Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '12

 
Kategori
Anılar
 

Bu sabah kar yağdı anılara

Bu sabah kar yağdı anılara
 

alıntıdır


İlkokula gitmeden önceydi. Giriş katta bir evde oturuyorduk. Ailenin en küçüğü olan ben, evin maskotuydum aynı zamanda. Bu nedenledir ki, sevgi benim için her zaman ilk planda olmuştur. Sevilmeyi severim. Ve kendi beklediğim gibi severim karşımdakini de.

Yaz aylarında annem camın önüne bir minder koyardı benim için. Dışarı çıkmam yasaktı ve hep parmaklıklar ardından izlerdim sokağı.

Ama oyunlara oradan da dahil olurdum. Biz bir lafı ikinci kez söyleten çocuklara karşı bir düzenle büyüdüğümüz için, annem sokağa çocuk bırakmayı sevmiyorum dediği andan itibaren ne dışarıdakilere özendim nede bir daha lafını ettim.

Ağabeyim mahallede arkadaşlarıyla otururdu yazın, bende camdan ona bakardım. Bir de en büyük keyfim akşam üstü babamı beklemek olurdu. O gelirken gözümü bile kırpmadan bakardım, taa ki apartmana girene kadar. Her kız çocuğu gibi küçüklüğümde bende babama aşıktım. Hala da pek farkımız olduğu söylenemez.

Ablam ise benim ezeli ebedi rakibimdi o dönem. Upuzun saçları vardı ve her bakışımda elim kendi merinos koyunu başıma giderdi. O yüzden açık konuşmak gerekirse ondan pek haz etmezdim. Büyüyene kadarmış. Şimdi yarı anne benim için.

Kar yağışının yoğun olduğu bir gün camı açmadan arkasından bakıyorum etrafa. Annem durumu içerlemiş olacak ki, ilk kez “dışarı çıkmak ister misin” diye sordu bana.

Heyecanımı anlatamam. Yanımda kimse olmadan dışarı çıkmak? Hayal gibiydi benim için. Evet cevabını alan annem beni uzun bir süre sarıp sarmaladı ve tembihlere başladı; “caddede oynamak yok, camın altında duracaksın. Bir kere Merve içeri gir artık dediğimde ikiletmekte yok.” Olur mu hiç? Ne zaman ikilettim ki bakışımla, şapkamın altından sarkan altı parçalık lüle kahküllerimle koştum dışarı.

Camın önüne gittim, bir parça kar topunu aldım civcivlere yem verir gibi nazik nazik yere bırakmaya başladım. Annem şaşkın; “etrafa kar at” diye işaret ediyor camın arkasından. Ben atar mıyım hiç? Cam falan kırarım birde ne gerek var? Kibarca lokma şeklinde atıyorum karları doğrudan yere. Camdan bakan teyzeler gülmekte, annem ise krizde.

Dayanamadı açtı camı; “bittiyse gir içeri” dedi sadece. Bitti dedim girdim bende. Annemin yüzünü unutamam “kar öyle mi oynanır kızım?” e nasıl oynanır? Sen değil misin kız çocukları erkek gibi hareket etmez diyen? Bende kibar kibar oynadım işte.

Civardaki teyzelerde anneme gülüyor ya tabi, annemi rezil ettim bir yerde.

En sonunda annem gülmekten alamadı kendini, “sen civcive yem mi veriyorsun, kar topumu oynuyorsun” diye.

Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp da, bana öğretebilecek kimsede yoktu. Ayrıca çocukluğunun en verimli olduğu 4-5 yaşlar cam arkasında geçince hal de böyle oluyor işte.

Hem kendisi bırakmazdı beni sokağa, birde dalga geçer gülerdi .

Bu sabah uyandık çatıların üzerini bembeyaz görünce cama koştuk ikimizde.

Karla örtülü etrafı görünce anılarımıza gitti aklımız.

Her kar yağdığında ikimizin de gözünün önünde aynı sahne.

 

 
Toplam blog
: 670
: 1923
Kayıt tarihi
: 19.12.10
 
 

İstanbul doğumlu. Kuantum Yaşam Koçu. EFT, NLP, ETKİLİ İLETİŞİM, BEDEN DİLİ gibi bir çok konuda e..