Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '14

 
Kategori
Eğitim
 

Bir öğretmen varmış oralarda

(1932-2014)

Abdullah Demirtaş yaşam boyu eğitim anlayışına sahip bir eğitimcidir. Kitapta, eğitim sürecini kendi dilinden anlatıyor. Kitap, emeklilik yıllarında bir kitap yazmak için değil de faydalı notlar bırakmak amacıyla yazılmış anılarıdır.

Abdullah Demirtaş 1932 yılında Ordu’nun Ulubey ilçesi Eymür köyünde doğar. İlk üç sınıfı doğduğu köyde okur. Daha sonra Delikkaya köyünde 4 ve 5. Sınıf eğitimini tamamlar. Burayı bitirdikten sonra eğitmeninin tavsiyesi üzerine Beşikdüzü’nde bir Köy Enstitüsü’nün sınavlarına kayıt yaptırır. Sınavları geçer ve okula kabul edilir.

1943-1944 öğretim yılında her şubeden sorumlu bir öğretmen küme sistemiyle derslere başlar. Abdullah hoca daha o yıllarda mesleklerin en kutsalı olarak gördüğü öğretmenlik hayaliyle dolup taşar. Enstitüye geldiği için de kendini çok şanslı hisseder. Çünkü köyde kalsa okuyamayacak ve saygın bir meslek sahibi olamayacaktır.

Enstitü öğleye kadar gösterilen yerlerde ders çalışma, öğleden sonraları dört saat ders, akşamları mutlaka sınıfta serbest çalışma, sabahları toplantıları vb. etkinliklerden oluşurdu. Cumartesi günleri de öğleye kadar ders yapılır, akşamları ise tüm okulun öğrenci ve öğretmenleriyle haftalık olarak açık ve demokratik ilkelere uygun şekilde toplantılar yapılırdı. Bu toplantılarda eleştiriler yapılır, haftalık raporlar tutulur. Pazar günleri ise genellikle serbest olur. Ayrıca her sabah mutlaka yarım saat zorunlu jimnastik yapılır ve ya milli oyunlar oynanır. Okulda hemen hemen her iş öğrenciler tarafından nöbetle yapıldığından genelde her hafta gösterilen yerde nöbet görevi olur. Çünkü okulun hizmetli kadrosu ve bunu destekleyecek maddi imkan yoktur. Yemek, yatakhane, sınıflar okul bahçesi, önemli resmi çalışma yerleri vb. işlerde de nöbetleşilir. Sınıflar ilerledikçe okul kütüphanesi, bahçeler, iş atölyeleriyle ilgili işler de nöbetlere eklenir. Okulun mutfağında yemek pişirme, yemekleri masaya koyma, bulaşıkları, toplama işleri de yine öğrencilere aittir.

Okulun denize yakın ve arazisinin verimli oluşundan dolayı balıkçıların öğrencileri balıksız bırakmadığı gibi bahçede öğrencilerin yetiştirdiği taze sebze ve meyve de eksik olmaz.

Köy Enstitüsünün kurulduğu 40’lı yıllar 2.Dünya savaşının sürdüğü yoksulluk yıllarına denk gelmiştir, fakat yaşanılan sıkıntılardan ve yetersizliklerden hiçbir öğrenci ve öğretmen şikayetçi değildir. Hatta onlara okuma ve gelişme şansı verdiği için devlete minnettarlardır.

O yıllarda vilayetlerin Milli Eğitim Müdürlükleriyle işbirliği yapılarak, hemen hemen her köyden kız ve erkek birer öğrenci alınıp yetiştirilir ve karma eğitim sistemi yapılır.

Ayrıca okula ayrılan alan büyük olduğundan, yerleşke içinde de hiç boş durulmaz. Öğrencilerin ve öğretmenlerin emeği her yerde görülür.

Okulda disiplinde çok önemlidir. Kurallara uymayan ve başarısız olan öğrenciler hiç gözünün yaşına bakmadan okuldan uzaklaştırılır.

Okulda öğretim programının % 50’si akademik derslerden geri kalanı da tarım, iş, yapı işleri, demircilik, sağlık gibi uygulamalı derslerden oluşur.

İkinci yılında Abdullah hocanın görevlerinden biri de duvar gazetesindeki çalışmalara yardımcı olmaktır. Çünkü öğrencilerin okuma becerisi gibi yazma becerisi de geliştirilmek istenmektedir. Yaz tatilinde de iş ve tarım dersleri sona erince, bir ay olan yıllık izin sırası gelir.

Daha sonra çamlık bölgesine yapılan yatakhane bittiğinde öğrenciler oraya taşınır. Üç katlı eski okul binası yemekhane, yönetim ofisi ve üst katı da kızlar yatakhanesi olarak kullanılmaya devam edilir. Yeni yapılan yerleşke öğrencilerin çok işine yarar. Çünkü yemekhane, yatakhane her şey birbirine daha yakın olmuştur.

Ayrıca 1946 da yapılan ilk çok partili seçim ve sonuçları Köy Enstitüleri konusunda bazı politik tartışmalara yol açar ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel değişir. Yerine Şemsettin Sirer atanır. Okul programlarında akademik değişiklikler yapılır. Üniversite mezunu yeni alan öğretmenleri atanarak öğretmen kadrosunda iyileştirmeler yapılır. Bu değişim ve tartışmalar 1950 yılı genel seçimlerinde Demokrat Partinin iktidara gelmesiyle hızlanır ve sonuç olarak Öğretmen Okulları ve Köy Enstitüleri birleştirilerek 6 yıllık Öğretmen Okuluna dönüştürülür. Böylece Köy Enstitülerinin kuruluş felsefesi yerini yeni anlayış ve yorumlara bırakır.

Abdullah hoca 4. Sınıfa geçtiğinde uygulama derslerine başlar ve mesleki gözlemler yapar. Son sınıfta bir köy okulunda geçirdiği stajla kendine güveni artar. Çünkü ders planı yapma, araç hazırlama ve günlük işlerde becerileri epey gelişmiştir. Enstitüyü bitirince kendi okuduğu ilkokula başöğretmen olarak atanır ve eğitmeniyle birlikte çalışmaya başlar.

İlk iş olarak MEB’in programını temin eder ve iyice okur. Üstelik bu sene ilk defa ilköğretim programları 5 yıl olacaktır. Abdullah hoca okula başlamadan önce okul binasını, araç ve gereçleri düzene koyar. Öğrenciler için oyun alanı düzenler. Öğrencilerin velileriyle tek tek konuşup çocuklarını okula gönderme ve okula gelenlerin devamını sağlama konusunda onları ikna eder. Çünkü ikna etmenin hukuki yollardan daha etkili olacağını bilir. Bunu yaparken de muhtardan ve köyde sözü geçen ihtiyar heyetinden yardım alır. Yıl içindeki çalışmalarında milli bayramlara önem verir.

Buradaki çalışmalarından sonra evlenir ve Alibey köyündeki ilkokula atanır. Burada da verimli bir şekilde çalıştıktan sonra Eymür’deki okula eşiyle birlikte atanır. Buradan askerlik görevini yapmak için Ankara Yedek Subay Piyade Okuluna, oradan da Polatlı Topçu Okuluna gönderilir. Orduda subaylık teklif edilir fakat eğitimcilik yönü ağır bastığından bu teklifi kabul etmez. Buradan Gazi Orta Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsünün Pedagoji Bölümü sınavlarını kazandığını öğrenir. Burayı da bitirir ve Gölköy, oradan da Bolu İlköğretmen Okulu meslek dersleri öğretmenliğine atanır. Daha sonra burslu olarak ABD’nin Belingham’da Western Washington State Üniversitesinde Sınıf Öğretmenliği konusunda eğitim alır. Dönüşünde Atatürk Deneme Okullarında Meslek Dersleri öğretmenliği yapar. Hacettepe Üniversitesinde Bölüm Asistanlığı yapan ilk öğrenci olur. Aynı zamanda sınıf öğretmenliği konusunda bilim uzmanlığı alan ilk kişidir. Buradan tekrar Amerika’ya gider ve Doktor ünvanını alır. Washington’da Kütüphanecilik ve Enformasyon Bilimi konusunda ikinci defa yüksek lisans yapar. Amerikan Türk Derneğini kurar. George Town Üniversitesinde çalışır.

1985’de tekrar Türkiye’ye döner. Bir yıl Kültür Bakanlığı Halk Kütüphaneleri Yayımlar Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür Yardımcılığı görevinden sonra Hacettepe Üniversitesinde öğretim üyeliği görevine başlar. Yardımcı Doçent ve Doçentlik görevlerinden sonra emekli olur.

1994 -1997 yılları arasında Süleyman Demirel Üniversitesinde Profesör ve Dekan Yardımcılığı olarak görev yapar. Buradan ayrılıp 1997 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Rize Eğitim Fakültesinin kurucu Dekanlığına atanır. 2000 yılında 3. Kez emekli olur. Daha sonra Başkent Üniversitesinde rektör danışmanlığı yapar ve buradan da Ayşeabla Koleji kurucu temsilciliği ile görevlendirilir. 2003-2005 yılları arasında, tekrar Amerika’da misafir olarak bulunur ve geri döndüğünde artık çalışmaz.

Kitaptan Alınacak Mesajlar:

-Öğrencilerin güne daha sağlıklı ve dinç başlamaları için sabah jimnastiği yapmaları önemlidir.

-Milli bayramlara velilerin ve öğrencilerin katılması için imamla anlaşıp Cuma günleri hutbede konuyla ilgili konuşması istenmeli ve birlik olunmalıdır. Çünkü Milli bayramlar toplumun birlik ve beraberlik sağlamalarının çimentosu gibi dayanışma gücü verir.

-Kız çocuklarının okula gönderilmesi için muhtar ve ihtiyar heyetiyle birlik olup ailelerle tek konuşup ikna etme yoluna gidilmelidir. Ayrıca okula başlayanların da devamı sağlanmalıdır.

-Okul aile birliği kurulmalı okul kooperatifi yönetmeliğe göre kurulup çalıştırılmalıdır.

-Okulla veliler arasında karşılıklı güven köprüleri kurulmadıkça eğitim başarıya ulaşmaz. Başarıya ulaşmak, karşılıklı anlayış, özveri, sevgi, saygı ve güvenle olmaktadır.

-Defterler tamamen kullanılmadığı için iş dosyaları kullanılmalıdır. Böylece aileler maddi yönden rahatlamış olur.

-Öğrencilerin bireysel farklılıklar vardır ve her öğrencinin başlı başına bir dünyadır. Öğrencilerle ayrı ayrı ilgilenmeye çalışılmalıdır.

-Çevre halkının ihtiyaçlarına duyarsız kalan ve çevre halkıyla iyi ilişkiler kurmayan okul yöneticilerinin başarılı olamayacağı açıktır.

-Öğrencileri sınavlarına hazırlamak için Türkçe matematik gibi derslerin yaz kursu açılmalıdır.

-İyi bir öğretmen hayvanlar ve bitkiler alemini okula getirmeli ve öğrencilerin bunlardan yararlanmasını sağlamalıdır.

-Öğretmenler, konuları materyallerle ilişkilendirerek dersi daha anlamlı hale getirmelidir.

-Okullarda derslik sistemi yapılmalı özellikle müzik resim gibi derslerin ayrı birer sınıfı olmalıdır.

-Bir öğretmen yalnızca meslek derslerini değil, sanat, tarım ve kültür derslerini de vermelidir.

-Diploma mesleğe girişte yalnızca bir pasaporttur. Öğretmenler sürekli okuyarak iş başında kendilerini geliştirmelilerdir.

-Öğrencilere, “Tembelsin, derslerinde başarısızsın1” demek yerine, “Gayet iyisin, böyle devam et!” diyerek onlar motive edilmelidir.

-Kariyer sahibi olmak için değil de kendini geliştirmek için çalışılmalıdır.

-Üniversitelerde hazır bilinen bilgiler yerine, bilinmeyen yeni bilgileri nasıl ve niçin elde edecekleri öğretilmelidir.

-Bir okulun başarılı olması, eğitimden sorumlu personellerin başarısına bağlıdır. Bu yüzden haftada en az bir gün öğretmenlerle toplantı yapılmalıdır.

-İlköğretim öğretmenleri en az bir müzik aleti çalmalıdır. Bu yüzden müziğe ilgisi olan gençler desteklenip yetenekleri geliştirilmelidir.

Abdullah Hocanın Öğretmen Adaylarına Son Tavsiyeleri:

-Öğrencilerin ve velilerin sevgi, saygı ve güveni kazanılmalıdır.

-Öğretmenler sadece öğrencilere değil, topluma örnek olmalıdır.

-Her şeyden önce doğru ve çalışkan olmalı, daima iyiye yönelmeli, umutsuzluğa düşmemelidir.

-Her zaman sabırlı olunmalıdır.

-Öğrenciyle haklı haksız çekişmesine girmemeli ve sakin olunmalıdır.

-Her durumda nazik ve alçak gönüllü olmalıdır.

-Daima iyimser olmalı ve büyük düşünülmelidir.

-Yaşam boyu eğitim kaçınılmaz olmalıdır.

-Okumanın yanı sıra yazma becerileri ihmal edilmemelidir. Çünkü okuma ve yazma ikiz kardeştir.

-Mutlaka yabancı dil öğrenilmelidir.

-Çağdaş eğitim üzerinde durulmalı her alanda gelişmek için çaba harcanmalıdır.

-Günlük ders programları yapılmalı, amaçlar özellikle belirlenmeli, konuda veya ünitede öğrencinin neler kazanacağı özellikle belirtilmelidir.

-Örnek planlardan yararlanılmalı fakat bunlar üzerinde ihtiyaca göre ekleme çıkarma yapılmalıdır.

-Mekan öğrenmeyi teşvik edici olmalıdır.

-Velilerle sıkı bir işbirliği yapılmalıdır. Zira halkımız artık eğitimin gücüne inanmış olup çocukları için yapamayacağı şey yoktur.

-Okul bahçesinde mutlaka oyun alanı bulunmalıdır.

-Ulus ve vatan sevgisi üzerinde ısrarla durulmalı sadece veliler değil tüm çevre halkı törenlere davet edilmelidir.

-Gençler yıkıcı değil yapıcı ve yararcı birer birey olarak yetiştirilmelidir.

-Eğer yeniden bir meslek seçseydim ve ya seçtirilmek zorunda kalsaydım hiç düşünmeden yine öğretmen olmak isterdim.

-Ben hep şuna inandım ve inanacağım: İnsanların kardeştir. Kötülüklerden uzak iyi bir toplum ve dünya iyi eğitilmiş çocuk ve gençlerle olur.

-Her zaman bir öğretmenin anılarını yazması gerektiğine inanmışımdır. Bir öğretmenin belki de mahrem diye anlatmaya çekindiği küçük bir anısı o günleri bir dedektif gibi tarayan araştırmacılar için bulunmaz hazine olabilir.

-Anılar ve anımsamalar sadece dünyada büyük işler başarmış kimselere mahsus olmayıp yaşama şansını yakalayan herkese ait bir eylemdir aslında. Yazılması gerekli bir konu görüldüğünde daha iyi bir dünyaya doğru gitmemize katkıda bulunacağını asla unutmadan fırsat bulan herkes kendi yaşamındaki gerçek öyküleri yazmalı ve başkalarıyla paylaşabilmelidir.

Kitaptan benim çıkarılan son bir sonuç ise, BİR ÖĞRETMEN VARMIŞ ORALARDA yalnızca bir roman olarak kalmamalı, ders kitabı niteliğinde de okutulmalıdır. Çünkü Abdullah hoca kitapta bir öğretmenin başına gelebilecek zor kolay her şeyden bahsetmiştir.

Ve Abdullah Hocanın en önemli mesajı, ‘istersek başarabiliriz’.

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..