Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '13

 
Kategori
Kitap
 

Bugün Oblomov olasım var

Bugün Oblomov olasım var
 

alıntı


İvan  Aleksandroviç  Gonçarov 1812 doğumlu bir Rus yazar. Babası zengin bir tahıl tüccarı olmasına karşın Moskova Devlet Üniversitesinden mezun olduktan sonra devlet memuru oluyor ve 30 yıl memuriyet hayatına devam ediyor. Fyodor Dostoyevski’nin itibarlı bir yazar olarak tanımladığı,  Anton Çehov’un ise başarılı bir yazar olarak bahsettiği Gonçarov’un 1859 yılında basılan ünlü eseri “Oblomov” tüm dünyaca tanınan bir eserdir ve “Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap” arasında yerini almıştır.

Romanın çıkış noktası 1849’da bir dergide basılan ve yine Gonçarov’un imzasını taşıyan “Oblomov’un rüyası “ adlı eserdir. Yazar romanın son şeklini ise 1957 yılında 1 aylık yoğun çalışması sonucunda tamamlamıştır. Yazar çok değerli bir eserin bu kadar kısa sürede nasıl yazıldığı sorularına ise “ bu büyük romanın bir ay içinde yazılması belki de imkânsız görünür. Ama unutmayın ki, bu eseri yılarca kafamda taşıdım ve onu sadece kâğıda geçirmek kalmıştı” cevabını verir.

Romanda başkarakter olan Oblomov bir Rus soylusudur ve çocukluğundan beri etrafındaki uşak ve hizmetçileri bütün işlerini yapmış, onu hiç yormamışlardır. Çünkü o bir soyludur ve parası vardır, yorulmasına gerek yoktur diye düşünür ailesi. Günlerini tembellik içinde geçirmektedir çünkü çalışmasının gerek olmadığını düşünmektedir. Bu Oblomov’un suçu değildir maalesef çocukluğundan beri böyle yetiştirilmiştir. Dürüst, saf ve sadık olarak yetiştirilmiştir ancak planlarını bile hayata geçirecek gücü bulamamaktadır.

 Rusya’nın tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş dönemlerini konu alan romanda, Rus bir anne ve Alman bir babanın oğlu olan Stoltz karakteri ile Oblomov’un tam tersi bir kişilik karşımıza çıkmakta. Stoltz ayakları üzerinde duran çalışkan bir kişilik baba ve annesinin yardımı olmadan seçkin sınıfına girmeyi başarırken Oblomov’a destek olmak için çabalıyor. Oblomov, bir zamanın soylusu ve zengini Oblomov, gün geçtikçe topraklarını bile kaybetmeye başlıyor ancak toparlanacak gücü bulamıyor.

Kimi eleştirmenlere göre yazar; Oblomov karakterinde eski çarlık Rusya’sını, Stoltz karakteri ile ise yeni çağdaş Rusya’yı bizlere anlatmak istemekte. Kimi eleştirmenlere göre Oblomov karakteriyle Rusya’yı, Stoltz karakteriyle ise Avrupa’yı anlatmakta aralarındaki farklılıklara değinmekte. Rusya her anlamda uyanışa geçmekte derebeylik sistemi yerine herkes kendi işini kendisi yapmaya başlamaktaydı. Oysaki Oblomov üzerini bile değiştirmeyi beceremiyor, değiştirmek gerektiğinde ise uşağı Zahar değiştiriyordu. Zahar karakteri ailenin emektar çalışanı ve Oblomov’un evindeki tek insandı. Koskoca bir aileden kalakala Oblomov ve emektar Zahar kalmıştı. Oblomov günlerini ya uyuyarak ya da Zahar’la tartışarak geçirmekteydi. Memleketine arazilerinin başına gitmeyi planlar sonra vazgeçer. Her imkân şehirde diye düşündüğü büyük şehirden, memleket ile olan işlerin görülmesi için topraklarının başındaki kâhyası ile mektuplaşır. O da paşa gönlü ne zaman isterse. Hatta imla hatası yaptım diye düşündüğü bir mektubu tam bitirmek üzereyken yırtıp attığı da görülmüştür. Yazar romanda Oblomov’un sırtından hiç çıkarmadığı sabahlığına da sık sık değinmiştir.

Stoltz, Oblomov’un tembelliğini, durumunun kötüye gidip topraklarını da kaybetmeye başladığını görünce bu durumun bir an evvel toparlanması için Oblomov ile Olga’yı tanıştırır. Olga karakteri yaşça Oblomov’dan küçük ancak çok zeki ve dışa dönük bir kızdır.  Ne var ki birbirlerine olan aşkları bile Oblomov’u içinde bulunduğu durumdan kurtaramaz.         

Bir kış sabahı uyanmak istemeyip de “Bugün Oblomov olasım var” dediğimde kendi kendime gülmeden edemedim. “Oblomovluk” bir yaşam tarzını anlatmak için kullanılan bir sözcük olarak literatüre Gonçarov sayesinde geçti.

2 Bölüm olan ve oldukça kalın gibi görünen bir romanı okumaya başlayınca çok kısa zamanda bitirdiğime üzüldüm, roman adeta aktı gitti. Oblomov karakteri kimi zaman içimizdeki tembellik ve hayata karşı yılgınlık hallerini gözler önüne seren, ebeveyinlerin de okumasını şiddetle istediğim bir romandır. “Bir insanın hayatı nasıl mahvedilir” bile olabilirdi romanın adı. Ailesi çocuklarının hayatı için gerekli bazı temelleri çok güzel atmış; dürüstlük, iyi niyetlilik, saflık, sadakat gibi, ancak evlatlarını kendi zamanlarına göre yetiştirmeye çalışıp ayakları üzerinde sağlam durmasına yönelik hiçbir çalışmada bulunmamışlar. Aynı yaşlardaki bir çocuk olan arkadaşı Stoltz ise küçük yaştan beri ayakları üzerinde sağlam durabilmekte.  Belki de Oblomovlar, komşularının yapmış olduğu bu davranışı yadırgadı bile. Oysaki Oblomov’ların gereksiz bulduğu çalışma hayatının eksikliği oğul Oblomov’un; hayattan bağlarının kopmasına, boşluğa düşmesine, iş hayatında mutlak başarısızlıklara ve daimi mutsuzluklarına hatta sağlığını kaybetmesine neden olacaktı. Hedefsiz kalacak, ataları gibi aman bugünüm dünden farksız olsun mantığı ile yaşayacaktır.

Gonçarov bu eserinde Rus aristokrasisini çok ağır bir şekilde eleştirip, yeni yetişen bireylere “ balık vermeyin, balık tutmayı öğretin.” vurgusuna değinmiş. Büyüğünden küçüğüne herkesin rahatlıkla okuyup kendinden bir şeyler bulacağını düşündüğüm bu romanı şiddetle tavsiye ediyor, Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitaptan biri olduğunu tekrar hatırlatıyorum.

İyi okumalar.  

 Kaynak : www.wikipedia.org

  

 
Toplam blog
: 17
: 1181
Kayıt tarihi
: 20.02.13
 
 

1981 Ankara doğumlu. İşletme Fakültesi Mezunu. Okur, dinler... ..