Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bütün dünya buna inansa...

<ı>Bütün dünya buna inansa... Ortam sessiz, koltuk rahat, ışık yeterli ama ne ben rahatım ne de elimde evirip çevirip okumaya çalıştığım kitap yeterli. Ama ben bunu daha önce de yaşadım ve fakat gerekli dersi alamadım. En popülerinden en kıyıda köşede kalmışına kadar denedim bana mısın demiyor. Bu neyi nasıl yapmalı türü kitaplar bünyemde alerjik reaksiyon yaratıyor. E hikaye de başlamadan bitiyor. Ama ben bile bile lades deyip, bir inat devam ediyorum. Belki bu sefer diyorum, yine olmuyor yine olmuyor. Hadi bu bir kitap; kazara alınmış, piyangodan çıkmış ya da en güzel hediyenin kitap olduğuna inanan lakin kitap seçemeyen bir arkadaşınız tarafından armağan edilmiş olabilir. Beğenmezseniz okumazsınız hatta yanından bile geçmez, kapağını dahi kaldırmazsınız. Ama bir de bunların canlı versiyonu var. Yıllarca yanınızda olup da kendini belli etmeyen ve hayatınızın herhangi bir ya da pek çok noktasında kendi kendini bilir kişi atayan pek sevgili dostlarınız. İşte onlara kitaba yaptığınızı yapamazsanız, atsanız atamaz satsanız satamazsınız. Benim bu türle karşılaşmam neyse ki epey geç oldu. Evlenme kararımı kamuoyuyla paylaştığım an ivmelenerek türediler. Birden normal mesleklerinin yanında pek çok yandal barındıran ve nedense o güne dek bunlardan hiçbirini fark etmediğim dostlarım olduğunu anladım. İçlerinden esasen pazarlamacı ama evlilik terapisti, öğretmen ama ilişki uzmanı, avukat ama psikolog, hatta işi abartıp jinekolog çıkanlar bile oldu. Üstelik bunların bir çoğu evli bile değildi. Benim için son derece basit kurgulanmış bir hadiseyi deneyimleri, öngörüleri ve sezgileriyle gayet karmaşık bir hale getirip sonunda da “ iyi eş olmanın sırları”, “ mutlu evliliğin 7 altın kuralı”, “ kocayı eve bağlamanın en iyi 10 metodu”, “kaynanayla iyi geçinme sanatı” vb. pek çok konuda seminerlere başladılar. Herkesin herşey hakkında fikri var, bir tek benim yok! Zaten olsa da merak edip soran yok. Bunca ermiş, bilmiş, aşmış ve duramamışın arasında bedenimi bırakıp şiddetli bir Casper olma isteği duydum ama ne mümkün! Neden bunu yapıyoruz bilmiyorum ama toplum olarak fazlasıyla bir bilir ve hatta bilmiş kişi halimiz var. Sorulmadan fikir beyan etmeye bayılıyoruz. Çünkü herşeyin en doğrusunu, en iyisini bir tek biz biliyoruz. Doğduğumuzdan artık hangi yaştaysak o zamana kadar mükemmel bir hayat çizgisi izlemişiz, hiçbir falsomuz yok ve misyonumuz yakınlarımıza bu değerli deneyimleri aktarnak! Bir de bunun tam tersi programlananlarımız var. İnanılmaz acı çekmiş, hayatın bilmem kaç sillesini yemiş ve her seferinde karşımızda ikaz lambası gibi yanıp sönen. Oysa herkesin kendine verilmiş bir yolu, hayalleri, yanlış doğruları, doğru yanlışları var. Şimdi herkes kendiyle ilgilense, neyi nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşasa, mutlu olsa ve bütün dünya buna inansa, ah bir inansa, güzel olmaz mı? Bence süper olur!
 
Toplam blog
: 22
: 588
Kayıt tarihi
: 08.12.06
 
 

Sabun köpüğüne alerjili organizma! Ankara' nın en sert kışlarından birinde doğmuşum ki zaman ..