Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bütün kızlar toplandık, toplandık…

Bütün kızlar toplandık, toplandık…
 

Ve gün yaptık aramızda. Ne yapalım dışarısı kar boran, tek eğlence kapalı AVM lerde alışveriş, yeme içme ritüeli, o da bütçeye zarar deyip, tek çare evlerde toplanmak dedik ve gün adı altında ayda bir, birimizde toplanmaya karar verdik. Bilenler bilir bir de bunun altınlısı dolarlısı var. Bizimkisi sadece eski arkadaşlarla bir araya gelmece, gülmece, hoşça vakit geçirmece.

Yalnız bunun adı bir araya gelmeden çıkıp adına gün deyince başka bir şeyler oluyor bize. Bizler zaten birbirimizi evveliyattan beri tanıyan, birbirimizin en paspal hallerini bile bilen ve gizlimiz saklımız olmayan, bazılarımız da her gün görüşen insanlar olarak, bu adına gün dediğimiz güne giderken hepimize bir haller oluyor. En şık hallerde, takılarımızla, ellerimizde ev ayakkabılarımızla ev sahibinin kapısına dayanıyoruz. Ve herkes sanki birbirini uzun süredir ilk defa görüyormuşçasına bir sarılmadır öpüşmedir gırla gidiyor.

Bu günlerde ev sahibi zaten yapılan sohbetlerden, konuşmalardan, gülmecelerden bir şey anlamaz, etrafta dönmekten, hizmet etmekten başını kaldıramadığı için ortada gezinir durur, gün bitip herkes dağıldıktan sonra derin bir ohh çeker, görevini başarı ile bitirmenin rahatlığı içinde bir sonraki günde rahat rahat oturacağının hayalini kurar. Nasıl kurmasın, o kadar yorulmuştur ki… Bir hafta evvelden yarışmaya hazırlanır gibi telaşı başlamıştır onun.

Böyle günlerde, en az iki gün evvelden hazırlıklar başlar, önce ev baştanbaşa temizlenir bal dök yala cinsinden. Perdeler dahil her yer tertemiz olduğuna kanaat getirince ikram olarak neler yapılacak, en büyük düşünce o dur.  Bir önceki arkadaşı neler yapmıştı hatırlanır çünkü kendisi değişik bir şeyler yapmak zorundadır.  

En büyük dert de ne yapılacağına karar vermektir zira. Tatlılar, tuzlular, börekler, değişik salatalar mayonezli falan, kısır, aperatifler.  Karar verdikten sonra kolay, şimdi alışverişe sıra gelmiştir.

Evvela tatlılar yapılır bir gün evvelden dolaba yerleştirilir. Sonra tuzlulara sıra gelir ki onlar da misafir gelmeden fırına konacaktır. Öyle ayarlanır. Sıra geldi masayı hazırlamaya. En güzel ütülü masa örtüleri, misafir için özel saklanan tabak takımları çıkar ortaya. Hiçbir şey eksik olmamalıdır.

Ah! anlatırken bile yoruluyor insan.  Bir de şu var. Bu kadar yiyeceği yedikten sonra çayımızı şekersiz içeriz biz. Kolamız da diyetdir. Kilomuzu korumamız lazım ya. Zaten su içsek bile kilo alıyoruz...

Hanımların hepsi misafirlik kıyafetleri içinde ayaklarında misafirlik ayakkabıları büyük bir nezaketle hatır sormalar, nazik konuşmalar, seni iyi gördümler, ama hepsi birbirini inceleme içinde, hepsi bir rekabet duygusu içinde içten içe. Ben diyorum ya daha evvel de demiştim, kadınlar erkekler için değil de kendi hemcinsleri için süsleniyorlar. Hem de nasıl…

Kadınlar toplantısında her kafadan bir ses çıkıyor ve üstelik en çok kim yüksek sesle konuşursa o dinleneceği geleneği olsa gerek her kes en yüksek sesiyle konuşur. Ve üstelik aynı anda birkaç konu birden konuşulur. Herkes yanındakine bir şey anlattığı ve onun da yanındaki kişi konuya karıştığını düşünürsek ve az ötedeki birkaç kişi farklı bir konuyu irdelediğini de varsayarsak düşünün nasıl bir karambol oluyor.  Ve bu arada da televizyon da açık. Bazı birkaç kişi de o sırada tv de ne varsa onun hakkında hem seyrediyor hem konuşuyorlar.

Aman allahım, bir ara kimi dinleyeceğimi şaşırdım kafam karıştı, kulaklarımı tıkamak istedim, banyoya mı kaçayım lavaboyu bahane edip, yoksa gidip mutfaktan bir bardak su mu alayım da orada biraz dinleneyim. Mutfağı tercih ettim hem suyumu içtim hem oradaki masada oturup sakin sakin ev sahibi ile biraz sohbet etmek fırsatı yakaladım.

Televizyonda yemek programı vardı bir ara. Usta yemek yapıyor, kadınlar da hep bir ağızdan hem konuşuyorlar hem de dikkatle yemek yapan aşçıyı izliyorlardı. Ama her kadın kendi yaptığı benzer yemeği bir yandan anlatıyor, yanındakini iknaya çalışıyor. Bir yandan alttan akan malzeme listesini kaçırmamaya çalışıyor, bir yandan da benzer bir tatlıda kendisinin nasıl yaptığını anlatıyordu. Ama konuşma sesinin en yükseği ile…

Ama herkes kendi uzmanlık alanında bir numaraydı bakın. Hani derler ya Türk insanının yarısı ya doktordur ya avukat. Vallahi ben de kadınım ama söyleyeyim. Bizim bütün Türk kadınları hepsi ayrı uzman aşçı oluyorlar. Alçakgönüllü olanları da birbirlerinden durmadan yemek ve tatlı tarifi alıyor, tarifi veren de çok büyük bir keyifle nasıl yaptığını ballandıra ballandıra anlatıyordu. Çünkü kendini ispatlamış sayıyordu kendini kendince. Bakın bir de hepsi de en iyi annedir, onu da söyleyeyim.

İçilen onca çay, kahve, yenen onca yiyecek sonunda fallar da bakılıp üzerinde konuşulunca artık gün bitmiştir ve eve dönüş saati gelmiştir. Ev sahibi günü başarıyla tamamlamanın kıvancıyla ve bulaşıklarıyla baş başa bırakılır. Herkesin onca yemeği nereye sığdırdığı meçhul ve biraz da diyeti bozmanın vicdan azabıyla gün bitmiştir. Ve bir gün sonra tekrar diyete başlanacaktır. Evdekilere de akşam yemeği olarak dün ne pişmişse o verilir artık...

Gün dışında herkes günlük giyecekleri ile görüşmeye devam da edilecektir bu arada…

İyi günler herkese…

 

Şükran Demirtaş

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..