Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '12

 
Kategori
Deneme
 

Çamurdan oyuncaklarım

Çamurdan oyuncaklarım
 

Çocukların, daha bebeklikten oyuncağa boğulduğu bugünü düşündüğümde, tuhaf tabii benim eksikliğim... Ne Barbie bebeklerimiz oldu bizim ne bez bebeklerimiz. Ne legolarımız oldu, ne yap-bozlarımız. Ne atari oynadık ne de bilgisayarlardaki yüzlerce oyundan bir başkasını. Bir köy çocuğuyduk biz, Dünyanın en şanslı çocuklarından biriydik.

Toprağa bulanarak, çamurdan oyuncaklar yaparak geçti bizim çocukluğumuz. Oyuncağımızın  değerini, hayal gücümüz belirlerdi; elbette ki, paha biçilemezdi... Biz  hiç, "baba bana bu oyuncağı al" diye ağlamadık biliyor musunuz, hiç bir arkadaşımızın oyuncağını kıskanmadık. Çamurdandı ne de olsa oyuncaklarımız; beğenmedik mi bozar yeniden yapardık...Öyle çeşitliydi ki oyunlarımız!... Saklambaç, birdirbir, köşe kapmaca, uzun eşek, yakalamaç, körebe, sobe, seksek, ip yarışı, yakar top, ip atlamaca, istop, aç kapıyı bezirgan başı, evcilik... Odağında hep insanın olduğu, paylaşımın olduğu oyunlardı bunlar. Biz hiç yalnız kalmadık biliyor musunuz. Oyun parklarımız yoktu bizim ama bir oyun bahçesiydi sanki köyümüz... Küçücük boylarımızla, gecenin bir yarısına kadar oynardık kimi yeniyolda, kimi derelerde, kimi taşlıkta. Biz, korku nedir bilmezdik, apaydınlıktı yüreklerimiz... Kutulara hapsedilmemişti henüz hayatlarımız... Hiç masal kitabımız da olmadı bizim. Masal anlatan diyar diyar gezdiren büyüklerimiz oldu... Biliyor musunuz, ben hiç kötü sonla biten masal dinlemedim veya kötünün kazandığı... İyilik, her zaman kötülüğü yenerdi. Kirletilmemiş çocukluğumuzun tatlı bir hediyesidir bana, "iyimserlik". Tüm kötü hikayelere rağmen, koşulsuz iyiliğe ve sevgiye duyduğum inanç...Biliyor musunuz, bu inanç çoğu zaman canımı yaktı... Ama, en başa dönsem, canımı yakan her olayı en baştan yeniden yaşama şansım olsa, aynı yolları yürüyeceğimi biliyor olmanın huzurlu duygusudur yüreğime bu gülümseyişi yerleştiren...

Ne zaman, büyük şehrin hastalıklı korkularını salsalar üzerime, hızla koşup köyümün güvenli kollarına saklanırım... Çocukluğumun masumiyetine sığınır, yaralarımı sarar, ruhuma sızmaya kalkışan kötülüklerden sıyrılır, özü hatırlar ve her seferinde yeniden doğarım... Ve düşündükçe bugünün çocuklarını, şükranla anarım kendi çocukluğumu... Ne şanslıymışım meğer, ne zenginmişim... Ne güzelmiş meğer Barbie bebeklere değil, gerçek güzelliğe sahip olmak... Ne güzelmiş, sanal değil, gerçek bir hayat yaşamak...

 
Toplam blog
: 15
: 1257
Kayıt tarihi
: 05.01.11
 
 

Kimim ben? Bazen sessizce bir köşeye çekilmiş ağlarken, bazen hayata karşı etten yapılmış firtına gi..