Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '07

 
Kategori
El Sanatları
 

Çemberimde gül oya

Çemberimde gül oya
 

Yarimin ince beli
Sarmayan olsun deli
Gelinim çok mutlusun
Başındaki papatyadan belli'

Kadınlarımız, hepsinin bir bilgisayarı ve bilgisayarda Milliyet blogu ya da onlara duygularını ifade etmeleri için fırsat veren çevresi olmayınca, nasıl yapacak bunu elbet bir yolunu bulacak, alacak eline iğneyi, tığı, ya da mekiği o ince zevkini, duygusunu doğa ile bütünleşmesini en güzel oyalarla ifade edecek tabiî ki...

Bu oyaların her birinin gizemli bir dili vardır. Genç kızlar, yeni gelinler, genç kadınlar, anneler, hiç evlenememiş muradına erememiş kadınlar umutlu–umutsuz aşklarını, beklentilerini, müjdeli haberleri, mutluluklarını, mutsuzluklarını, küskünlüklerini, gizli sevdalarını hüzünlerini kocaları ile geçimsizliklerini bilmeyenlere oyaların diliyle çevrelerine iletirlerdi.

Ülkemin her bölgesinde özellikle Marmara ve Ege yöresindeki çiçek oyaları ile adeta haber ajansı gibidir, ya da bakın a dostlar ben bekarım ya da ben sevdalandım benden uzak durun veya bunun benzeri mesajlarını başlarını örtmek için ince ince oyaladıkları başlıklarla yazmalarla anlatırlardı.

Kadın, başını, elleri ile var ettiği ilmek ilmek duygusunu işlediği çiçeklerin oyalarıyla donatırdı. Ve bu çiçeklerin türü, yaşa göre de değişirdi. Yaşlı neneler, küçücük kır çiçeklerini kullanırlardı. Elbet onların da söyleyeceği birkaç çiçek sözü vardır değil mi ama:)

Kızlar, gelinler, genç kadınlar, gül, çardak gülü, karanfil, yasemin, sümbül, menekşe, nergis, yıldız çiçeği, biber, küpe çiçeği oyalarını kullanırlardı. Ve hepsinin de şekliyle, rengiyle ilettikleri mesajlar vardı, bu dili bilene.

Kırkına gelen kadınlar boynu bükük lâle çiçeğini kullanırlardı. Ne yapsın kırkına gelen hatunlar, kırkına gelince bu duygu dedikleri şey ölmüyor ki aksine, anlamını daha iyi fark ediyorlar bence…Tecrübe ile sabittir.

Sarı nergis oyasını başına bağlayan, Latin şair Ovidius’un MÖ 8. yüzyılda yazdığı Narkissos şiirindeki gibi, ümitsiz aşkını duyurmuş. Sağolsun bunu okuyunca bir yerlerde, oyalarla ilgili bir yazıyı burada karınca kararınca işleyeyim dedim, sahi bu yazının başlığına nasıl bir oya yakışır dı acep? Bence birkaç çiçeğin tek dalda birleştiği hoş bir buket olurdu.

Erkeği gurbete giden kadın, yaban gülü oyası; yeni gelinler, gül, (bence yanlış seçim gülün ömrü az olur, türküde ki gibi “ben yarime gül demem gülün ömrü az olur”) çardak gülü oyası bağlardı. Sevdiğiyle evlenecek olan nişanlı kız, pembe sümbül ve badem çiçeği;(papatya daha bir hoş olurdu bence sade ve mis kokulu) aşık kız, mor sümbül oyası takardı. Erik çiçeği oyasını, gelinler kullanırdı. Kocasıyla arasından kara kedi geçen yeni gelin, başına biber baharı oyasını seçer; “ilk günlerinde evliliğime acı düştü. A dostlar gelin kurtarın ” demeye getirirdi. Halbuki dur değil mi var mı öyle hemen biberleri takmak, yok eğer kırmızı acı biber oyası bağlanmışsa başına, bu kocasıyla arasının biber gibi acı olduğuna işaretti.

Konya’da nişanlı kızlar, kayınvalidelerine oyalı yazma gönderirlermiş. Eğer kızın gönderdiği ‘çayır çimen’ oyasıysa araları iyi demekmiş. Yok eğer ‘mezar taşı’ oyası göndermiş ise (tövbe dağlara taşlara) “aramızdaki soğuklukölüme dek sürecektir” anlamına gelir. Yollanan ‘kıllı kurt’ oyası ile, genç kız, ilişkilerinin hoşnutsuzluğunu belirtmiş olur. Bu olay düğün töreni sırasında komşular tarafından izlendiğinden kayınvalidenin canı sıkılacağı için elbette tüm kayınvalidelerin dileği gelinlerinden ‘çayır çimen’ oyası alıp başlarına bağlamaktır herhalde.

Erkek ailesi de gelinine iki veya üç adet çiçek oyalı ‘gelinlik yazması’ gönderir. Gelin başı, gönderilen bu oyalarla hazırlanır. Anadolu’nun bazı yörelerinde gelinlere, dal çiçek oyaları takılır. Pek çok çeşidi olan dal oya, dallı budaklı, çoluklu çocuklu olmak isteyen gelinin bir nevi hayat ağacıdır.Oyalarda sadece kadının duyguları değil, toplumda iz bırakan olaylar da izlenebilir: Paşa yıldızı, Zeki Müren kirpiği, Türkan Şoray kirpiği, Ecevit kirpiği, kaymakam gülü, Atatürk çiçeği, Japon gülü, sarhoş bacağı, çoban biti, bekar biti, hanım köleye sarıldı, köle hanıma sarıldı, garip yuvası, topal kız, kral kızı, saray süpürgesi, gelin güvey oyası, elti eltiye küstü ve daha niceleri oyalara geçirilir.

Anadolu’daki köklü kültürün ürünü ve başka dillerde karşılığı bulunmayan oyalar Türk kadının ince zevkini, duygusunu, bir şekilde de kendini ifadesini anlatır. Şimdi ben kendime bir oya işlemek istesem hani oyayı kullanırdım acep? Oğul balım askerde şafak sayıyoruz, sanırım en güzelinden bir Atatürk çiçeği yakışırdı bana…

SEVGİ İLE KALIN.

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..