Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çattık nezleye! "Tilt" Olduğum "Tiplere" İthaf Olunur

Çattık nezleye!  "Tilt" Olduğum "Tiplere" İthaf Olunur
 

Lise son sınıftayım, yıl 1975. Ankara’nın soğuk mu soğuk, puslu mu puslu, sevimsiz bir kış günü. Üstelik o gün fizik dersinden sınav var. Hiç çalışmamışım, Mukaddes Hoca’nın pörtlek vahşi yeşil bakışlarını da hiç çekecek durumda değilim, bir de üşütmüşüm ki tüm bedenimi aksırık, hapşırık esir almış.

O zamanlar kanka tabiri yoktu, şimdiki zamana göre o zamanın kankası ile okulu kırmak en cazip görünendi. Kırdık okulu, o soğuk kış günü.

Ver elini Kuğulu Park, titreye titreye tahta sandalyelerde oturmak, yemedi tabii. Ne yapsak, ne yapsak? En yakında Kavaklıdere sineması var. Ne oynuyorsa oynuyor, sıcak yer en azından. Ben aksırmaya tıksırmaya devam, vardık sinemaya. Hangi film oynuyordu, onu bile unuttum.

Ama bugüne kadar hiç unutamadığım bir anı yaşadım, o sinemada. Ben son sürat aksırırken, galiba heyecanlı bir filmdi ki, arkadan filme kendini kaptırmış olan bir adamdan tok bir ses geldi kulağıma…

- Çattık Nezleye!

Adam haklı, filmi izleyemiyor,  ben aksırıp tıksırırken konsantresini bozuyorum.

İşte o günden beridir takıldım kaldım bu lafa, sıklıkla da kullanırım “Çattık Nezleye”, yaşam filmimin arasına girip dikkatimi heba edenler için.

Hangi tiplerdir bu “nezle” durumu hiç bitmeyen bozucular, tilt edenler, ayar olduklarım, yıldızımın hiç uyuşmadıkları?  

Ben insanı güzünden, sözünden anlarım havasında değilim amma velakin, öyle bir an geliyor ki bir davranış ya da bir söz ya da illaki benle olan muhataplığı değil, diğer insanlarla olan ilişkilerini ve onlara sergilemiş olduğu davranışlarını gördükçe diyorum ki;

- Çattık Nezleye!   

Kendini olduğundan farklı gösterenler, dillerinden sevgi, saygı düşmeyip içi kıskançlık, haset ve fesatlıkla dolu olanlar. Bir insan devamlı pembe tablolar çiziyorsa emin olun içi kapkaradır. Zira bazıları kendinde hiç var olmayanı varmış gibi göstermeye azami gayret ederler. Neyin eksikliğini hissediyorsa hep onu ön plana çıkartır, sanırsın ki en dürüst, en sevgili, en saygılı, en kibar o dur.

Erkeğin dedikodu yapanı ! Görme yüzünü, hiç bulaşma. Muhatap bile alma.

Kendine güvensiz, ezikler. Nerden vuracağı hiç belli olmaz. Lafını saklar, yeri geldiğinde vurmak için kullanır. Özü sözü uymaz. Yüze laf söylemeye cesareti yoktur, ya eveler geveler ya da arkadan kuyunu kazar.

Kifayetsiz muhterisler, hani hem kel hem fodullar. Yetersizliğini bilmez ama hırs yapar. Ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemez, habire vasıflarını abartır.

İnsanları eğitimi, şekli, şemali, parası pulu ile kategorize edenler. Ya bir bak kendine, sen nesin, ne kadar insansın, senin ederin aldığın nefes kadarken bir başkasını neden, nasıl ölçümlendirebilirsin.

Pişkinler, yüzüne tükürsen yağmur sanan cins. Öyle pişmiş öyle pişmiştir ki midene oturur, bir şey de diyemezsin çünkü anlamaz.

Sürekli olumsuzluk, sürekli şikayet, sürekli mutsuzluk halini bünyelerinde depolayanlar.  Bir rast geldin mi yandın, öyle bir laf ederler ki, bulaşmayım diye yanıt da vermezsin, bütün enerjini alır, kemirir bitirirler.

Duygu sömürgenleri ve beraberinde para kemirgenleri. Vicdan yapar, acındırır, niyet belli ama, bilirsin, anlarsın sömüreceğini. Bildiğin sahtekar yani.

Büyük düşünür müsvetteleri. Esir alır seni esir, o yazar bu çizerden girer, özlü sözlerle fikrini pekiştirir, itiraz etme hakkın yoktur, çünkü o büyük bir düşünür moduna çoktan girmiştir, itiraz faydasız, onun bildiği en doğrusudur.

Gevezeler.  Aman Allahım, ben neyim, kimim unutursun, zira beynin sürekli çınlar sesiyle, vır vır vır, motor gibi yav, of allahım bi sus, bi es ver.

Ben demiştim ama diyicileri. Ben bunu söylemiştim sana, böyle olacağı belliydi, ama sen dinlemedin. Dinlenmeye değer bulsaydım dinlerdim be seni, iyi ki dinlememişim.

İşte tüm bu tiplerle karşılaştığımda, bir şekilde muhatap olduğumda, beynimden geçen tek düşünce;

- Çattık Nezleye!

Aman aman aksırıklı tıksırıklı nezlelerden uzak durun, vallahi ömrünüzü yer bitirirler, yaşam denilen şu filmin içine ederler.

İyi pazarlar efendim :)

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..