Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '08

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Borçluyum, borçlusun, borçlu

Borçluyum, borçlusun, borçlu
 

BORÇ ve PARA kelimesi çevremdeki insanlardan en çok duyduğum kelimelerin başında geliyor. "Çok şükür, param yetiyor, kimseye borcum harcım yok" kelimesi altından bile daha değerli. Herkesin az ya da çok, küçük ya da büyük borcu var. Borcu kapatmanın bilinen birkaç yolu var, bunlardan bir kaçını sıralayalım da, bizim de ekonomiye bir parça katkımız olsun...

Gelirin arttırılması; Böyle bir dönemde "bırakın geliri arttırmayı, olanı korusak yeter" dediğinizi duyar gibiyim ama en doğru yol gelirin artırılmasıdır. Gerek satış pazarlama faaliyetleriyle yeni müşteriler, yeni pazarlar gerekse kaybedilen eski müşterilerin kazanılması sağlanmalıdır. Bunu yapabilseydiniz zaten satış pazarlama gurusu olurdunuz, bu yazıyı da okur geçerdiniz. Piyasayı ve yeni imkanları araştırarak geliri arttırmanın yollarını bulun. Yeni iş kollarının bulunması, yeni ortaklıklar da gelirlerinizi arttırmayı sağlayabilir.

Maliyetlerin azaltılması; Bu da kulağa hoş gelse de yapılması çok da kolay değildir. Maliyetleri azaltmanın yolu şirketteki veya evdeki çay kahve giderlerini azaltmaktan geçmez. Bana göre en son dokunulması gereken noktalardan birisi çay ve kahve harcamalarıdır. Eğer bir şirket çay kahveden tasarruf etmeyi düşünüyorsa onu kurtarmak çok da kolay değildir. Nereden ve nasıl tasarruf yapacağınızı düşünü, hesabınızı yapın, sonra tasarruf tedbirlerini uygulayın.

Finansman Dengesi; En geçerli araç finansal dengeleri oturtmak olabilir ve benim de söyleyebileceğim bu noktada olacak. Eğer sabit borcunuzu kredi ile belli bir dönemde kapatacağınızdan eminseniz kredi alın ve borcunuzu taksitlendirin. Paranız olmadığı halde kredi alıp da "bir şekilde öderim" diyorsanız çoğunlukla "Allah rahmet eylesin" deyip bir Fatiha okumaktan başka yapacak bir şeyiniz kalmaz.

Borçlara karşılık bankadan kredi almaya kalktığınızda banka mali durumunuza bakar ve borç batağında olduğunuzu gördüğünde kredi vermez. Ya eldeki avuçtaki ya da yastık altındaki değerleri paraya çevirirsiniz ya da piyasaya olan borçlarınızı ötelersiniz. Borçlarınızı ertelemek itibarınızı bir daha geriye dönüşü olmayacak şekilde ayaklar altına aldırabileceğinden bu da intiharın bir başka yoludur, uzun vadede piyasa şartları düzelse bile iflas kaçınılmazdır.

Bankadan borçlar için kredi almak, ya da daha kötüsü kredi kartlarına borçlanmak akıllı adam davranışı değildir. Bu noktada bir alternatiften söz etmekte fayda var. Aslında bütün bu laf salatasını bundan sonraki kısım için anlattım. Piyasaya olan borçları ertelersiniz de devlete olan borçları erteleyemez misiniz?

Vergi dairesine ya da malmüdürlüğüne yazacağınız bir dilekçe ile borçlarınızı 18 aya kadar ertelemek mümkün olmaktadır. İşin teknik detaylarına girmeyeceğim ama şöyle bir dilekçe işinizi görecektir;

" Çok zor durumda olmam nedeniyle vergi dairenize olan borçlarımı defaten (bir kerede) ödeme imkanım bulunmamaktadır.

Bu nedenle dairenize olan ve Seri : B Sıra No: 4 Tahsilat Genel Tebliği kapsamına giren tüm borçlarımın, anılan tebliğde öngörülen süre ve şekilde tecil ve taksitlendirilmesini arz ederim."

Bu tebliğin sağlayacağı faydaları birkaç cümle ile şöyle özetlemek mümkündür.

1. Bankadan alamadığınız borcu aslında devletten almış olursunuz. Bankaya yapacağınız yatırım, ithalat, ihracat yani büyümenize yönelik çalışmalar için ilgili krediler istersiniz. Giderken de başınız dik, alnınız açık olur.

2. Bankaya ödeyeceğiniz faiz ve diğer giderlerle boğuşmazsınız.

3. Ödeyeceğiniz faiz devlete gideceği için hem devletin gelirleri artar, hem de "Nasıl olsa devlete gitti, bana geri döner." düşüncesiyle kalbiniz rahat olur.

Özellikle devletin devlete olan borçların taksitlendirilmesi, teşviklerin arttırılması gibi yöntemlerle ekonominin tökezlendiği dönemlerde piyasayı rahatlandırıcı tedbirlere başvurması gerekir. Hatta devlete olan borçların belli bir aşamada standart hale getirilerek uygulanması gerekir.

Batan bankaları kurtarmak yine devletin görevi ise, bankalardan alınan krediler geri dönmediğinde yine yük devlete ve dolayısıyla vatandaşa çıkıyorsa bunu ilk elden yapmanın hem ekonomik hem de sosyal barışa büyük katkıları olacaktır.

Çaresiz kalan işverenin, esnafın vatandaşın belgelerle, kayıtlarla oynatacak ya da yaptıklarını kayıt dışına çıkaracak bir çözüm yoluna sapmaması, ekonominin de kayıt altına alınması noktasından büyük bir artı olacaktır.

Yapılan uygulamayla ilgili detaylı bilgileriöncelikle araştırmanızda, sonra vergi danışmanlarına sormanızda büyük fayda olduğuna inanıyorum.

Not: Danışmanlarınıza detayları sorduktan sonra tebliği ve dilekçe örneğini aşağıdaki adresten indirebilirsiniz.
http://www.alomaliye.com/2008/tahsilat_b_4.htm
http://www.muhasebetr.com/guncelmevzuat/mevzuat_oku.php?mevzuat_id=598

 
Toplam blog
: 64
: 968
Kayıt tarihi
: 28.10.07
 
 

Mülkiye İşletme mezunuyum ve aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Maliye Bömlümünde doktora öğrencis..