Blog'un mu Var Derdin Var

Devir blog devri dostlar. Öyle olunca bir blog muhabbetidir gitti gider. Az gider uz gider, dere tepe düz gider, bir de bakmışsın arpa boyu yol gitmiş! Vah ki ne vah! Eyvah eyvah!

*

Bu devirde bazı şeyler insana nam verirken bazıları da gam veriyor. Mesela geçen futbol sezonunda taraftarı olduğum Galatasaray sürekli bana ve bittabi ki tüm Galatasaraylılara gam veriyordu. Şimdi görüyoruz ki iyi ki de gam vermiş. Gönül isterdi ki Fenerbahçeli kardeşlerimizin namı yürüsün, ancak şimdilik görünen o ki namın ardından gam gelecek gibi!

Teşbihte hata olmasın işte bu blog işinde de insana hem nam var hem de gam var anacım. Daha doğrusu kimine nam var kimine gam var. Tamam aynı kişiye hem nam hem de gam eriştiği de oluyordur amma bizim değineceğimiz husus daha ziyade birinci şekliyle, yani kimine nam kimine gam olanından..

*

Mevlam birçok dert vermiş, beraber derman vermiş hesabı gamı veren namı da verir mi dersiniz. Aman diyeyim yine de dikkat etmek lazım. Önce gam sonra nam deyu olur olmaz işlere imza atmamak lazım. Allah muhafaza gamın ardından bednam da gelebilir. Netekim olmuştur da!

Zira fuzuli yere çekilen gam nedeniyle sizin namdan ziyade bednama teşne olduğunuza hükmolunur. Bu hususta tüm dikkatinizi konuya vermeniz menfaatiniz icabıdır. Ben şimdilik bunu yapamadığımdan namdan da uzak duruyorum gamdan da..

Emine Supçin hanımefendinin önerdiği yönteme binaen blog yazmadan evvel 21 defa ıslık çaldım. Biraz başım döndü. O değil zevce hazretleri konu komşu rahatsız olacak diye başımın etini yedi. Tabi ben kovboyların atlarını çağırmak için kullandıkları ıslık türünü tercih ettiğim için olabilir bu tepkisi. Ne yapayım öyle basit ıslıklarla işim olmaz benim :)

Tabi o kadar ıslık çalınca başım da döndü haliyle. Fizyolojik bir etkidir bu. Çok sık ve derin nefes alırsanız baş döner... Keser döner sap döner gün gelir hesap döner… O ayrı bir mevzuydu. Başım dönünce hatlar da karıştı bak..

*

O değil de blog kategorisine girerken bildiğimiz bütün duaları da okusak diyorum. Çok bildiğimden söylemiyorum ama bildiklerimi okursam blog yazacak vakit kalmayacak. Vakit kalır belki ama o sırada vecd ile arşa değer belki başım. Blog yazamasam da derviş olurum. ( Tabi kolaydı o kadar. Tööbe tööbe.. Blog yazacağız diye çarpılacağız bu gidişle.. Tüü tüü tü)
*

Murat kardeş iyi dersin güzel dersin de ne diye hala şifreli konuşmaktasın, kriptoları ne zaman çözeceksin, decoderler bu yazdıklarını da çözecek mi acep diyerek feveran etmeyiniz. Şifre çözücü programımız yardımı ile derhal müşkülünüzü halledeceğimden kuşku duymayınız.

Kullandığımız bilgisayar eski kasa olduğundan zırt pırt hararet yapmaktadır. O nedenle siz sevgili misafirlerimizin soğuk bir içecek almasını istirham edeceğim. Siz soğuk içkinizle serinlerken ben de dede yadigarı şifre kırıcı poroğramla giriş ve gelişme paragraflarını dökümante edivereyim..

*

Haaay Hakk!!
Dededen kalma şifre kırıcı ile babadan kalma decoderi uyuşturmaya çalışınca devreler yandı sevgili Blogsporlular. O halde sizlerden gözlerinizi azıcık kısmanızı istirham edeceğim. Vakt-i zamanında Cine 5 şifresini çok güzel çözen bu yöntemle yazdıklarımı yeni baştan okursanız bambaşka bir mana denizi içinde yüzeceksiniz. Deneyin!

Gördünüz mü. Ben size demiştim. Şimdi ne demek istediğim gayet iyi anlaşılmıştır. O halde ben de kendime soğuk bir şeyler alayım. Benim devreler de yanacaktı az kalsın.

*

Ne diyordum.. Ha hatırladım.. Bundan kelli blog yazmaya başlamadan evvel evdeki bütün elektrik devrelerini kapatmak akıllıca olacak. Ayrıca cereyan yapsın diye karşılıklı açılan bütün pencereler de kapatılsın. O da cereyan bu da cereyan yahu!!

*

Lafı uzatmayayım.. Dönüp yazdıklarımı okuyunca bir şey anlamadım. Anlayan varsa beri gelsin. 

Not: Sevgili editörüm. Bu blogumu mizaha almazsanız sevinirim. Zira gülecek birşey yok :) 

Not-tu: Sevgili blogdaşlarım. Siz de beni ti'ye almazsanız sevinirim. Tatilden döndüm, kafam iyi, bozmayın :)

Sevgi ve muhabbetle.. 

Murat HACIOĞLU 

İstanbul / 27 Temmuz 2011 

Twitter.com/murathacioglu 

murathacioglu.com