Büyüyünce ne olacaksın? Süleyman'ın Karısı!

O çok çekici, çok seksi, çok romantik, çok yakışıklı, bir o kadar da duygulu ve hassas bir erkek.
Sevgimizi saygımızı hiç yitirmediğimiz ''Aşkım'' benim o!

Bu öyle bildiğiniz aşk'lardan değil efendim.

Bu aşk var ya bu aşk;

Çok vefalı, çok sadık, çok cesur, hatta en namuslusundan.
Eli elime, gözü gözüme, sesi kulağıma ilişmeden yaşanan.

Mucize gibi bir şey bu.

Ne zaman ki onu düşünüyorum, ''eyy güzel Allah'ım'' diyorum!
''Biliyorum, biliyorum işte, Süleyman'ı benim için yarattın.''

Küçükken sorarlardı hep büyüyünce ne olacaksın?

''Süleyman'ın karısı.''

Para pul sorarlardı, ''hiç önemli değil. Süleyman benim olsun yeter'' derdim.
Dünyadaki diğer erkekler umurumda bile değil.

İsterlerse dünyanın en zengini, en vurgunu ve en yakışıklısı olsunlar.
Zaten çirkin erkek yoktur ki; bakmasını, görmesini bilmeyen herif vardır.

İşte Süleyman'ımda aynen öyle.

Yaşı başı hiç önemli değil.
Biz birbirimizi çılgınca arzuladığımız yaştayız.

Başkasının düşüncesine aldırmayız, canımızı sıkmayız, beş para harcamayız.
Biz olduğumuz gibi, kendimizi yaşarız..

Hani şarkıdaki gibi, ''Seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli''
Bizce aşkın en iyisi, en akıllısı, en heyecan verici olanı, uzaktan sevip hissetmek..

''Öyle değil mi platonik aşkım Süleyman?''

Bu aşkın cazibesini bir düşünsenize!

En azından kimse kimsenin ne kadar kıro, ne kadar hanzo, ne kadar denyo biri olduğunu ne biliyor, ne görüyor, ne duyuyor...

En düş gibisi de ne biliyor musunuz?
Böyle birinin hiç olmaması.

Siz nasıl seviyorsunuz?

Ben sanat için seviyorum!
Başka teklifler de alıyorum ama kabul etmiyorum.
Çünkü; Sanatıma Süleyman'la devam etmek istiyorum!

Sabiha Rana