Blog hikayeleri

Hangi konuda blog yazacağım genellikle uyku arasında aklıma gelir. Aklımda o konuyu geliştirirken de uykum kaçar ve bir daha da uyuyamam. Geçen gece de aynı durum oldu. Bilinçaltımda birden bizim zamanımızın hikaye, yeni neslin ise öykü adıyla tanımladıkları bir edebiyat türünün tarifi canlandı. Nedense aradan yıllar geçmiş olsa bile hikaye veya öykünün tarifi aklımda kalmıştı. Neydi o tarif?

"Yaşanmış ve yaşanması muhtemel olayları yer ve zaman göstererek anlatma şekline hikaye denir."

Yani hikaye, bir hayal ürünü olsa bile yaşanabilecek olayları kapsayacaktı. İşin işinde bilim kurgu yoktu. Gerçi Milliyet'in açtığı ve sonucu henüz açıklanmayan "Haldun Taner öykü yarışmasına" 10 adet öyküyle katılmıştım ama burada yazacağım öyküler daha ziyade blog yazarlarını ilgilendirecekti. Ve bu düşünceyle öykü kategorisinde "Blog hikayeleri" gurup başlığı adı altında öyküler yazmaya karar verdim. Belki de bu öyküler, okuyan blog yazarlarına bir sigorta görevi yapabilir. Şu anda aklımda, olayların çekirdeğini oluşturan bir kaç fikir var ve bunları yazıya dökmek biraz zaman alacak. İlk öykünün fikrini de bir toplantıda tanıştığım bir blog yazarımızdan aldığımı da itiraf etmeliyim. Arkadaşımız belli bir gurubu hedef alarak yazmış olduğu bir blog sonrasında tehditler almış ve editörlere danışarak yazısını geri çekmiş, ancak ertesi gün, oturduğu sitenin park yerinde bulunan bir otomobilin bütün lastiklerinin yarılmış olduğunu görmüş. Belki de bir tesadüf olabilir ama olmayabilir de?

İlk blog hikayesini anlatan yazım, aşağıda linkini verdiğim "Blogda cinayet" isimli öykü olacak. Bakalım bu öyküleri yazmayı becerebilecek miyim?

Not: Öyküleri okuyunca sakın korkmayın. :)

Blogda cinayet adlı öykünün birinci bölümünün linki:

http://blog.milliyet.com.tr/Blogda_cinayet___/Blog/?BlogNo=206443