Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

BP kazasının işaret ettiği şey, çevresel risklilik değil, insanlığın varoluş felaketidir.

BP kazasının işaret ettiği şey, çevresel risklilik değil, insanlığın varoluş felaketidir.
 

Meksika Körfezi’nde batan petrol platformu tarihin gördüğü en büyük çevre felaketlerinden birine yol açtı. Milyonlarca ton petrol denize aktı, akmaya devam ediyor, ülkelerin, hatta kıtaların tüketimi miktarında petrol bir veya birkaç günde denizi boyluyor, deniz suyunu, deniz ve kıyı canlılarını, bir bütün olarak kilometrekarelerce alanda doğal ortamı mahvediyor.

Bu büyük felaket Amerika Birleşik Devletleri’nde siyasi çalkantılara neden olacak kadar etkili oldu. Olması gerekiyordu da. Ancak genelde felakete dair yapılan değerlendirmeler her zaman olduğu gibi kapitalist sistem ve onunla yarışan modern ekonomik anlayışların çirkinliğini kapsayıcı bir bakımdan eleştiri yönünde değil, yüzeysel önlem tartışmaları çizgisinde ilerledi.

Felakete yol açan platformun sahibi BP şirketi böyle bir kazaya hazırlıklı olmadığını, gücünün engelleme çalışmalarına yetmediğini söylüyor. Amerikan devleti gelen baskılar sonucu açık denizde petrol sondajını yasaklamayı düşünüyor.

Açık denizde (belki çok açıklarda) bir süre için sondaj çalışması yapılmayacak, bir zaman sondajlar sırasında sözde daha sıkı önlemler alınacak ve hummalı çalışmalarla kaza halindeki temizleme çalışmaları için daha sıkı teknolojiler geliştirilecek, kullanılacak. Peki bunlar, denilenlerin en iyisi dahi olsa yetecek mi? Eldeki sorunu köklü bir biçimde çözecek mi?

Çözmeyecek, ve bu yüzden, insanlık boş tartışmalarla zaman harcamamalı, hızla, radikal bir anlayış değişikliğine gidip meseleye baştan, o perspektifle bakmalıdır.

Petrol ve diğer fosil yakıtlar, bunların kaza sonucu dökülmesi değildir felaket, bizzat kullanılmasıdır, insanlık bunu anlamalıdır. Sadece fosil yakıtlar değil, kaza durumunda içerdiği akıl almaz risklerle, kaza dışı durumlarda dahi sebep olduğu atıkların baş edilemez zararlı ve yıkıcı niteliği nedeniyle nükleer enerji sevdasından da insanlık bir an önce kurtulmanın yollarını aramalıdır. Fosil yakıtlar, nükleer yakıtlar, tamamen yenilenebilir olmayan, gerçekten temiz olmayan hiçbir yakıttan, onlarla kurulan hiçbir yaşamdan, hiçbir medeniyetten insanlığa fayda gelmez, bu çirkinlikler, bunların doğurduğu riskler fayda-maliyet analizi kabul etmez; insanlık, birkaç gelişmekte olan ülkenin hızını yavaşlatmak için, göstermelik toplantılarda zevahiri kurtarmak için değil, samimiyetle, toplu halde, bu belaların yerine insan olana uygun olanı koymanın yollarını bulmalıdır. Kuşkusuz, ilk planda maliyet yüksek olacaktır, bir zorluk gelecek, kapitalist sistem, gerçek kötüleri ve onunla yaşamak zorunda olan sıradan insanlarıyla ekonomik bedeller ödeyecektir, ama eğer insan nesli var olmaya devam edecekse başka çıkar yol yok, insanlık temel amaç için küçük bedeli ödemelidir.

Eskiden olmayan pek çok teknoloji bugün var. Uçaktan otomobile, buzdolabından bilgisayara, çamaşır makinesinden televizyona, son iki yüz yılda yepyeni makineler, aletler gelişti. Şimdi birçoğumuz bunlar olmadan yapamayız fikrindeyiz. O halde sadece bunları yürütmenin yollarından biri olan, bunların varlığına göre çok daha minik bir önem taşıyan uygunsuz enerji çeşitlerine neden bu kadar bağlanalım? Neden insanlığı kurtarmak için bildiğimiz medeniyette kısa süreli “bir” geri adım atıp yakın gelecekteki “iki”, “üç”, “beş”, “elli beş” ileri adımla ona yeni bir nefes vermeyelim?

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..