Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '14

     
    Kategori
    Eğitim
     

    Çağın gariplerine selam olsun

    Çağın gariplerine selam olsun
     

    Çağın Gariplerine Selam Olsun! 
     
    İslam garip başladı, başladığı gibi (bir hale) dönecektir. Ne mutlu gariplere (Müslim-232-251) 
    Dönüp maziye baktığımızda, bazen gurur duyarız, bazen hüzünlenir ağlarız; bizim mazimiz, gurur duyulacak hüzünlü hatıralarla doluydu. 
     
    28 Şubatta izlenen usul ve yöntemler mütedeyyin kesimi sindirip, pes ettirmeye yönelikti.  Sincan’ da yürüyen tankların ağırlığını her daim hissedecektik üzerimizde,  toplumun korkuyla yaşadığı, paniğin ataklaşdığı bir dönemdi yaşadığımız. 
     
    Kökü maziye uzanan, kollarıyla atiyi yakalamanın gayesiyle kurulan, İmam-Hatip okulları en sönüp, sindirilmiş, dönemini yaşamaktaydı. Kapatılan orta kısımdan mezun olan son öğrenciler diplomasını alıp, başka okullara kaydolmak için büyük mücadeleye girişiyorlardı, bazısı büyük devreye adam bile sokuyordu. Akıl tutulması yaşanıyordu memleketimizde, herkes sus-pus olmuştu, savunmaya çalışanlar sindirilmeye çalışılıyordu. Kimseye kızmaya hakkımızda yoktu, herkes istikbalinin peşinde koşuyordu, geleceğini ve rızkını garanti altına almaya çalışıyordu. “ Ne yapsalar boş, Göklerde gelen bir karar vardır” diyen şaire nispet edercesine, kaderini değiştirmeye çalışanlara tanık oluyor, hayretle izliyordum. 
     
    Allah Rasülü’nün işaret ettiği “garip” dönemdi yaşadığımız; 
     
    Bugün İmam-Hatip okulları var ise, darbe döneminde okullara sahip çıkan dava adamları sayesindedir. 1998 yılında İmam-Hatiplerin zor döneminde kaydolarak, okullarımıza sahip çıktık, asla gelecek kaygımız olmadı, Rabbimiz vardı, tasa keder, elem, sıkıntı yoktu. Olamazdı.  Diğer okullarda okuyan arkadaşlarımızın ve bazı Öğretmenlerimizin bize ölümcül hastalığa yakalanmış, son demlerini yaşan birer hasta gibi baktığını asla unutamayacağım. 
    Yolda giderken, otobüste seyahat ederken, İmam-Hatibe gittiği anlaşılmasın diye ders kitabını ters çeviren, gizleyen arkadaşlarımızın nasıl bir halet-i ruhiyeye sahip olduğunu siz düşünün. 
    Resmi Bayram Törenlerinde aldığı emri uygulamanın gayreti ve birilerine yarama çabasıyla, tören alanında bekleyen İmam-Hatip Liseli öğrencilere selam vermeyi kendine zul sayan Kaymakamlarla tanışıyorduk. 
     
    Başörtüsü  bizler için “şeref” idi, bu uğurda çekilen çile kutsaldı. Baş örtüsü zulmüne birebir şahit oluyorduk, öğrenci ve öğretmenlere müsamaha gösterdiği  için sürülen, tenzili rütbe edilen, Şerefli dava adamı, sağlam bir imana sahip, öğretmen ve okul müdürleri, bizlerin gözünde manevi birer kahramandı. 
     
    Günlerce çalışıp, didinip, “kandil” programı hazırladığımızda, devreye giren gizli bir el, bunlar “Filistine” dua edecek, diyerek, programa izin vermeyen, Milli Eğitim Müdürlerinin tavırlarıydı, davamıza sıkıca sarılmamıza sebep oluyordu. Davamızın ne kadar haklı olduğunun ispatıydı, bunlar. 
     
    Adına “post modern” darbe dediğimiz, garabet dönemin talimatlarını uygulamak üzere görevlendirile, ajan provokatörler günlük faaliyetlerimizi düzenli olarak raporlaştırarak, makam ve mevkilerini kuvvetlendirmeye çalıyor,  “ iktidarlarının uçsuz-bucaksız” olduğuna inanıyorlardı.  
     
    Ve zulüm ile tanıştık, psikolojik, maddi ve manevi baskının her çeşidini tattık elhamdülillah. Biz kıyamete, haşre inananlar olarak, Alemlerin Rabbi huzurunda hesaba çekileceğimizin bilinciyle yaptığımız ve yapamadıklarımızdan sorumlu olarak, Huzur-u ilahiye çıkacağız. 
    Ya rabbi! Biz dünyanın rahat zamanlarında yaşadık, canımızı, senin uğrunda, din-i mubini islam uğrunda malımızı, mülkümüzü feda edemedik, rahatımızı bozmadık, lakin İmam-Hatip Liseli olduğumuz için, Üniversite kapılarından geri döndürüldük, yapılan sınavlarda kesilen, kırpılan puanlarımızla ve kardeşlerimizin karanlık gecelerden, sabahın ilk ışıklarına kadar döktükleri gözyaşlarıyla huzuruna geldik. Belki bir şey ifade etmez, bir işe yaramaz, çaremize merhem olmaz. Senin rahmetine güvenerek, dünyamızı ve ahiretimizi sana emanet ettik. İbrahim (a.s)’ ın ateşini söndürme gayretiyle, su taşıyan karınca misali safımızı belli ettik. Dünyada fişlendik, ötelendik, tek güvencemiz sendin ey merhametliler, merhametlisi rabbimiz. 
     
    Aynı şartlar altında, çekilecek her türlü zulmü, sıkıntıyı da, peşin peşin, kabul ederek, bugün bir an dahi tereddüt etmeden, İmam-Hatibe yazılırım. Sıkıntı içindeki rahmeti, zahmetteki rahmeti bulanlardan olabilmek ümidiyle;  
     
    Selam ve dua ile… 
     
    Toplam blog
    : 1
    : 68
    Kayıt tarihi
    : 28.07.14
     
     

    İlahyatçı ..