Blog yazmak mı ;yazmamak mı...

Blog yazmaktan vazgeçen arkadaşlara hak vermemek elde değil...

İnternetin bağımlılık yaptığı bir gerçek...

En az kullananlardan biri olduğum halde, -internet olmadan ASLA -diyecek hale geliyorum...

MB de sinirsel gerilim yaşayıp üç yıl önce ayrılan ve bir daha hiç yazmayan bir arkadaşıma ,yıllar sonra pazarda rastladım...

Hanımefendi,kilo vermiş;yüzüne nur gelmiş...Gerçekten tanımayacak derecede de güzelleşmişti.

İnternet müptelalığından kurtulmak için psikolojik tedavi de aldığını itiraf etti...

Kollestrol ve şeker değerleri düzene girmiş...

Kocası :-Yahu ..yıllar sonra bir karım olduğunu farkettim...diyordu...

Karı-koca pilatese de başlamışlar...İmrendim...Beni de alın aranıza dedim...

Onlar da Ebru atölyesine bizi kaydedersen KABUL dediler...

Hatta ,kıdemli sevgililere,tiyatro oyunumda da rol verdim...

Bugün okuduğum bir haber de hoşuma gittti...

Bir aile ,evlerindeki tüm bilişim ve teknolojik araçları kaldırmışlar...

Onlarsız mahvolacağını sananlar için çok farklı olaylar gelişmiş...

Çocuklarıyla birlikte,kütüphaneye,sinemaya gitmeye başlamışlar...

Eski piknik proğramlarına dönmüşler..Sağlıkları düzelmiş..Obez çocukları gitmiş;yerine filinta gibi gençlik gelmiş.

Karı -koca ilişkileri daha renkli hale gelmiş...

Resim ve tiyatro sanatına yönelmişler...

Kendilerini yeniden doğmuş gibi hissediyorlarmış...

...

Okuduklarımız da bir hayli ilginç...

.........

İnternet kullanıcılarının kendilerini özgürce ifade edebildiği bloglar, birçok kişinin ölümüne de neden olabiliyor.

ABD blog yazarları, para kazanmak için 24 saat stres altında çalışınca kalp rahatsızlığından ölme riskiyle karşı karşıya kalıyor.

Totaliter rejimlerde ise hükümet karşıtı blog yazarları, tutuklanma ve öldürülme riskiyle karşı karşıya.

İnternete ulaşabilen herkesin, bildiklerini veya hissettiklerini, genelde bedava bir web sayfası yoluyla düzenli olarak dünyayla paylaşmasına olanak veren bloglar, ABD'de giderek artan sayıda insanın geçim kapısı oluyor.

Evinin rahatlığında haber üreten Amerikalı blogcular, bunları gazetelere satarak iyi para kazanabiliyor. Ancak New York Times'ın araştırmasına göre, uzun çalışma saatleri ve yoğun stres yüzünden son dönemde birçok blogcu ölümü yaşandı.

Sudan hükümeti, blogunda ülkenin silahlı kuvvetlerini eleştiren Birleşmiş Milletler temsilcisini iki yıl önce istenmeyen adam ilan edip kovmuştu. İranlı yetkililer, hükümete methiyeler düzen blogları rahat bırakırken, rejim karşıtlarına göz açtırmıyorlar.

Çin'de, Tibet ve Doğu Türkistan'daki isyanlarla ilgili yayınlar yapan blogcular ya tutuklanıyor ya da faili meçhul cinayetlere kurban gidiyorlar.

İlginç ve olumlu gelişmeler de var...

Küba'da, "Generacion Y" adlı bloguyla resmi basına ender alternatiflerden birini oluşturarak ülkedeki günlük hayatı anlatan Yoani Sanches, geçen hafta İspanya'nın en önemli dijital gazetecilik ödülünü aldı.

.........

Blogda kavgalar...Sızlanmalar...Kızışmalar...Küsmeler...Vedalar...Kaçar gibi gidişler...-Gitme kal bu gece ...şarkıları...

Ne gerek...Baklava ,börek...Blog yazmayı bu kadar ciddiye almak;hayatı ciddiye almak kadar önemli mi acep...

Yok ...yok...Gidenler şimdi daha mutlu ve sağlıklı olacaklar...İnanıyorum...

Hürriyet Blogda toplansalar da peşlerini bırakmam...Hepsi birbirinden güzel dostlar...Bizim arkadaşlıklarımız baki kalacaktır...

Geçimsiz olan kişiler,burada da dışarda da aynılar...Burada hır çıkaranların komşularıyla olan ilişkileri de çok yahşi değil...

Herşeyin aşırısı ,sağlığa ve akla ziyan...Mutedil...Ilımlı...Rahvan rahvan...

Adil...Saygın...Abartmadan...Dengeli yaşamak çok güzel...

İnternete fazla bulaşmaktansa, çalıyı dolanmakta fayda var...Yani doğa her zaman yararlıdır...

Dışarda hayat var...