dedikleri istikamet'te yürümeye.. Önüme 17-18 yaşlarında iki genç çıktı, onlara selam verip Milliyet binasını sordum, üzerimde takım elbise olunca ve de Milliyet binasını sorunca gençler sağolsunlar daha bir ilgilendiler:), "abi sen şuradan git, minübüs'te zaten buradan geçmez, biraz daha yürüyün" dediler, çocuklara teşekkür ederek, tabanlara kuvvet diyerek yürümeye devam ettim... Dedikleri gibi 20-25 dakika yürüdükten sonra, varoşların arasından büyük Milliyet binası gözüktü... Ama bu arada saat 17.00'yi geçiyordu..

Bina'dan içeri girince çok şirin iki bayan beni "Hoşgeldiniz" diyerek karşıladılar ve hediye paketimi ve yaka kartımı verdiler, "iyi eğlenceler" diyerek beni, alt kata gönderdiler, kulağıma müzik sesleri gelmeye başladı, belli ki ortam gürültülüydü, bu benim için kötü bir gelişmeydi, çünkü benim daha önce burada hiç bahsetmediğim müzmin sakatlığım sinüzit yine iş başındaydı, burnum tıkanmıştı, normal zamanlarda beresiz ve şapkasız dışarı çıkamayan ben, o gün takım elbise'nin üzerine hiç birini giyememiş, neticesinde Milliyet binasına gelene kadar soğuktan burnum tıkanmıştı, böyle zamanlarda konuşmakta güçlük çekerim, çünkü karşımdakilere söylediklerimi iki kez söylemek zorunda kalırım, burnum ve kulaklarım kapanır, kısaca grip olan bir insan nasıl olursa, o halde olurum, maalesef o günde öyle oldum... Merdivenlerden indim ve direk gözüme Güneri Civaoğlu ve Sedat Ergin takıldı, az sonra da Hanzade Doğan konuşmaya başladı, işin garibi burada tüm blog arkadaşlarının bahsettiği editörler'dan bana "hoşgeldiniz" diyen olmadı, etrafta dolanmaya başladım; amma velakin herkes gruplar halinde sohbet etmekteydi, tanışmak istediğim bazı isimler vardı, birkaç isimle de göz göze geldik ama bu gürültüde nasıl konuşacaktım:(... Geçiyorum buluşma gecesi için eleştirilerim, gözlemlerim, merakım, kaygılarım ve önerilerim kısmına.

Eleştirilerim: Toplantıya çok daha fazla yazar katılabilir, müziksiz, sohbete yönelik bir tanışma gecesi yapılabilirdi, çünkü gece adeta konser gibiydi, zaten müzik geç saatlerde bitti ve herkes (bende dahil) gitti...

Gözlemlerim: Daha önce burada ve buluşma gecesi de toplantıda gözlemlediğim bir şey: Bazı blog yazarlarını, buranın lideri, sözcüsü, adeta blog baş yazarı havalarında gördüm...

Merakım: Çoğu kişi birbirlerini tanıyor, msn adreslerini, cep telefonlarını, evlerini, hatta ve hatta editörleri, örneğin Melda editörleri isimleriyle biliyor, bu nasıl oluyor yahu:)

Kaygılarım: Burada birbirlerimizi tanıyıp, arkadaş olmak güzel bir şey, burada sevgilerini herkes koşulsuz, yargısız adeta pata küte veriyorlar; ama bunun sonunun chat arkadaşlığı gibi olmasından kaygılıyım...

Önerilerim: Yukarıda da çoğu zaman değindiğim gibi, bundan sonra ki toplantı daha dingin bir ortamda, karşılıklı sohbetler, her hangi bir blog yazarının yazısını konuşmak şeklinde yapılabilir, kabul etmeliyiz ki geçtiğimiz toplantı konser havasındaydı...

Yazacaklarım bu kadar, toplantı'da emeği geçen herkese, orada bulunup en azından bizi "önemsediklerini" gösteren Sayın Hanzade Doğan başta olmak üzere, Güneri Civaoğlu, Sedat Ergin ve tüm Milliyet çalışanlarına tekrar teşekkür ederim... Ve bir de İstanbul dışından geceye katılanlara, saygılarımı sunuyorum, çünkü çoğu yazar sanıyorum İstanbul dışından teşrif ettiler geceye...

Dediğim gibi bu toplantı benim için pek verimli geçmedi, en yakın zamanda önerilerim ölçüsünde yeni bir toplantı beklerim:)

Burada yazmak, buranın bir üyesi olmak çok güzel...

Pekii "Bülent! Sen o gün hangisiydin?" diye soranlara ise cevabım, "pardösülü vardı ya işte o bendim"

 
Toplam blog
: 18
: 1192
Kayıt tarihi
: 26.09.06
 
 

Bu zamana kadar toplumda, televizyonlarda gördüklerime, gazetede okuduklarıma hep tepki duyar ve bu ..