Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ocak '07

 
Kategori
Haber
 

Çaresiz Yazı

Çaresiz Yazı
 

Üç gündür; kafesteki huzursuz bir kuş gibi bir türlü yerimde duramıyorum. Hani o güvercin tedirginliği... Farklı bir sebepten ama şeklen aynı; Hrant Dink’in güvercin tedirginliği... Onun aydınlık yüreği sevdiklerinin ve kendi canının kaygısı yüzünden pırpır atıyordu, benimkisi elimizden kayıp giden koca bir nesil yüzünden.

Duyduğum çok az haber böylesine derinden sarsıp, günlerce bir karanlık düşünce girdabından bir diğerine savurmuştu beni. Ağızda acı bir tat bırakan duygu çorbası... Ve başımda böyle, tarifi zor bir çeşit ağrı bırakan hangisiydi hala emin değilim; bir alimle bir zalimin karşılaşmalarının isyanı mı, yitinip giden bir canın üzüntüsü mü, hiç karşılaşmadığım bir insanın artık olmayacak olmasının beni bu kadar sarsmasına duyulan şaşkınlık mı, beynimin şiddetle reddetiği ama sık sık kullanılan bir ifadeyle kendi cemaatimden olmayanlara karşı duyduğum utanç mı, kızıp da kendi ülkelerine karşı tepkili olurlar da gitmek isterler mi acaba kaygısı mı, yoksa karanlık zihniyetlerin kanserli doku gibi, gizliden gizliye yayılıp genç beyinleri saptırmasının acısı mı...

Yoksa içinde yaşadığım dönemin tepkisizliği, kendine dönükçülüğü, susturulmuşluğu muydu üstüne tuz biber eken. Bir dönem birşeyler olmuştu ve sonra biz böyle doğmuştuk, ne olduysa çoğunluk susmayı tercih etmişti zaten. Bizim için sadece anı kitaplarının içindeydi, o yanlış giden bir şeylere dur demenin ateşi. Farklı bir ruh, kendinden başka birilerini de düşünen bir beyin ve günlük bayağı telaşlar değil, özgür düşünce telaşıyla atan bir kalp susturuldu. Ve ben kendime sordum; daha ne kadar susacağız? Ya benim elimden ne gelir? Yazacak çok şey var ama ben uzatmayacağım. Beni bu denli çaresiz kılan; arkamızdan gelen bir nesille ilgili umutsuzluğum. Bağnazlık boş beyinleri kaplıyor, bizim elimizden birşey gelmiyor. Katil kendisini; "Polat Alemdar gibi, dinine, milletine bağlı, kavgadan çekinmeyen, gözü pek birisi" olarak tanımlıyormuş. Kimlere dokunur, kimleri kızdırır bilmem, daha kötüsü elimden yazmaktan başka ne gelir onu da bilmem ama dışarıda; milliyetçilik adı altında faşizmin hortladığı ve "orman kanunları"nın okunduğu birsürü "vadi" ve 15-20 yaş arası yüzlerce Polat Alemdar var. Henüz evrimini tamamlamamış beyinlerin, bir kahraman modeli yaratarak yıkanması çok kolay. Bu da onları; din ve millet olan zayıf noktalarına, kumandanın düğmesi gibi basildiğinda, her emelin gerçekleştirilebileceği robotlar haline dönüştürüyor. Halbuki, o beyinler açık görüşlülüğü, hoşgörüyü, farklı düşüncelere saygıyı, kendi egosunu eğitebilme gücünü ve herşeyden önce; herşeyin üstünde insan sevgisinin olduğunu öğrenmeliydiler. Ve şimdi biliyorum ki "Kurtlar Vadisi 2" çekiliyor biryerlerde...Gösterime girmemesi için ne yapilabilir inanın bilmiyorum ama yapılacak en kötü şey durup olanları izlemek herhalde.

Ben bu gidişata seyirci olmanın verdiği vicdan azabiyla, içim acıyarak yazdım bu dizeleri. Şuan elimden ne gelir bilmiyorum ama... Birşeyler yapalım, bir hareket ve katlanarak büyüsün; yetişmekte olan nesili şiddetten uzaklaştırmak için...

 
Toplam blog
: 4
: 456
Kayıt tarihi
: 23.01.07
 
 

Ankarada yaşıyorum. 27 yaşındayım. Moleküler biyoloji ve Genetik bölümünde doktora yapıyorum, akadem..