Bunları, biliyor muydunuz? (Xlll)

B U N L A R I...

& Bumerang ve YazarCafe İdaresi, içinde güller açan bloglarımızdan ilkini onaylamayıp, ikincisini onaylayarak yayına koyduklarını, tenkide tahammül gösterdikleri için de alkışladığımızı,

& Yeni mahsul, milliyet.com.tr yazarımız Cengiz Hortoğlu’nun, uzun zamandır yapılan yorumlara, mesajlara cevap vermemesini, neye bağlayacağımızı bilemediğimizi, ya çok meşgul, ya da yurt dışında olduğunu zannettiğimizi, sadece, röportajımız için, bize teşekkürde bulunduğunu,

& Gazetecilik yapmış insanların meraklı olduklarını, yeni blog üyemiz Sayın Cengiz Beyin, dün itibariyle 8 blog, 7 yorum, 1 mesaj aldığını, ortalama 916 defa okunduğunu, ama: blog’da 8 yerine 2 bloğunun yayında olduğunu,

& Aynı şekilde Cengiz Beyin bu 8 blogunun, aynı zamanda, blogdaki köşesinde de arz-ı endam eylemediği bilmecesini, çözemediğimizi,

& Gün geçmez ki, Habur Sınır Kapısında (Blog kategorisinde) olay olmasın. Bu sütunlarda, tarağını, kayıp takma dişlerini aramağa ramak kalmışlardan ayrı olarak, Sağlık Bakanlığının haberi olmadan bacanağının bacağının hastanede kesildiğini acılı acılı anlatan blogcumuzun: “ Blog yazıları, havada su döğmek mi?” diyerek “Blog’da yazmak, boşluğa seslenmektir. Bloglara rağbet edilmiyor. Nasıl toplum duyarsızsa, blog dünyası da duyarsız” diyerek dertlendiğini,

& Yılmaz Çetingöz isimli Blogcumuzun bacanağının bacağı, kesilme aşamasına gelmişken, daha ilk başta, blog’da çekilen acıları anlattım. Yazım, 300 küsur okunduğu halde, gelen yorum sayısının 1 adet oldu” diye de yakındığını,

& Kendimizden misal vermek gerekirse, yol göstermiş olmak için diyebilirim ki; İzmir Valisine hitaben yazdığımız blog’da “Sayın Vali. O onurlu başını, onurlu konağının penceresinden çıkar ve Karşıyaka’ya bak! K.Yaka’da Ata’mızın parçalanmış, resimli pankartını göreceksiniz. Hain ellerin jiletlediği o tarihi evin bahçesindeki o ilahi mabet ağlıyor, yardım bekliyor. O resmi ya kaldırın, ya da tamir edin. Durumu, sonuna kadar takip edeceğim. Gözüm, üzerinizde!” demiştim. Bir müddet sonra, Valiliğin bana yazdığı resmi yazıda ( Dosyamda) Hassasiyetiniz için teşekkür ederim. Milliyet Blog’daki feryadınız duyulmuştur. Gerekenlere emir verilmiş, Atatürk panosu tamir ettirilerek yerine konmuştur.. Müsterih olun” denildiğini,

& İdarenin uyuşukluğuna mahal vermemek için, meseleyi takip ettiğimizi, Vilayet Özel Kalem ve Basın Müdürüyle temas edilerek, sık sık meselenin üzerinde olduğumuzu karşı tarafa ihsas eylediğimizi,

& İnsanları, bir gazeteci gibi sorgulayarak, uyuşuklukların üzerine gidilebileceğinin, daima karşı tarafa gösterilmesi gerektiğini,

& Sizin de bu yolları denemeniz lazım gelir diye, bacanağa buradan seslendiğimizi ve eklediğimizi “ Bir Cumhur Başkanının eşinin elini sıkmayan, bahsettiğiniz o Sağlık Bakanından, başka ne bekliyordunuz? diye de sorduğumuzu,

& Vitrinde daha çok kalıyor, daha çok okunuyor diye Habur Sınır Kapısından girişlerin tercih edilmesiyle, buranın rağbet gördüğünü,

& Çaktırmadan, kapı çevresinde dolaşırken, aniden giriş yaparak blogda yerinizi aldığınızda, kurdun dumanlı havayı sevdiği gibi, bloğun bu sihirli kapısından akabinde peş peşe girişlerin yapılarak, blog keyfini zedeledikleri,

& Yakayı “laylay-lom’cuya kaptırmaktansa, tefeciye kaptırmanın daha evla olduğu fikrini, blogdaki ara sohbetlerinde telefonlarla pekiştirildiğini, bu laylay-lom takımının zır-pırt ortalıklarda, ayak altında dolaşmamalarının öngörüldüğünü,

& Pirimiz, üstadımız, Blog kurdumuz, Blog'cu Mollazadelerden, Blog Çarşısı esnafından, , silbaştan blogcu namlı, elde avuçtakini sıfırlamakla meşhur, sıfır çekmeğe alışık, daima hak geçmesin diye sıfırdan başlayan, eğri klavyeleri ve onu kullanan ecüş bücüş elleri üfürüğü ile doğrultan. Her türlü istismara uygun ama, yanılanların dibini oyan, dut ağacı gibi gözüken, her gelene eğilmeyen Blog dünyası eşrafından Mete Hazretlerinin, hakkımızda bundan önceki blog'da döktürdüğü iltifatlar altında ezildiğimizi, teşekkür etmekle beraber, bütün o saydığı güzelliklerin içinden, hepimizin el ele bu bloglarda yürüdüğümüzü, başı, kendisinin çektiğini,

BİLİYOR

MUYDUNUZ?