Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '09

 
Kategori
Haber
 

Bu aşı ile Dünya nüfusunun çoğu, "öldürülmek" isteniyormuş!

Bu aşı ile Dünya nüfusunun çoğu, "öldürülmek" isteniyormuş!
 

İşte Eski Finli Sağlık Bakanı Dr. Rauni Kilde. 'şoka soktu! Bakalım bizimkiler ne der?


Hangi çağdayız? “Süpersonik, sesten hızlı, fizik ötesi, elektronik çağdayız” diye cevaplandırdığınızı duyar gibiyiz. Hayır. Son aldığımız bilgilere göre uyandırma servisi ile paralel çalışan bedenimizin “uyku modu’nda” göstergesi ne ise, işte o çizgi, o hava ve o çağdayız.

Evet. Finlandiyalı eski Sağlık Bakanının ortaya attığı ve Dünyayı şok eden açıklamasına göre “Grip aşısı, milyonları öldürecekmiş!” Şimdi biz milletcek uyumuş mu oluyoruz bu korkunç teori karşısında? Neden daha önce haberimiz olmadı? Aşılar yapıldıktan sonra mı?

Ne uyuması, her gün çeşitli şüphelerin girdabında, burgu burgu burgulanıyoruz. Bütün hislerimizle ayaktayız. Ama, çaresiziz.

Finli Bakanın şu okuyacağınız beyanları, Internet sitelerine de düştü. Dün akşam da TGRT. den diledik. Finli Bakan ne diyor biliyor musunuz? ”Domuz gribi aşısı, bir aldatmacadır” diyor.

Şimdi sıkı durun. Devamla da “ Bu aşı ile mümkün olduğunca dünya nüfusunun çoğu, öldürülmek isteniyor” diyor. Bu düşüncenin de ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’e ait olduğunu söyleyen Dr. Kilde “ 14-15 Mayıs 2009 tarihinde yapılan Bilderberg toplantısında bu kararın alındığını belirtti.

Dr. Kilde, bir televizyona yaptığı açıklamasında “ ABD, hiçbir maddi kayıp yaşamadan hatta milyarlarca dolar kazanarak dünya nüfusunu üçte iki oranında azaltmayı hedeflemektedir” diye konuştu.

Dünya Sağlık Örgütü’ne domuz gribinin ölümcül bir salgın olduğu yönünde beyanda bulunması için baskı yaptıklarını belirten Rauni Kilde’ böylece aşıyı tercihli değil, zorunlu yapmak istiyorlardı. Özellikle hamile kadınların ve çocukların ilk önce aşı ile zorunlu tutulması, gelecek nesilleri hedeflediğini göstermektedir” açıklamasında bulundu. Söylemin korkunçluğuna bakar mısınız?

Finlandiya Hükümetinin sınıflandırmayı kabul etmediğini ve hastalığın derecesini normal hastalık olarak gösterdiğini ifade eden Kilde, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Hiç kimse aşının bir yıl, beş yıl, ya da 20 yıl sonra ne gibi etkilerinin olacağını bilmiyor. Mutlak kısırlık mı? Kanser mi? Ya da ölümcül herhangi bir hastalık mı?” diyen eski Finli Bakan, “ Amerikan yönetimi, ileride bundan doğacak herhangi bir sıkıntıdan dolayı ilâç şirketlerine bir sorumluluk yüklenmemesi için, şimdiden önlemini aldı ve onları tüm sorumluluklardan muaf tuttu. Bu bile işin ciddiyetini göstermeğe yeter” şeklinde konuştu.

Şimdi. Saçımızın kakülünü kesip, önümüze koyalım. Bu haber dün akşam TV. de söylendi ve o akşam da Internete düştü. Bu iddialara cevap verecek birileri çıkacak elbet. Yarattığı tedirginlikler de cabası.

Bizim eski bakan Osman Durmuş, “Ben grip aşısı olmam!” dedi. Yenisi ise, daha yakın zamanda aşıya razı oldu. Olmasaydı, bir bildiği var ki, ben niye olayım diye geçirirdik içimizden.

Keza Başbakan da olmam diye kestirip attı. Uzun müddetle suskun kaldı. Sordular, “tedbirimi aldım” dedi. Bunu daha önce söyleseydi ya! Bu memleketin Başbakanı, “olmam” diyorsa, bir bildiği vardır diye kaçımız düşünmedik! ve de aşılardan yan çizdik?! Değil mi?

Beş hörgüçlü, çok başlı develere binmişiz; O hendek senin

bu hendek bizim, atlaya, zıplaya yol alıyoruz. Çayıra salınmış çocuklar gibiyiz. “Mevlâmız kayıra” diye düşünüyoruz. Ama şimdi düşünmüyoruz öyle. Milletcek bir tedirginlik yaşıyoruz. Her birimiz kararsız kasımlara döndük. Üzüm üzüme baktı baktı, biz de ilgililere baka baka karardık.

Kaçıncı yüzyıldayız? Taş devri, tunç devri, demir devri derken, elektronikten süpersoniğe zıpladık. O da yetmedi görünmez uçaklar, bilgisayarlar derken, Ayın merkezine, fezanın derinliklerine seyahatler derken, az gittik, uz gittik, aklımızca dereler tepeler aşıp dümdüz eyledik. Bir de bakmışız ki, yerimizde saymışız

Şu üç otuz paralık dünyanın bir köşesinde oturmuş, olan bitenleri seyrediyoruz. Aşı üretmeyiz. Aşıdan anlamayız. Elâlemin avucuna bakarız. Somalili muhtaçlar gibi, ne verirlerse, ona razı oluruz.. Gıkımız çıkmaz. Aşı olurken de bir kağıda imza attırırız “ Mesuliyet bana aittir, kendim istedim aşıyı” diye. Bu kâğıt ne demek oluyor? Karşı taraf kendinden emin değil mi? Baksanıza emin değil tabi. Bu ülkenin Başbakanı olmuyor aşı. Sağlık eski bakanı olmam diyor, yenisi de daha dün aşıya razı oldu. Bu ne iş?

Bu pirincin taşını kim ayıklayacak? Yoksa “ Merak etme sen, yola devam eyle sen, bu pirinç, daha çok su kaldırır!” mı denmek isteniyor.

Sonunda, o İtalyanların çevirdiği film gibi, sonu “acı pirinç” olmasın da!

Ört ki, ölem!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..