Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '09

 
Kategori
Kitap
 

Borges okumak

Borges okumak
 

www.nndb.com/.../457/000071244/borges5-sized.jpg


Uzun süren ev taşıma, yerleştirme dönemi sırasında bol bol okuma zamanları da yarattım. Galiba yerleşmeyi uzatan okumadan vazgeçememek oldu. Tam olarak yerleşmiş değiliz. Ufak tefekler –ki kutuların büyük kısmı ufak tefeklerle doluydu- dolaplara tıkıştırıldı. Sonraki bir tarihte yerleşecekler. Sonraki tarih ne zaman olacak bilmiyorum. Yerleşirken, uzun süredir kitaplığımda olan, “zamanı gelmedi” diye okumayı ertelediğim Borges’in kitaplarını özellikle ön taraflara koydum. İki hafta önce yine cesaret edip Borges’in kendi yazdığı öyküleri okumak yerine, ustanın eserlerini İngilizce’ye çeviren, çevirilerini yaparken hep ustayla beraber olup arkadaşlık yapan (kendisi öyle yazıyor) Norman Thomas Di Giovanni’nin “Ustanın Dersi Borges” adlı kitabını okudum. Yıllar önce Richard Burgin’in “Borges ile Söyleşi”sini okumuştum. Hiç bir kitabını okumamış olmama rağmen Burgin’in yazdıkları ile Borges’i sevmiş hatta çok önem vermiştim. Uzundur kitaplarının bir kısmını alıp da okuyamamamın nedeni de verdiğim çok büyük önem olmalı. O olgunluğa erişmeyi bekledim içten içe.

Olgunluğa erişip erişmediğim göreceli bir konu; artık daha fazla ertelememeye karar verdim. Her ne kadar hiç okumadıysam da Borges’in izleri ile her yerde karşılaştığımı seziyordum. Sezmemdeki en büyük etken söyleşilerindeki satır aralarındaki anlamlardı sanıyorum: Kendime çok yakın bulmuştum; kendimden ve söyleşilerinden yola çıkarak, yazdığı öykülerinden çok etkileneceğimi biliyordum. Bu etkilenmenin zevkine varabileceğim zamana kadar erteledim okumayı. Bu arada okuduğum başka yazarların romanlarında, Borges sanki afacan afacan göz kırpıyordu bana: Orhan Pamuk, Oktay Anar, İsmail Güzelsoy, Nazlı Eray, Ahmet Karcılılar, Umberto Eco, Italo Calvino, José Saramago, Paul Auster okurken hissedilir benzerlikler yakaladım: hepsi de aslında benim bildiğim, içimden defalarca geçirdiğim, sözcüklere dökme sanatını bilmediğim için unutup unutup tekrar hatırladığım cümleler yazıyorlardı.

Ve Borges’in kitaplarını okumaya karar verdim. Yine de doğrudan öykülerine başlayamadım. Önce sözünü ettiğim “Ustanın Dersi Borges” ile başladım: Çok bilgilendirdi, ama bana çok önceleri okuduğum Burgin’in kendi heyecanını da yansıtan “Borges İle Söyleşi” kitabının verdiği hazzı vermedi. Ustanın dersinden çok kendisi ders verir gibi yazmış (biraz da hak verdim; önemli birinin arkadaşı olmak önemli birşey). Ardından Borges’in kendi kaleminden yaşam öyküsünü yazdığı “Borges ve Ben” kitabını okudum. Bu kitabı Türkçeye Celâl Üster hazırlamış, ardına Borges’in beş öyküsünü de koymuş: işte bu benim için gerçekten sürpriz oldu; Borges okumaya hazır olmayı bekleme şansım kalmamıştı, öykülerinin içine girivermiştim.

Öyküler beni sardı sarmaladı, beklediğimin de ötesinde afallattı: Her cümledeki bilgi birikimi, bilgi dağı, basit anlatımın ardındaki derinlik; sözcüklerin arka arkaya, sanki en gizli sırlarımı bilirmiş gibi, aklımdakini okurmuş gibi dizilimi... Artık hazır olup olmadığımı sorgulayamayacak kadar okuduğum öykülerin içindeyim. Serinin ilk kitabı (İletişim Yayınları, Jorge Luis Borges Toplu Eserleri 1, Ficciones Hayaller ve Hikâyeler) bitti. Okurken birçok şey geldi geçti: hayat gibi. Şimdi aynı serinin ikincisi olan Alef’i okuyorum. Üzerimdeki etkilerini de yazmayı düşünüyorum. Tabii cümle kurmaya cesaretim olursa...

 
Toplam blog
: 10
: 1123
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

Çok gördüm, çok gezdim, çok yaşadım. Bir arpa yoldan, evvel zaman içinden, ne kaldıysa... Üç sonsuz ..