Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '22

 
Kategori
Eğitim
 

Bu Asır Bize Ne Taşır?

21. Yüzyıl Türklere istediğini verecek mi?

Esasında bu soruya cevap ararken öncelikle cevap verilmesi gereken ilk soru şudur? Türkler 21. yüzyıldan ne istiyor?

Dünyada her şeyin sebep sonuç bağlamında gerçekleştiği aklıyla hareket eden, aklını kullanan, dünyayı biraz olsun anlamaya çalışan herkesin malumudur. Dolayısıyla biz Türkler 21. Asırdan ne bekliyorsak ona göre bir hareket tarzı belirlemeli ve ona göre gündemler oluşturmalıyız. Halk nezdinde bunu yapmak zordur ancak en azından kendisini bu topraklara ait hissettiğini söyleyenlerin gerek fikirleriyle gerek ürettikleri değerlerle bu toplum için bu coğrafya için artı değer üretmenin değerini bilenler olarak elinde olanları ortaya koyması gerektiği konusunda en ufak bir tereddüdün olmadan ortaya çıkacaklarını beklemek yerinde olur.

Gerek kamu kesiminde gerekse, özel kesimde (şahsen ben özel kamu diye bir ayırımı doğru bulmadığımı ifade etmek isterim) artı değer üretmeye gayret eden herkes değerlidir. Aynı zamanda üretilen artı değerin de aynı şekilde bizden istenen şekilde değil de bizim elli yıllık, yüzyıllık geleceğimizi ipotek altına almaksızın, insanımızı geliştirecek, gelirlerin dışarıya akıtılmadan bu coğrafya içinde üretim ve bilimle desteklenerek tekrar aynı sistem içinde değerlendirilmesini teşvik etmek görevimiz olmalıdır diye düşünüyorum.

Öncelikle durumun sağlıklı bir analizi yapılmalı, gelir gider tablosu ortaya konmalı ki biz ne yazık ki bu bilgilere sahip değiliz.

  • Sağlıklı bir insan kaynakları araştırması: Türk insanı zekası kıt insanlardan oluşmuyor, en azından her yıl binlerce üst düzey, doktor, mühendis yurtdışına gidiyor ki buna sebep olan esas nedenleri doğru olarak teşhis etmek ve bir bin katma değer katacak insanlarımız için bu ülkeyi nasıl yaşanacak ülke haline getirebiliriz.
  • Türkiye’nin ovaları toplamda beş Hollanda ederken tarımsal devrimi tekrar gözden geçirerek bu halkın sağlıklı gıdalarla beslenmesi ve değerli toprakların bilim ve teknikle işlenip gıda silahının zararlı etkilerinden kurtulma üzerine yapılacak eylemler.
  • Sanayi iş kollarının bütün inşa etmeye yönelik dizayn edilerek, sanayiden gerekli katma değerin alınması üzerine yapılacak çalışmalar. Malum bizde sanayi var lakin hepsi de alt yüklenicinin alt yüklenicisi, dünya çapında marka değeri olmadığı için de gerçek değerinden ziyade ucuz iş gücü ile sömürülen insan emeğinin cılız katma değeridir ki gerçek anlamda Türkiye markaları olmadığı takdirde payının artması mümkün görünmemektedir.
  • Savunma sanayinin geliştirilmesi, Türkiye topraklarının en sağlıklı savunması, bizim askerimizle, bizim ürettiğimiz silahla, bizim ürettiğimiz gıdalar ve kıyafetlerle savaşan, vatanı koruyan askerlerle yapılabilir. Neredeyse dünya ticareti standartlar üzerinden kilitlenmiş durumdadır. Öyle ki IEC, VDE, BS, CE gibi standartları alamayan işletme ve üretimler dünya pazarında toplu iğne satamaz. Bu durum bir tek savunma sanayi ile aşılabilir gibi güçlü bir kanaat vardır. Bir yere kadar da doğrudur.  Dünya devletlerinin birbirini denetlediği ve sürekli denetime tabi tutulan bu sektörde güç olmanın kuralı nükleer kapasite olarak görünmektedir ki “sınırlananlar ve sınırlayanlar” devletler arasında bu konuda kesin bir anlaşma vardır. Nükleer kapasitesi olmayan devlete ciddi bir güç olarak bakılmamakla birlikte bir yere kadar Türkiye’nin kritik sektörü savunma sanayi olmalıdır, olmak zorundadır. Bu konu diğer konularla birlikte elzemdir.
  • En önemli konulardan biri de maruz kaldığımız kültürel emperyalizmdir. Kültürel emperyalizmin altında bu denli ezilirken, ne ürettiğimiz, ne sattığımız önemli olmakla birlikte harcayacağımız alanları biz seçemiyorsak, halkımızın doğru seçimler yapmasını sağlayamıyorsak ne kazandığımız önemsiz kalacak ve halk hayatı sadece tüketim penceresinden görecektir ki bu durumda istenen durum asla gerçekleşemez. Kültürel emperyalizm bizim yaşamakta olduğumuz en derin esaretimizdir ve bu konu çözülmeden diğer sorunlarımız asla çözülemez.

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..