- Kategori
- Dil Eğitimi
Sıkıntıya (...) getiren draje
Bir şeker reklamı ve reklamda sözde bir Türkçe öğretmeni ve sınıfta Türkçe mi konuşuyorlar diye düşündüğümüz bir grup öğrenci. Reklam "Sıkıntıya (...) getiren draje" diye bitiyor. Öğretmeni de öğrenciyi de oynayanlara bir sözüm yok ama televizyonda o reklama dayanamıyorum ve duyduğum anda uzaktan kumanda yanımdaysa hemen kanalı değiştiriyorum. Alışverişte o şekerleri gördüğümde de hemen reklam aklıma geliyor ve asla almıyorum. Acaba gençler gerçekten böyle mi konuşuyorlar, diye endişeye kapılıyorum.
Bu reklamı yayınlamasınlar demiyorum ama yayınlarken seyircinin duymaması gereken sözcüklerin üzerine "bip" sesi konulmalıdır. Öyle olunca reklam boyunca yalnızca "bip bip bip" sesleri duyulacaktır ama hiç olmazsa konuşmayı öğrenmekte olan çocuklar o kötü dili duymayacaklardır.
Reklamlar çok tekrarlandığı için kalıcı etkiler bırakma tehlikesi taşıyor. Elbette reklamlardaki herkesin TRT haber spikeri veya Devlet Tiyatrosu sanatçısı gibi konuşmasını isteyemeyiz ama bu reklamdaki gibi konuşmaları kabul edemeyiz.
Müzik radyolarında duyuyorum. Oralarda program sunanların eski yıllarda hiç duymadığımız değişik bir dili var ve konuşmaları birbirine çok benziyor, hepsi aynı derecede kötü.
Bazı şarkıların ne kadar etkili olduğunu anlatmak için abartıyı en iyi ifade ettiklerini düşündükleri sözcükler kullanıyorlar. Çok hüzünlü bir şarkıyı “damardan” benzetmesiyle sunarken bunun ne anlama geldiğini biliyor mu? İğrenç bir uyuşturucu göndermesiyle bir şarkıyı sunarak aslında iğrenç bir konuşma yapmış oluyor. En kötüsü de etkili sunuş yaptığını sanıyor, ne kadar kötü bir sunucu olduğunun farkında bile değil. Bunu bir kez yapsalar hiç önemli değil, ancak belleklerinde o kadar az sözcük var ki, sık sık aynı kötü benzetmeleri ve abartıları kullanıyorlar.
Radyolar ve televizyonlarda sunucu olmak için bir sınav olmalı. O sınavı geçemeyenler ulusal kanallarda da küçük bir kasabanın yerel radyosunda da görev yapamamalıdır.