Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '10

 
Kategori
Blog
 

Bunları, biliyor muydunuz? (3)

Bunları, biliyor muydunuz? (3)
 

& Herkesin bu blog’larda “istatikçi” kesildiğini, bunlardan birinin de, kafasına göre blog birincisi seçtiğini, daha da ileri giderek “ilk okunması gereken 10 bloğu da” saptayarak yayınladığını,

& Aynı şahsın, 20 yaşında bir öğrenci olup, “her zaman önde” diye imza atan, bu sayı saymamış, kötek yememiş aslan blogcumuz, 50 nci bloğunun şerefine durup durup “ blog’da iyi okunma sayılarına nasıl ulaşılır şeklinde de öğütler verdiğini,

& Aynı şahsın 100 ncü bloğunda kürsü sahibi, 200’nci blog’da da başımıza “editör” kesileceğinin, şimdiden anlaşıldığını,

& Bir başkasının kalkıp da “blog gevezesini” “lâf atanını” “göz süzenini” kimin sağ gösterip sol vurduğunu da ortalıklara sererse, şaşmayacağımızı,

& Milliyet.com.tr editörlerinin bu sıralar İzmirli blog yazarlarına yüz vermediğini, İzmir’lilerin blog’larını “Ege” bölümünde atladıklarını, eski deneyimli editörler, bu sıralar yer mi değiştirdi diye aklımıza geldiğini,

& İzmir’deyken, İstanbul’a yerleşen bir “sayın yazarımız” başka bir sayın yazara ateş püskürerek “blog’da hayatını eleştiriye adayan akıl küpü var, editörcülük oynayanlar var, kural koyup, kafa ütülüyenler var” diyerek üstü örtülü şahsa eleştiri yaptığını, mağdur veya mağdureyi henüz çıkaramadığımızı, sonunda da “boş ver, bu geyik bayatladı” diyerek de teselli bulduğunu”

& Birisi istatistikçiliğe başlarken, bir diğerimizin buna devam ettiğini, zira esas mesleğinin istatistikçi olmasından dolayı başımızın, ileride çok çok yanacağını, bir sürü rakamlar okuyacağımızı.

& Günümüzde istatistiki bilgilere güvenin az olduğu toplumda inanma ölçüsünün karışık olduğunu, Ankaralı blogcumuzun bu verilere nasıl ulaştığını da anlayamadığımızı,

& Sipariş üzerine istatistik yapan bir başka istatikçimizin, artık bu son diyerek, istatistik yayınlamayacağını, ayrıca da söylediğini, biz de “iyi yaparsın” dediğimizi,

& Buna göre blog yazarlarının yüzde 58’i 40 yaşın altında oluyor. Yüzde 42’si, 40 yaşın üzerinde olduğu, ortalamanın böylelikle 37 de kaldığını hesap ettiğini,

& Devamla da blog’cu eğitim düzeylerinin %60’ı üniversite, % 11’i Lise, % 1’i de ilk okul olduğu,

& Bunun yüzde 21 öğretmen, %8’i mühendis, %7,5 da basın yayın mensubu olduğu, İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da ve yurt dışında yüzde 43, 11, 1O ve yüzde 4,4 ölçülerinde yaşadığı

& Yemek tercihlerinde %15’ şi balık, % 15,8’i mantı ve makarnanın tercih edildiğini söyleyen bu müthiş istatistikçimizin, işin suyunu iyicene çıkardığını, sanki lokmalar ağza atılırken, oturup saydığını, “Ört ki, ölem! dediğimiz,

& Oldu olacak tatlıları da saysaydı dediğimizi, hangimizin hanım göbeği, dilber dudağı, gerdan süzmesinden tattığımızı, etlerden de kadın budu, cart kebabını tercih ettiğini,

& Bu müthiş araştırmanın, bloğumuzun, anlı şanlı haftalık bültenine girip bir köşe kapıp kapmayacağını da ayrıca merak eylediğimizi,

& Ana sayfada “editörün önerdikleri” bölümüne 5 bin küsur kişi arasından girmeyi başaran, sevinçten uçan ve bunu onur sayan Ankaralı başka bir blogcu’muz, bu köşede kültür ve sinema konularının ağırlık kazandığını ifade ile “ ellere var da, bize yok mi?” şarkısını söylediğini

& Aynı konuda bir başkası da “Yıllar önce beni de önermişlerdi, o bloğumu çerçeveletip duvar asmıştım” dediğini, kültür sever editörümüzün, bu gariban seslere kulak vermesini dilediğimizi,

& Ankaralardan gelerek İzmir’i mesken tutarak tanımağa ve anlamağa çalışan bir blogcu’muzun, hasrete dayanamayıp Ankara’ya mı döndüğü konusunda kafamızın karışık olduğunu, soruları cevapsız bıraktığını,

& Kendisinin halk otobüslerine, lokma dökenlere, ezan seslerine, otobüs muhabbetlerini ele alan yazılarına alıştığımızı, en son havlayan köpeğin anatomisinde kaldığını,

& Blog’daki hoş sohbetlerine ne güzel alışmışken, anahtarı paspasın neresi koyduğunu bile söylemeden blog’da sus pus olduğunu, kendisini tanıyanlardan; bu kayboluştan duyduğumuz merak ve endişe sebebiyle uyardığımızı, cevap beklediğimizi,

& Bloğumuzun aslarından olan "Melekçibaşımız' a bundan önceki yazımızda üstü kapalı olarak seslenerek, bir cümlesinde kullandığı "ölürüm, mölürüm, neme lâzım" cümllesine bakaraktan " Cümlenizdeki 'ölürüm'ü hadi anladık, 'mölürüm ' de neyin nesi oluyor, bunu anlayamadık '" diye sorduğumuzu,

& Kendisinin; buna, aşağıdaki gibi cevaplandırdığını, bunu çerçeveleteceğimizi , kendisine bu vesile ile duyurduğumuzu: " "Men, size mölürüm. Mört ki, mölem ! "diye cevap yazdığını,

BİLİYOR MUYDUNUZ ?

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..