Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Bu işte bir yanlış yok mu?

Bu işte bir yanlış yok mu?
 

Otobüsün üzerinde teröristler zafer işaretleri ile el sallıyor...

"Kahramanlarını" bekleyen kalabalık "" otobüse saldırıyor, kahramanlarına dokunmak istiyorlar...

Emine Ayna denen "eş" başkan gözyaşlarına hakim olamıyor...

O halet, nihayet "zafere" ulaşmış "dava" insanının haletidir...

Ve bu, adına "pişmanlık" dediğimiz ve "kendiliğinden" oluverdiğine inanmamızın istendiği rezaletin ana fikridir...

Bu mizansenin kahramanları...

Birisi Ankara'da diğeri İmralı'da...

Ankara'nın "işvesine" cevap veren İmralı canisinin işaretine uyan kulların, emre itaatinden başka bir şey değil yaşanan komedya...

Bu komedinin Ankara tarafı sebep olduğu kopkoyu "rezaleti" unutturmak adına saldırıyor MHP liderine...

Tam bir yansıtma psikolojisi ile yine "cibilliyet" mevzuuna dalarak...

Cibilliyet; yaradılış, yani maya, fıtrat, ve nihayet tıynet...

Şehidin kanı üzerinde oynanan şu oyunlara karşı çıkmak mıdır "cibilliyetsizlik"...

Eğer tartışacaksak "cibilliyet"; yani fıtrat, yani maya mevzuunu...

Emine Ayna'nın gözyaşlarının sebebine inerek ve bu "zafer gözyaşlarının" müsebbibinin fıtratını, yaradılışını ve nihayet tıynetini inceleyerek girmek lazım cibilliyet mevzuuna...

Teslim olanların 29'u hemen...

Beşi ise "mahkeme"ye çıkartıldıktan sonra bırakılmış...

"Müşfik" Devlet böyle bir şey olsa gerek...

Türk Devletinin askerinin canına kast etmek ve vatanın birliğine halel getirmek "ahd"u ile çıktığı dağdan...

Çıkarken arka sokaklardan, dağdan, taştan gizli saklı belli ki binbir türlü zahmetle çıktıkları dağdan 150 bin dolarlık ciplerle inen "pişman"ların çıkış ile inişleri arasındaki tek ortak şey çıkma ve inme emrini veren mercinin aynı olmasıydı...

Çatışmaya girmediğine "kanaat" getirilen "suçlu"nun topluma kazandırılması için "heklikopter" yardımı ile toplanan "mahkeme", teslim olmaya "gerilla" kıyafeti ile, "bildiri" okuyarak, boynuna terör örgütünün bez parçasını dolayarak gelen "şüpheli"nin "suç işlemekten çekineceği kanaatin"e bir saat içinde vararak "tutuklanan" teröristleri serbest bırakarak açılımın namusuna "halel" gelmesini engellemiş oldu.

Eee, ne de olsa bağımsız yargı...

Teslim olmaya gelirken bile suç işleyenlerin "suç işlemeyeceği kanaatine varmak" Demokratik Açılım sürecinin "hukuk" ayağının başarısı olarak nitelendirilebilir ancak...

Komedi demiştik ya, mahkeme "pişman" olduğu iddia edilen teröristlerin pişman olup olmadığını sormamış bile...

Dediğim gibi komedi...

Tıpkı "çatışmaya katılmamış" kriteri gibi...

Çatışma aşk ve şevkiyle dağa çıkan eşkıyanın teröre katılıp katılmadığını nasıl tespit ediyoruz?

Herhalde Cudi, Gabar dağının zirvesinde veya Hakkari kırsalında "çatışma" yoklaması yapıp yoklama defterine kaydedenler var...

Gülmek mi lazım bu kadar "kara mizah" rezalete...

Bir tarafta Meclis plakalı aracın eskortluğunda, kendinden geçmiş kalabalıkların zafer alayları eşliğinde "kahraman" teröristleri, Başbakanın tabiri ile, "Ülkelerine" getiriyoruz...

Diğer tarafta, bu katiller eli ile şehid olan çocuklarımızın cenazelerinde "tekbir" getirmeyi "provokasyon" olarak niteleyerek, şehid cenazesini "yetim" cenazesi haline dönüştürmek için bir tarafımızı yırtıyoruz...

Açılım da böyle bir şey işte...

Kimilerini asker öldürdüğü veya öldürmeye "ahd", vatanı bölmeye niyet ettiği için ödüllendiririz...

Kimilerini de vatana hıyanet etmemekte ısrar ettiği için Kartal Cezaevi'nde çürümeye terk ederiz...

Kimileri ellerinde şehit kanı olan katilleri affettiği için "kahraman" muamelesi görür...

Kimileri de "Hâluk" dediği için katil muamelesi görür...

 
Toplam blog
: 31
: 1153
Kayıt tarihi
: 06.07.06
 
 

Memleketi ve kendini ilgilendirenler üzerine yazmayı "tutku" edinmiş bir fen bilimci, konuşmaya v..