Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cennete doğru koşanlar cennete giderler

Cennete doğru koşanlar cennete giderler
 

Bir şeyin size ters geliyor olması yanlış olduğu anlamına gelmez; belki de siz terssinizdir. Üretim ve tüketimin amacı ne? Üretilen ürünlere en taze, en kaliteli ve ucuz bir şekilde ulaşmak değil mi? Şimdi ticaret var. Ticaret sayesinde bu sağlanabiliyor mu? Yine kazık, yine çürük, yine bozuk. Pazarda küflü peynir görmedim demeyin, yalancılık kötüdür; dilinize biber sürerler!

Küresel sermaye bir milyonuncu marketini çok yakında Ağrı dağının eteğine kuracakmış. Siz de herhalde 500 maaşla kalfa olursunuz onlara. Başbakan öyle diyor ya. Sen bugünün derdindesin. Ben senin geleceğini düşünüyorum. Peşinden gittiklerin Missisipi kıyısında villalarını sipariş ettiler bile. Allah göstermesin kara günlerde senle biz kalacağız kardeş.

İnsanlarımız benim düşüncelerimi kale almıyor ama sürüm sürüm de sürünüyor. Yapılan edilen şeylerde mantık olması gerekmiyor mu kardeşim? Bir ürün 5 kuruşa üretiliyor; Ali’den alınıp Veli’ye veriliyor 15 kuruş oluyor. Neymiş, bazıları buradan ekmek yiyecekmiş. Bana ne! Benim nafakamı yiyor ya, alın terimden çalıyor! Kim ürettiyse getirsin kapıma alsın parasını. 5 kuruştan hemi de.

Türkiye’de 10 milyon kişi ticaretten ekmek yiyormuş. Yemesin kardeşim. Benim derdim değil. Gitsin yonca biçsin. Ülkemdeki insanların kafaları basmıyor. Ticaret diye bir meslek olamaz. Bu resmen haraçtır. Patates tarlada 10 kuruş, bana geliyor 50 kuruş. Bu ne ya! İnsanları hayvan yerine koyuyorlar. Ben o 40 kuruşu kazanacağım diye kıçımdan ter akıyor.

Zıttırıbıttırık yazarçizer takımı, prof murof hiç bu konuyu gündeme getiriyorlar mı? Ödü b…una karışıyor çoğunun. Cesur medyaymış. Vatan için ölürlermiş. Hadi be! 40 kuruşluk patates haracı beyleri etkilemiyor tabii ki. Çoğu havada bulup tavada yiyor. Torpilli mevkii, kaymaklı maaş, rüşvet, ihale… Devlet bende olsa kilosu 6 liraya armut alan adamın kazancının hesabını sorarım. Tarlada, bahçede 1 lira olan armutu 6 liraya almak suçtur. Meşe odunuyla evire çevire döverim valla. Amıcam sayende tır filosu kurdu salak Nuri! Benim vatandaşım 500 lira aylık alıyor, 500 lira. Bir kuruşun hesabını yapıyor. Al vereyim sana 500 lirayı 6 liraya kilosu armut al bakalım. Madem vatanseversin niye insanların haklarını savunmuyorsun? Burada bir hak gaspı var görmüyor musun?

Bu milletteki büyük adam takıntısı yüzünden ülke perişan. 10 milyon esnaf var. Çoluk çocuk 30 milyon. Ama yaptıkları iş, iş değil. Hayatı zorlaştırıyorlar. Ticaret adam kandırmaktır. İnsanların cebinden parayı çalmaktır, haraçtır. Hiç helal olduğunu sanmıyorum. Bu iş için benim anladığım kadarıyla bir emek harcanmıyor. Yani adam üretmiş; sen alıyorsun bana veriyorsun. Fiyatı üçe katlanıyor. Resmen haraç! Böyle bir meslek böyle bir kazanç olur mu ya!

Bunların faaliyetleri halka hizmete çevrilebilir. Çorapçı hacı Zeydan satsın çorabını. “Dağıtım Birimleri” diye sistemler yazdık. Ne okuyan var, ne de ilgilenen. İnsanların kafasına uyuyor ama nasıl olacak? Nasıl olacak, yapacaksın olacak. 500 lira maaşım var. Pazara gidiyorum, tarlada 10 kuruş olan patatesi 50 kuruşa alıyorum.

Sevgili esnaf kardeşlerim! Gerçekleri görmemiz lazım. Ticaretin geleceği yok. Süper marketler açılıyor ve sizlerin işyerleri bir bir kapanıyor. 10–20 yıl sonra bütünüyle açıkta kalacaksınız. Marketlerde 500 lira maaşla kalfa ya da manav çırağı olacaksınız. Teknoloji hayatı değiştiriyor ama Kerim Korkut’tan başka hiç kimse bu gerçeği göremiyor. Simit satarım diye düşünme; simit evleri açılıyor. Senin satacağın her şeyin marketi açılıyor. Ülkede okuma yazma oranı artıp insanların kültür seviyesi yükseldikçe kimse işportacıdan, tezgâhtan alışveriş etmeyecek.

Ticaret namuslu bir meslek değil. Onu çarpıyorsun, bunu kazıklıyorsun, yalan söylüyor, insanları aldatıyorsun. Zaten yapılmış, üretilmiş bir malı Ali’den alıp Veli’ye vermek iş olur mu? Metro çıktı dolmuş taksi bitti. Marketçilik çıktı esnaf bitti. Başındaki insanların bu gerçekleri sizlere söyleyecek cesaretleri yok. Tarlada, fabrikada 50 kuruş, 5 lira, 10 lira olan ürünlerin fiyatları yok nakliye, yok işte toptancı, satıcı ve aracıların devreye girmesiyle ikiye üçe katlanıyor. Adam bin bir zorlukla 10 kuruşa üretiyor, sen 50 kuruşa satıyorsun. Biraz insaf, biraz vicdan lütfen! Bu yapılan halka zulüm değil mi? Üreten kimse satsın malını.

Bir an için benim bu dediğimin gerçekleştiğini düşünelim. Hayat %50 ucuzlar. Hayat zaten ucuz diyenler ise tuzu kuru olanlardır. Vereyim ben sana 400 lira bağ kur maaşını bakalım hayat ucuz mu pahalı mıymış? Devletimizin parası yoktur. İşverenler ise cimridir. Günde 8 saat(bazen 10–12 saat) çalışan bir işçinin maaşı nasıl 500 lira olur? Bu durumda ülkemizde ücretleri artırmak en azından bugün için zordur. Ama aracı ve satıcıların devreden çıkarılması halinde ürünlerin fiyatları yarı yarıya ucuzlayacaktır. Bu nedenle işlerini kaybedecek olan 10 milyon esnaf “Dağıtım Birimi” adlı yazımızda anlatıldığı şekilde ürünlerin dağıtımında ve diğer devlet birimlerinde görevlendirilecek. Hizmet birimlerinde toplam 11 milyon insanımız istihdam edilecek.

Kapitalizmin icadı olan ticaret asla bir iş ve meslek olamaz. Ürünler ülkemizin kaynakları kullanılarak insanlarımızın alın teriyle üretilmektedir. Çocuğu çoluğu tarlalarda, fabrikalarda yesir olup aylarca çalışarak üç beş bir şeyler üreten çiftçimin, köylümün, sanayicimin üçe malettiği ürününü sen alacak emeksiz semeksiz on üçe satacaksın. Sonra da ticaret peygamber mesleğidir diyeceksin.

Kim ne derse desin ticaret yoluyla elde edilen para haksız kazançtır. Devlet alacağı vergiyi düşünüyor. Aracı, toptancı, kapitalist karını düşünüyor. Üretici zaten satmaya mecbur. Ülkesinde üretilen sebzeyi, meyveyi, yiyecek, içecek, giyecek ve daha bütün her şeyi iki üç katına satın almak zorunda kalan halk düşünsün. Ticaretin efendileri güya ürünlerin tedarikinin zor olduğunu, ta nerelerden alıp tüketicinin ayağına getirdiklerini söyleyeceklerdir. Yaptıkları iş zordur. Belki kazandıklarını da hak ediyorlardır. Ama burada sorun onların para kazanmaları değil ürünlerin fiyatlarının artmasıdır. Ben ülkemde yetişen, üretilen bir ürünü maliyetinin iki hatta üç katına neden tüketmek zorunda olayım?

Elbet detaylarını yazacağız ama başlangıç için ana söylem, ticaretin meslek olmadığı, dahası yaşamımız için gerekli olmadığıdır. Eski zamanlarda elbet zorunluydu çünkü ipek Hint’te dibek Yemen’deydi. Ama şimdi her şey her yerde var. Taşıma ticaretin içine girmez. Hem sonra üreten taşısın kardeşim.

Ticaret alın terini çalmaktır. Sen çırpın gayret et, üret meydana getir; elin oğlu üç kuruşa alsın, fırlama fırıldak, üçkâğıt dalavere beş kuruşa satıp köşeyi dönsün. Peygamber mesleğiymiş. Yağlı kuyruk elbette, Allah mesleği bile derler.

Köşeyi dönmek deyince ilk aklınıza hangi meslek geliyor? Ticaret üretilen ürünlere bir artı değer mi katıyor? Ali’den alıp Veli’ye verince ürünlerin kalitesi mi yükseliyor? İnsanlar ne iş yapacaklarmış? Gerekçeye bak. İnsanlar işsiz kalmasınlar diye beşe mal olan bir şeyi ona alacağım. Ayakkabımızın tozunu silsinler kardeşim. İş değil mi? Parasıyla değil mi? İnsana hizmetten daha güzel bir meslek olur mu? Köpeğimizi gezdirsinler, dağlarımızı bağlarımızı düzenlesinler… Adam olana bin türlü iş var. Benim nafakamın üzerinden geçimini sağlayacaksan aç öl daha iyi! Sizler hangi Tanrı’nın kullarısınız ya? Sizlerin kahrolası karlarınız, kazançlarınız yüzünden ekmeğimiz fiyatlandı, alamadık; çocuğumuz açlıktan öldü. Bu mu peygamber mesleği?

Bugün yeryüzünden ticareti kaldırın dünyada fakir kalmaz. Üretiyoruz, boşa gidiyor. Tüketirken de kazık yiyoruz. Dünyadaki gökdelenlerin %90’ı tüccarlara ait. Onları doyurmak için yaşıyoruz. Allah gözlerini doyursun, ama doymuyorlar ki! Ticaret tembel adam işi. Sırt üstü yat. Elinde telefon “Aluuu!”

Üretilen ürünlerin israf olması, bozulup çürüyüp heba olması da ticaret yüzünden. Üretiyor, tarlada kalıyor. Tüccar alıyor, satamıyor, pazarda kalıyor. Yazık değil mi insanların emeğine, alın terine.”DAĞITIM BİRİMİ” yazımız orada. Bir bakın lütfen. Bir dilim ekmeğin dahi israf edilmesi mümkün değil. Sonra şu anda ürünlerde kalite diye bir şey yok. Pazar tahtalarındaki sebze meyveyi eşekler bile yemez. Böyle bir hayata mecbur ve mahkûm değilsiniz ki. Tarlada fabrikada üretilen ürünleri seçeceğiz, ayıracağız taptaze sofranıza getireceğiz. Hem de tarla fiyatıyla. Bugün 1 liraya aldığınız ıspanağı 10 kuruşa yiyeceksiniz.”Bi liraya da ucuz canım!” Dört lira bağ kur maaşın var Allahın adamı! Ama kusura bakmayın yani 10 kuruşa taptaze ıspanağı niye yiyeceksiniz ki. Çürümüş, buruşuk kazık yersiniz; daha tatlı!

Üretilen ürünlerin tüketiciye ulaşması için fiyatının değişmesine gerek yoktur. Hem istenen şekilde ulaşmıyor ki. Satıcı yumurtayı kümesten alıp sofranıza mı getiriyor? Aldığınız sebze meyveler üç beş pazar dolaştıktan sonra önünüze geliyor. Hem canım öncelikle kendi yörenizin ürünlerini kullanın. Diyarbakır’dan karpuz, Tosya’dan pirinç gelecek. Nakliye nedeniyle fiyatı katlanacak, yollarda çürüyecek, üç günde gelecek. Aklımız uygun çözümler bulmak içindir. Hem sende akıl var hem de birilerine kölelik yapıyorsan ben ne deyim!

Geçmiş çağlarda ticaret zorunluydu ama bugün değil. Malı üreten dağıtımını yapsın. Ama benim istediğim gibi. Fiyatı değişmeyecek, kaliteli olacak, sıfır kilometre ve taze olacak. Çürük yiyeceğim, kazık yiyeceğim adına ticaret diyeceğim. Böyle şey olur mu ya! Elbette Ürünün seçimi, kontrolü, planlama ve teşhiri olabilir.

Ticaret de neymiş, bizim dağıtım birimimiz var. Tarlada, fabrikada seçeceğiz. İyiyse alacağız. En iyisi insanlara. Toplandığı gün hemen özenle üretim merkezlerine taşıyacağız. İzmir’den Doğubayazıt’a ayva götürmeyeceğiz. Ve ürünlerin dağıtımını insanların hemen alıp kullanacağı, tüketeceği şekilde yapacağız. Giydiğiniz kazakta pamuğun tarladaki kokusunu duyacaksınız. Adam itiraf etti; aldığım ayakkabı mağazaya 4 yıl önce gelmiş. Belki bir o kadar da fabrikada bekledi. Bekleye bekleye derisi çürümüş, kokuyor. Hadi bunlar ayakkabı, samanlıkta geçen yıldan kalma posası çıkmış portekili yiyoruz. Valla ben eşeğe verdim, yemedi. Ama bana tatlı geldi. Alıştık herhalde.10 milyon esnaf ne iş yapacak diye düşünmeyin; hepsinin de bol kazançlı krallar gibi işi olacak.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..