Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '09

 
Kategori
Dünya
 

Bütün bu baskıları neden yapıyorsunuz? - Senin güvenliğin için. Ben istemiyorum.

Bütün bu baskıları neden yapıyorsunuz? - Senin güvenliğin için. Ben istemiyorum.
 

El Fetih bugün Hamas'ın açık hedefi durumunda.


Filistin'de zulüm bitecek sanıyorsanız aldanıyorsunuz Hamas terör örgütü, tıpkı Afganistan'daki Taliban gibi, zulmü siyasi iktidarının bir parçası sayıyor. Kadınlar, çocuk yaştaki kızlar "şeriat" gereği zulüm görüyor. Silahlar kendi halkından farklı düşünenlere yönelmiş patlamaya devam ediyor. Her fırsatta Filistin için konuşanlar, kampanyalar açanlar, cami önlerinde miting yapanlar bu yeni zulümlere karşı ne diyecekler?

El Fetih örgütü ölen liderinin zemininin zayıflığını ve gevşekliğini bugün halktan soyutlanarak ödüyor. Üyeleri tutuklanıyor, öldürülüyor ve baskı altında tutuluyor. Seçimle yönetimi eline geçirenler yeni seçimlerde her tür baskı, hile kullanarak sınırsız iktidarlarının yolunu açmayı deniyorlar. Kitlesel baskı yeni dünyanın Hitler'i olmaya aday liderler örgütler doğuruyor. Halk mlisleştiriliyor, yeni güvenlik örgütleri ile halk güce bağlı ve muhtaç hale getiriliyor.

Yaygınlaşma ve yatay gelişim konusunda birinci sınıf yöntemler benimseyenler iş niteliğe gelince tüm baskı grupları gibi ürün ve gelecek üretemiyorlar. Hedefleri daha çok propagandalarını sürdürecekleri konular üzerine kurulu. Bütün baskı rejimlerinde olduğu gibi Hitler faşizmi, sovyet sosyalizminin baskı sistemleri, diktatörlüklerin tümü vb.

Bütün bu tespitlerin gösterdiği şey ilerleme sağlayan baskıcıların belirli bir birikimden sonra normal yollarla ve seçimlerle değişimlerinin imkansız hale gelmesi. Bunun örnekleri Latin Amerika baskıcı rejimleri, İspanya'da Franko diktatörlüğü gibi. Bir lokma bir hırkaya muhtaç halk baskıcıların planlı verme, kendine bağlama ve propaganda metotları ile uzun yıllar baskıcı ile kendisini özdeşleştirebiliyor.

Baskıcılar gelişim hızlarına bağlı olarka eninde sonunda sıraladıkları düşmanların temizlenmesi ile kendisini hiç bir şey hissetmeyen halka kadar geliyorlar. Zaten onların çocukları baskıcı mekanizmanın önemli unsurları, çarkın dişlileri haline gelmiş oluyor.

Soru şu:
Bütün bu baskıları neden yapıyorsunuz?

Cevabı:
Senin güvenliğin için.

Ama ben güvenliğimin bu şekilde, bu baskıcılıkla korunmasını istemiyorum.

- Bu durum, baskının, tehlikenin kendisinden bile daha yüksek dozda baskı atmosferi oluşturuyor.
- Sokaklar sayılamayacak kadar çok güvenlikçi ile doldu.
- Her yerde manavdan kavun seçermiş gibi seçilip kontrol ediliyor
- Kiimlikleirmizin elektronik tıklamasından
- Potansiyel suçlu muamelesi görmekten,
- Bunu yapan güvenlikçilerin imalarından,
- Kontrol edilirken yaşadığımız kaba saba tavırlarından,
- Her an kaçacakmışız gibi bedenlerini üzerimize abanmasından,
- Devlet bütçesinden güvenlik için her geçen gün daha çok ayrılan payın fakirleşmemizi artırmasından

Nefret ediyorum.
Gerçekten bunalıyorum.
Sokaklarımızı, parklarımızı özgür yaşamımızı geri istiyorum.

Bu sürece girmiş toplumların yeniden normalleşmesi on yıllar alabiliyor. Baskıcı yönetim ve sistemler kendilerinden önceki baskıcıların yöntemlerini çok iyi kopya ettikleri gibi o yöntemlere yeni katkılarda da bulunabiliyorlar. Kişsel imajlarını son derece iyi yönetebiliyorlar. Bunun son örneği Ahmedinejad. Kıymeti kendinden menkul bu yönetici kara propaganda ile halk kahramanı haline gelebiliyor. Ülkesinde ne gibi iyileştirmeler, ilerlemeler gerçekleştirildiği sorgulanamıyor bile varsa yoksa silah ve savaş sanayindeki meydan okuma ve boy ölçüşme.

Bu durum silah şirketlerinin aradığı zemini de yaratıyor. Ülkeler halkları bir lokmaya muhtaçken silahlara milyarlarca dolar yatırıyorlar. Savaş korkusu savaşın önüne geçerek ağır bir baskıya dönüşüyor. Tıpkı güvenlik korkusunun günümüzde güvenliğin öneüne geçerek bizleri yolda bile yürüyemez duruma getirmesi gibi.

Gelecekte Türkiye'de gerçekleştirilmesi planlanan yönetim ve şeriat modelini bugün Filistin, Afganistan ve İran'da görebilirsiniz. (Suudi Arabistan'daki değil) Sokaklarımızda oluşmaya başlayan baskıyı, korku atmosferini bunun promosyonu ve küçük örnekleri sayabilirsiniz.

İnançlar siyasetin aracı haline gelirse toplumlar özgürleşmez. Arap modeli baskıcılık Ortadoğu ülkeleri için siyasi bir model halinde durdukça bir yanımız hep tehdit altında olacaktır. Bu tür bir düşüncenin mutlak iktidarı ölüm, kan ve gözyaşı demek olduğu Filistin'de bir kez daha görülüyor.

İran özgürlüğün ağza alınmadığı bir coğrafyaya dönüşürken gık çıkmıyor. Sanat, bilim, toplum baskı altında. Darağaçlarında sallandırılanların nasıl bir yargılamadan geçtiğini bilen yok. Suriye, Suudi Arabistan, Afganistan inancı gerekçe yapanlar tarafından hapishaneye dönüştürülmüş. Bu bölgede özgürlüğün yıldızı olan ülkemiz ise her tür baskıcı düşüncenin iktidarı ele geçirmek için fırsat kolladığı büyük bir hedef durumunda.

 
Toplam blog
: 202
: 994
Kayıt tarihi
: 29.06.07
 
 

Sosyal medya danışmanı, grafik tasarımcı.  ..