Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Bu ne sevgi, bu ne ızdırap

Bu ne sevgi, bu ne ızdırap
 

O güne dek her an, her fırsatta ne kadar büyük bir Atatürkçü olduğunu söyleyen arkadaşım, bir yazımda, Atatürk’ün kendi yazdığı ve O hayattayken ortaokullarda ders kitabı olarak okutulmuş 'Medeni Bilgiler' adlı kitabından alıntıladığım, din ile ilgili görüşlerini okuyunca, ağza alınmaz hakaretler savurmuştu bana telefonun diğer ucundan. (Bahsi geçen alıntıda Mustafa Kemal, din birliğinin ulus olarak birarada kalmak için yeterli olmadığından başlayıp, Türk milletinin Arapça, ezbere ibadet yüzünden beyni sulanmış hafızlara döndüğüne kadar birçok düşüncesini kaleme almıştı) Lafın arasına girip açıklamama dahi izin vermeksizin sıralıyordu cümlelerini:

‘Büyük Atatürk böyle bir söz söylemez!’,

‘Kendi fikirlerin için Atatürk’e uydurma laflar yakıştırma!’,

‘Bunu söyleyecek olsa şurda neden şöyle şöyle yapsın’

Vs. vs...

Oysa itirazlarının hiçbir anlamı yoktu çünkü biraz önce söylediğim gibi, bahsettiğim alıntı Atatürk’ün kendi kitabından yapılmıştı. Bu itiraz, 'Atatürk’ün Nutuk’taki sözlerini Atatürk söylememiştir' demek gibi birşeydi.

Sorunun kaynağı, arkadaşımın ezbere edindiği Atatürk sevgisinin kalıplarının, onun hiç bilmediği gerçek Atatürk’e ve fikirlerine dar gelmesiydi.

Benle değil, her fırsatta çok sevdiğini söylediğini, yakasından rozetini, odasından resmini eksiltmediği Atatürk’le kavga ediyordu aslında.

Atatürk’ün sözünü, kafasında kurgulanmış Atatürk’e yakıştıramıyordu. ... Sadece arkadaşım mıydı o sözlere itiraz eden?

Tabii ki hayır!

Yazının ardından gelen e-postalarda ne yalancılığım kalıyordu, ne dinsizliğim, ne Allahsızlığım...

Ulu Önder böyle bir söz söylemezdi, muhtemelen komünistin biri bu sözü uydurmuştu, doğru araştırmadığım veya kasıtlı olduğum için ben de bu hataya düşmüştüm...

Dahası düne kadar yazılarımla ilgili olumlu düşüncelerini belirten kimi insanlardan küfür mesajları geliyordu...

Önce bir ikisini cevaplamaya, onlara kaynağımın ikincil bir kaynak olmadığını, bizzat Atatürk tarafından yazıldığını, O hayattayken okullarda okutulduğunu anlatmaya çalıştıysam da, ne söylerseniz söyleyin kabul etmeye niyeti olmayan insanlarla konuştuğumu, kafalardaki Atatürk şablonunun ne denli katı çizgilere sahip olduğunu görünce, daha fazla cevap vermeyi de gereksiz buldum.

Atatürkçü olduğunu ağdalı cümlelerle her fırsatta dile getirmekten geri durmayan, içinde Atatürk kelimesi geçmeyen herhangi bir politik cümlesi olmayan insanların, Atatürk’ün sözüne gösterdikleri tepkiyi, Atatürk’ün kendi sözünü nasıl reddedişlerini şaşkınlıkla izledim...

...

Geçtiğimiz günlerde Özgür Mumcu’nun bir internet sitesinde yayınlanan röportajını okuyunca yukarıda anlattığım olayı anımsadım. Babasının zaman zaman yanlış algılandığını düşündüğünü söyledikten sonra, şöyle devam ediyor Özgür Mumcu:

‘Şu örnek birçok şeyi açıklayacaktır. Babam Almanya’da yaptığı bir konuşmada, “Kürt sorununun çözümü demokratik hakların genişletilmesiyle sağlanır” gibi bir ifade kullanıyor. Bu konuşma üzerine UMAG’a (Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı) gelen bir e-mail’de ise şu ifade yer alıyordu; “Uğur Mumcu’nun videosuna herhalde montaj yapmışlar, o bunu asla söylemezdi.” Öyle noktaya gelen insanlar var ki Uğur Mumcu’nun kendi yazdıklarını, söylediklerini ona yakıştırmayıp kendi kafalarında kurdukları bir Uğur Mumcu algısının peşinden koşuyorlar. Bu kişiler elbette Uğur Mumcu’yu doğru şekilde algılayıp yorumlamıyor.’

...

Çok benzer iki olay değil mi?

Ben bu olayları da yine cehaletle açıklayabiliyorum ancak.

İnsanları severken, sahiplenirken bile cahilce yapıyoruz bunu.

Kartpostala geçmiş üç beş Uğur Mumcu sözü okuyunca Uğur Mumcu’yu; ortaokul İnkılap tarihi bilgisiyle Atatürk’ü seviyor, sahipleniyoruz çünkü.

Sonrası?

Sonrasında nasıl istiyorsak o kalıba sokuyoruz Uğur Mumcu’yu da, Atatürk’ü de.

Ve birgün kendi düşün sınırlarımız, kendi bakış açımız dışında bir sözlerine, bir yazılarına denk geldiğimizde yukarıdaki iki örnekte de yer alan trajikomik hallere düşüyoruz.

...

Atatürkçülüğü kimseye bırakmayan okur, bana Atatürk’ün sözünü beğenmediği için küfreder...

Bir Uğur Mumcu hayranı, Uğur Mumcu’nun kendi sözünü yalanlamak için vakfın kapısını çalar...

Sizce de bir gariplik yok mu bu işte...?

(www.taylanozbay.com)

 
Toplam blog
: 74
: 1874
Kayıt tarihi
: 06.05.07
 
 

Zonguldak’ta doğdu. On altı yaşından beri çeşitli yerel, bölgesel ve ulusal gazete-dergilerde, ay..