Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '08

 
Kategori
Güncel
 

Bu memleket doğruları çoktan unuttu

Bu memleket doğruları çoktan unuttu
 

Ülkemizde karanlıklar içinde yanan ne yazık ki sadece bir kaç mum var.


Türkiye’de bilen bilmeyen herkes konuşuyor. Yarınki dev maçımıza saatler kala köşe yazarları kendilerine mesken tuttukları köşelerinden sanki ok atarcasına eleştirilerini acımasızca saplıyorlar beğenmediklerinin sırtına. Zamanında vezir ettiklerini rezil etmeyi huy edinmiş ve bu huyundan da usanmayan bir sürü köşe yazarı önce şak şaklayıp tempo tutuklarına şimdi düşman olmuşlar, sanki asılmasını bekliyorlar. Rezilliğin her yeri sardığı ülkemde birde seviyesiz insanların bu çabalarına bir anlam veremiyorum. Fatih Terim’i çok sevdiğimden ya da onu tanıdığımdan falan değil ama bir şeyler memleketimde çok saçma yürüyor. Hatta bir şeyler değil her şey saçma yürüyor. Ne yürümesi yaa! Yürümüyor demeliyim sanırım. Fatih Terim’i korumak gibi bir niyetimde yok. Yapıyor, bozuyor, dövüyor ve sövüyor ama başarıyı da getiriyor. Başarı getirmek ve kabadayı vari yaşamaksa tercihi buyursun yaşasın. Gönlümüze çıktıysa inmesini de bilir eğer hak ederse. Ya da başımıza kat diker onu en tepeye koyarız. Hatalarını görmemesine, argoya varan davranışlarına karşıyım ama birilerinin onu bunu gazladığı gibi ben ondan nefret etmiyorum. Türkiye’de nefret edecek birçok şeyim varken yarın çeyrek final oynayacak bir milli takımın hocasını çok sevmesem de ondan nefret edecek kadar da beyinsiz değilim. En azından maçları bitirir öyle yazardım ne yazacaksam. Anlayana.

Hoca demişken bende eleştireyim kendisine saygımı bozmadan. Nefret gibi yakışıksız lafları ağzıma ya da kalemime almadan.

Fatih Hoca, ne yazık ki dünyayı ben yarattım hareketleri ile kendisini anti patik yapıyor ve bizden soğutuyor. Biz Fatih Terim’i Galatasaray ile tanıdık sevdik baş tacı yaptık. Onun ateşlemelerine bayıldık. Yeri geldi reklâmlarda oynattık bağrımıza bastık. Yaptığımız zamanda yeri geldi adam gibi eleştirdik. Ha anlamadıysa bir da eleştirdik. Bizler onu kırmak için ya da ondan nefret ettirmek için yapmadık bunları.

Ahmet Hakan’ın yazdığı gibi nefret duygularımızı Fatih Terim için büyütmedik. Bugünkü maçımıza dakikalar kala üstüne yürümedik. Keşke Fatih Hoca’ da biraz ders alma huyu olsa, ah keşke biraz aynaya baksa o zaman neler yapmaz ki. Hıncal Uluç’um bugünkü yazısını çok beğendim ama yeri değil sanki ne Fatih Terim’in medyaya saldırısı ne de medyanın Fatih Terim’i yerden yere vurması. Biz Avrupa şampiyonasına eğlenmeye gittik insanlara futbol oynadığımızı kanıtlamaya gittik. Başkalarının medyalarında bizden övgü ile bahsedilirken biz kendi medyamızda yine kendimizin düşmanı olduk. Yarınki maç bizim için çok önemli iken biz her işimizde olduğu gibi birbirimizin paçalarından çeker olduk. Gazetelere internetten yorum yazan binlerce boş insanın oyuncağı olduk. Bu memlekette ne beğenilir onu bile unuttuk. Şenol Güneş’i vurduk attık kırdık yolladık. Ersun Yanal’ı beğenmedik devirdik. Fatih Hoca dedik ayağını öptük sonra onu da tükettik. Ülkemizde ne varsa cılkını çıkarttık. Ne ormanımızı koruduk ne suyumuzu adam gibi içtik. Ora bura pislik attık durduk. Kendimiz ise her türlü dalavereyi yaptık. Sonunda birbirimize dolandık kaldık. Ne doğruyu ne yanlışı ayırmayı beceremeyen bir toplum olduk çıktık. Yazık kere yazık. Bu da anlayana.

Ben medyamızdan inanın hiç hoşlanmıyorum ama nefrette etmiyorum. Bir şeyleri düzgün düzgün anlatabilmenin mücadelesini yapıyorum. Atatürk’ün dediği gibi "Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim." Biz bu sözü bile unuttuk. Ben temiz bir medya istiyorum. Zico’yu alkışlayan sonra onu da yerin dibine sokan tiplerden tutunda her şeye maydanoz olan internet okuyucularından da hoşlanmıyorum. Her şeye karşı olduğumuz bu memlekette neyin güzel olduğunu bende artık bilmiyorum.

Nefret etmemiz gereken o kadar çok şey varken biz bu nefretimizi başka yerlerden çıkardık. Tümer Yunanistan’a gitti bir kesim onu asmaya kalktı. Vatanı sattı diyenlerden tutunda hain diyenlere kadar. O kesim ki bu memleketin kanını emmekten başka bir şey yapmayan kesim. Ben Tümer’i beğenmiyorum ama yerinde olsam bende gitmezdim askere yaşım 33 kanunsal olarak hakkım varsa uzatmaya, bende giderdim birkaç senede dışarıda oynardım kime ne. Bu memlekette şehit olmak elbette şereftir ama herkesin bu şerefi tadacak diye bir durumu yok. İsteyen kaçar istemeyen adam gibi gider askerliğini yapar. Bu memleketi seven Mehmetler her zaman bulunur. Anlayana.

Peki, şehit olan askerlerimizi ne yaptık çok mu saydık? Alın işte şehitlerimize verdiğimiz değere bakın, anne babalarına yaptığımız yardımlara bakın. Gazi maaşlarına bakın. Şehitler ölmez vatan bölünmez diyerek batının uşakları olduk. Kimse kimseyi kandırmasın. Vatanı koltuk başında kurtarmaya kalkmasın. Bu memlekette futbolu düşündüğünüz kadar biraz da bu acılar içinde yaşayan insanları düşünün. Herkesin şerefi kendine. Şerefsizliği seçmek isteyeni ben zorlamam buyursun seçsin. Bu ülkenin ayağından çekenler, askere kendi gitmeyip başkalarını lanetleyenler utanın halinizden. Milliyetçi geçinip karı kıza sarkan tipler yazıklar olsun size. Dindar geçinip onu bunu dolandıranlar düşün yakamızdan. İnternette pislik peşinde koşanlar cehennem olun. Ben yurt dışındayım ve bir kızdan Türklerin internette neler yaptığını duyunca utandım Türk olmamdan. Bizleri utandıranlar aramızda pişkin pişkin gezerken onları yaşatan sistemden de utanıyorum. Anlayana.

Benim bir başka arkadaşımın da başına gelenleri kendi gözlerimle gördüm. İşte bu adamlar yazıyor her yere her şeye karşı. Elleri pantolonlarının içinde olan insanların kaderine kalmış memleketimin geleceği. Sokaklarda öldürülmemek için dua ettiğimiz bu günlere ne demeli peki. "Ne diyon ulan?" sözünden sonra patlayan silahların kurbanları oluyoruz her gün. Onun bunun medyasını okuduğumuz zaman bu kadar kusmuğu bir arada görmez iken bizlere bu kadar iğrençliği aşılayan medyamızdan da usandım. Milyarlarca doları ceplerine koymuş boğazda elleri pantolon cebinde yaşarlarken bu ülkede mayınlar patlıyor. Doğuda insanlar birbirlerini boğazlarken siyasetçilerimiz çiçekler saçıyor kirli ellerinden ve karanlık geçmişlerinden. Milletvekili diyerek seçtiğimiz insanlar mecliste laflama ( Laflamayı Aziz Nesin bir konuşmasında çok güzel anlatıyor.) yaparken küçük çocuklarımıza tecavüz ediliyor. Bu memlekette nefret edilecek o kadar çok şey varken biz saçma sapan şeylerden nefret ediyoruz. Çünkü bizde saçma sapan yaşıyoruz. Anlayana.

Mezun olduğum okuluma güzel bir teklif sundum ama bölüm başkanım dekanı beğenmediği için geri çevirdi. Bölüm başkanları dekanları sevmez, Dekanlarda onları. Hocalar birbirinin arkasından atıp tutarken öğrencilerden gelecek beklerler. İmam ile cemaatin bir sözü vardır ama yazamıyorum yazımı yayınlamazlar diye. Öğrenciler beyinlerine doldurdukları hava gazının verdiği etki ile birbirlerine saldırırlar. Kafalar gözler yarılırken analar babalar evladım okulda diye kendi kendine hayaller kurarlar. Sadece hayal. Memlekette en çok olan şey zaten boş hayaller. Anlayana.

Deprem geliyorum derken oy peşinde koşan bom boş siyasetçiler her defasında garibanları kandırmasını becerir ve oyları alıp kapıları suratlarına kapatırlar. Garibanım sesi çıktığınca bağırsa da, saraylarında âlem derdinde olanlar artık çoktan unutmuştur birkaç ufak hediyeye satın aldığı insanları. Bana biri bu memlekette neyi sevdiğimizi söylesin. Bu ülkede gerçekten nefret edilmesi gerekenler olan hainleri, teröristleri vatanı bölmeye çalışanları anlatsın. Elleri yağda olan köşe yazarları bana her gün martaval okumasın. Medya televizyonlarında saçma sapan tartışmalarla ömürlerini yiyen akbabaları benim karşıma çıkarmasın. İnsanlarımız iki kitap okumadan memleketi kurtarma havalarına girmesin. Bıktım. Usandım.

Gençlerimizi saçma sapan kazalara kurban vermekten. Ona buna rüşvet vererek yaşamaktan. Birilerini yalayarak merdivenleri çıkmaktan bıktı bu millet. Ulu Önderimizi anlamadan bu arabaya binenler son durak geldi inin aşağı. Eline kalem alıp yazıyorum diyen köşe yazamayanları ve internet laklakçılarına kaldı memleketin en ince meseleleri. Vay halimize. Bizde mi laklak yapsaydık acaba ülkemizi sevmek yerine. O zaman belki bizi de adam yerine sayarlardı. Bilmem anlatabildim mi acaba.

 
Toplam blog
: 180
: 4193
Kayıt tarihi
: 13.11.06
 
 

Kariyerini Uzakdoğu sahne ve televizyonlarında geliştiren  sunucu, şovmen, yazar, oyuncu Uğur Rıf..