Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '16

 
Kategori
Öykü
 

Bu gece seni aldattım!

Bu gece seni aldattım!
 

Görsel internetten alınmıştır.


Gözleri kan çanağı gibi olmuştu kadının. Duyduklarına hiç inanmamıştı bugüne kadar ama ya şimdi gördükleri… Tüm bunların kötü bir rüya, bir kâbus olmasını ne çok dilemişti.

Aysel’in tek arzusu beden eğitimi öğretmeni olmaktı. Bu nedenle çılgın gibi spor yapıyor ve kendisini spor akademisi sınavlarına hazırlıyordu. Azmi, sonunda meyvesini verdi ve büyük bir kentte bulunan spor akademisine kabul edildi. Mutluluktan havalara uçuyordu adeta. Kayıt işlemlerinin ardından okulunda eğitime başladı.

Öğrenci yurduna yerleşmişti. Odasını beş kız arkadaşıyla birlikte paylaşıyordu.

Dört yıl su gibi akıp geçmişti.

O gün sabah erkenden kalktı. Sıcak su vardı yurtta, bunu kaçırmayacaktı ve hemen duşa girdi. Hızla giyinip kahvaltı salonuna indi. Neşe içerisinde kahvaltısını yapıp arkadaşlarıyla okula gitmek üzere yurttan ayrıldı. Okulu bitirmesine iki ay gibi az bir zaman kalmıştı.

Yürüme mesafesindeki okulunun bulunduğu kavşağa geldiğinde, trafiğin ne kadar yoğun olduğunu fark etti ve yayalara kırmızı ışığın yandığını da gördü. Araç sürücüleri kendileri için henüz sarı ışık yanmasına rağmen bir an evvel ileri atılmak için fırsat kolluyorlardı. Ders saati oldukça yaklaşmıştı. Derse geç kalma korkusuyla yola attı kendini Aysel. O anda çalan bir polis düdüğü ile neye döndüğünü şaşırdı.

Polis yavaşça yanına yaklaştığında kalbi küt küt atmaya başlamıştı. Polis memuru gözlerini kısarak “Hanımefendi yayalara kırmızı ışık yanıyor neden geçmek istiyorsunuz? Hayatınızın hiç mi önemi yok?” dedi.

Şaşırmış, biraz da utanmıştı Aysel. Şimdi ne diyecekti, nasıl cevap verecekti? Polis haklıydı. Trafik kurallarını çiğnememesi gerekiyordu. Üstelik bir öğretmen adayının daha dikkatli olması gerekirdi. Yoksa yarın öğrencilerine nasıl örnek olacaktı? Üstelik her gün meydana gelen onlarca trafik kazası neticesinde kaç insan hayatını kaybediyordu. Birçoğu da engelli olarak yaşamına devam etmek zorunda kalıyordu.

Bu düşünceler içerisinde polis memurunun gözlerine baktı bir an ve nefesinin kesildiğini hissetti. “Aman Allah’ım ne kadar yakışıklı” dedi içinden. Koyu kahve gözleri sıcacık bakıyordu. Levent de etkilenmişti Aysel’den. Yıldırım çarpmışa dönmüşlerdi sanki. “Şeeeyyy… Bennn… Özür dilerim, daha dikkatli olmalıydım, haklısınız.” dedi Aysel ve polisin cevap vermesini beklemeden uzaklaştı oradan.

Hızlı hızlı yürürken gözlerinin önünden gözleri gitmiyordu genç polisin. Nasıl da tatlı bakıyordu. Bugüne kadar hiç kimse ona öyle bakmamıştı. Bir ara arkasına dönüp baktığında Levent’in de hala kendisine bakıyor olduğunu görünce yanaklarının kızardığını ve içinde onlarca kelebeğin dans etmeye başladığını hissetti. Dudaklarında belli belirsiz bir gülümsemeyle dersine yetişmişti.

İlerleyen günlerde karşılaşmaları artık kaçınılmaz olmuştu. Önce selamlaşmalar, iyi dilekler derken kısa bir zaman sonrasında da sevgili olmuşlardı.

Okul bitince özel bir okulda beden eğitimi öğretmeni olarak işe başladı ve kısa bir süre sonra da evlendiler.

Evlilikleri iyi gidiyordu. Aysel çok âşıktı eşine. İlk yılın sonunda bir kız çocukları dünyaya geldi. Mutlulukları katlanmıştı.

Aysel mutluluktan uçarken Levent de eşinin mutluluğuna ortak görünüyor ama çapkınlık turlarından ödün vermiyordu. Öyle ki onun ne kadar çapkın olduğunu çevresinde bilmeyen arkadaşı yoktu. O nedenle Aysel’e zaman zaman acıyan gözlerle bakıyorlardı.

Bu olumsuz davranışlarını bırakması gerektiği konusunda zaman zaman birçok arkadaşı Levent’i ihtar ediyordu ama o bildiğinden şaşmıyordu.

Bir gün Aysel’in bir arkadaşı Levent’i başka bir kadınla gördüğünü ve çok samimi olduklarını, kendisini aldatıyor olabileceğini söyledi. Aysel “asla olmaz, olamaz” diyerek arkadaşına sitem etti. “Mutlaka işi nedeniyle görüşüyordur, yanlış anlamışsındır” diyerek cevap verdi.

Zaman zaman birkaç kişiden daha bu tarz uyarılar alsa da eşine olan sınırsız sevgisi ve güveni nedeniyle dikkate almadı.

Görev yaptığı okulda bir gün aniden rahatsızlandı. Arkadaşları onu doktora götürdüler ve sonrasında istirahat etmesi için eve bıraktılar. Aysel evin kapısını açtığında içeriden sesler geldiğini duydu ve yatak odasına yöneldi. Gördüğü manzara karşısında dili tutulmuştu adeta ve sadece “Defolun evimden!” diyebildi. Sonra bir koltuğa yığıldı çünkü ayakları onu taşımaz olmuştu. Kalbi sıkışıyor, boğazı düğümleniyordu. Sevdiği, âşık olduğu, o çok güvendiği adam, üstelik kendi arkadaşıyla ve kendi evinde birlikte olmaktan çekinmemişti.  “Ne kadar aptalmışım!”  diye düşündü. “Oysa beni kaç kişi uyarmıştı.”  “Ahhh aptal kafam, nasıl da güvendim!” diyerek kendi kendine hayıflanıyordu. Gözyaşları hücum ediyordu göz pınarlarına, o karşı koyuyordu. Ağlamayacaktı, güçlü duracak, yıkılmayacaktı ama daha fazla direnmeyi bıraktı. Özgür kalan gözyaşları çoktan süzülmeye başlamıştı yanaklarından. Yüreğinin acısıyla günlerce, gecelerce ağladı, ağladı…

Levent aracılar gönderip pişman olduğunu, kendisini affetmesini söylüyordu ama Aysel’in affetmeye niyeti yoktu. Deli deli düşünceler geçiyordu aklından…

Aradan yaklaşık altı ay geçmişti. Henüz boşanma kararı almasalar da ayrı yaşıyorlardı. Bu arada sosyal medyada bir gençle tanışmıştı Aysel. Genç onunla buluşmak istiyordu. Önceleri dirense de sonunda gencin buluşma isteğini kabul etti.

İlerleyen günlerde buluşmalar sıklaşmaya başladı ve gencin evine gitmeye ikna oldu Aysel.

Gece eve döndüğünde karmakarışıktı. Bir yandan ağlıyor, bir yandan gülüyordu. Doldurduğu şarap kadehini eline alıp “Şerefine Levent” dedi gülerek. Sonra yine ağlamaya başladı. “Bu hale gelmek zorunda mıydık? “diye mırıldandı. “Ama bunu sen istedin, beni bu hale sen getirdin.” diye öfkeyle söylenmeye devam etti. Bir ara bilgisayarının başına geçerek “Bu gece seni aldattım, zevkliydi…” yazıp sosyal medyada paylaştı.

Aynı saatlerde bir el silah sesi yırttı gecenin karanlığını. Polis olay yerine geldiğinde kapalı olan daire kapısını kırarak içeri girmiş ve gördükleri manzara karşısında şaşkına dönmüşlerdi. Başına tek el ateş etmek suretiyle gözlerini sonsuza kadar kapamıştı Levent. 

Açık olan bilgisayarında Aysel’in sosyal medya hesabı görülüyordu… 30 Eylül 2016

 

 

 
Toplam blog
: 278
: 1431
Kayıt tarihi
: 20.11.10
 
 

Bir Kamu Kurumundan emekliyim. Bloğumda; yaşadıklarımı, çevremde gözlemlediğim olaylar ile kendi ..