Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

CHP’de tek sorun bıyıksız ve kasetli Baykal mıydı?

CHP’de tek sorun bıyıksız ve kasetli Baykal mıydı?
 

Sanırım artık çoğumuz “Baykal”, “kaset”, “CHP” gibi kelimeleri duymaktan bıktık. Ama çok hevesli olmasak da sayısız boyutu olan bu olayı bir süre daha izlemeye ve yorumlamaya devam edeceğiz. Skandalın patladığı günden itibaren herkes gibi ben de bu görüntüleri kimin, hangi amaçla kaydedip hangi sonucu elde etmek için bu tarihte yayınladığını anlamaya, ortaya çıkan her yeni gelişme, bilgi ve duruma göre de olayın farklı bir tarafından bakıp yorumlamaya çalışıyorum. Tabii yaptığımız değerlendirmeler sonu hep –dir’li –dır’lı hüküm cümleleriyle bitse de tamamıyla birer tahmin ve akıl yürütmekten ibaret. Bu işin aslını sadece Baykal’a bu tuzağı kuranlar ile Baykal’ın kendisi biliyor. Onlar çıkıp her şeyi açık açık anlatana kadar (büyük ihtimalle bunu hiçbir zaman yapmayacaklar) bütün yorumcuların yegâne argümantasyon malzemesi de tahmin ve akıl yürütmeden ibaret olacak.

Gelinen aşamada o kasetin gerçek mi düzmece mi olduğu, kimler tarafından çekilip yayına verildiğinden ziyade yarattığı sonuç önem kazandı. Bu görüntüler isterse yüzde yüz sahte olsun, neticede Baykal koltuğunu kaybetti. Üstelik çok trajik ve utanç verici bir darbeyle devrildi. Bence Baykal’ı en sadık dostlarının yalnız bırakması o görüntülerin yayınlanmasından daha fazla kahretti. Dünün imanlı Baykalcıları birkaç saat içinde 180 derece dönüş yaptı. Baykal'ı diri diri mezara gömdüler, çıkar mıkar diye de üzerine kamyon kamyon toprak döküyorlar.

Baykal istifa ederken büyük ihtimalle bu sonucu beklemiyordu. İstifadaki amacı siyasete veda etmek değildi. Bunu satrançta daha iyi bir konuma gelebilmek için taş feda etmek gibi bir hamle olarak düşündü. Skandaldan Hükümeti sorumlu tutarak bütün dikkatleri istifa olayına yoğunlaştıracak, böylece kamuoyu onun genel başkanlıktan ayrılışı olayına odaklanacak ve skandal geri planda kalacaktı. Bu arada sadık adamları ona “geri dön” diye yalvaracak, kurultayda başka aday çıkmayacak ve o da güven tazelemiş olarak koltuğuna yeniden oturacaktı. Yani bu boş silahla yapılan bir çeşit Rus ruleti blöfüydü. Baykal böyle bir cesaret gösterisi ve özgüvenle tetiğe bastı ve ama silah patladı. Nasıl oldu da patladı? Çünkü en yakın arkadaşları Baykal'ın haberi olmadan o altıpatların topunun bütün gözlerini mermiyle doldurmuşlardı. Yine de Baykal bu patlamayla ölmedi; biraz yardımla kurtulabilirdi. Ama Baykal’ın CHP yönetim kadrosuna kendi eliyle doldurduğu en yakın adamları yaralıyı kurtarmak için acil servise götürecekleri yerde o daha ölmeden öldü kabul edip apar topar morga kaldırdılar. Oradan çıkmasın diye de morgun kapısına kilit vurup nöbetçi diktiler.

Yani Baykal istifa etmekle siyasi hayatının en büyük hesap hatasını yaptı. Onu asıl götüren de bu hatası oldu. Baykal’ı kaset ya da suçladığı Hükümet falan değil en yakın dostları hançerledi. Kaseti sızdıran şimdilik belli değil ama onu kullananlar apaçık ortada; o da yabancı değil Baykal’ın CHP içindeki en yakın adamları… İleride bir gün o kasetin CHP içinden birileri tarafından sızdırıldığı ortaya çıkarsa kimse şaşırmasın.

Ne yazık ki mesele bir siyasetçinin ahlak dışı bir oyunla saf dışı edilmesinden ibaret değil. Şu andan itibaren asıl önemli olan bu sonucun başka hangi sonuçlara yol açacağıdır. CHP’lilere ve bir süredir utancından CHP’li olduğunu bile söyleyemeyen “gizli” CHP’lilere bakarsak Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesiyle her şey güllük gülistanlık hale geldi. Oldu bitti, CHP değişti, hatta iktidara bile geldi ve de Kılıçdaroğlu şu anda Başbakan! Şaka yapmıyorum, gerçekten bu kesimden birçok kişide böyle bir ruh hali var. Bu fikre nasıl varıyorlar, doğrusu çok merak ediyorum.

CHP’de Baykal’dan başka ne değişti ki, bu parti seçmenin desteğini alsın? Kılıçdaroğlu’nun Baykal’dan siyasi anlamda ne gibi bir farkı var? Kılıçdaroğlu’nun Baykal’dan farkları, bıyığının oluşu, kasetinin olmayışı, bir de ondan on yaş genç oluşu gibi geliyor bana... Daha doğrusu kendisi bunlardan başka Baykal’dan ne gibi bir farkı olduğuna dair bize şu ana kadar herhangi bir ipucu vermedi. Dürüstlükse Baykal şu kaset olayına kadar siyaset âleminin en dürüst adamıydı. Hem siyasette tek malzemesi “dürüstlük” olan politikacılara çok dikkat etmek lazım… Kendileri kişisel anlamda dürüst olabilirler ama en rezil soygun düzenlerinin devamında kilit rol oynayabilirler. Bunu Ecevit dönemlerinde yaşadık.

CHP’de tek sorun Baykal mıydı? Daha 15 gün öncesine kadar Baykal ne dese bu CHP’lilerin tümü avuçları patlatırcasına alkışlamıyor muydu? Bu adamlar o görüşlerini değiştirdiklerine ve değiştireceklerine dair en ufak bir ipucu vermediler. Anayasa değişikliği görüşmeleri sırasında Meclis’te demokratikleşmeye karşı aslanlar gibi mücadele ediyorlardı, bugün de aynı yerdeler. Ne kadar ateşli Ergenekon avukatı varsa bugün hepsi full kadro Kılıçdaroğlu'nun etrafında... O nedenle bu ilkesiz adamlarla ve bu şekilde gelecek "değişim" şahsen beni hiç heyecanlandırmıyor.

Yine de karar vermek için henüz çok erken. Baykal, 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminden beri siyaset adına çok kötü bir siyaset yaptı. Hatta buna siyaset bile denemez. Tam anlamıyla bir “siyasetsizlik siyaseti” izledi. Meclisin alacağı her önemli kararda parlamentoyu kilitleyerek vesayet organlarını devreye soktu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde göz göre göre faul yapıp Meclisin Cumhurbaşkanı seçmesini engelledi. Bu yüzden 22 Temmuz seçimlerinde halktan fena dayak yedi ama hiç uslanmadı, aksine bu siyasetsizliğin dozunu arttırarak devam ettirdi. Başörtülü kızların üniversiteye girebilmesine imkân sağlayan anayasa değişikliğini iptal ettirip AKP’nin kapatma davasına zemin hazırladı. Hiç gereği ve ihtiyacı yokken Ergenekon avukatlığına soyunup bu oluşumu kendi kamuoyu nezdinde meşrulaştırdı. Hükümetin çeşitli konularda attığı bütün çözüm adımlarını sabote etmek için var gücüyle mücadele etti. Kürt açılımını, Ermenistan’la diyalog çalışmalarını engelledi. Hele şu son anayasa değişikliği çalışmaları sırasında sergilediği anti-demokratik duruş biraz aklı vicdanı olan herkesi siyaset adına utandırdı.

Bu nedenle Baykal’ın tasfiye edilmesi bir boyutuyla da çok hayırlı oldu. Şimdi Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP’nin bu ülkeye ve CHP’ye yapabileceği en büyük iyilik siyaseti yeniden kendi doğal mecrasına oturtmasıdır. Kılıçdaroğlu’nun böyle bir niyeti, sorunu var mı yok mu göreceğiz. Şu ana kadar edindiğim izlenimler pek umut verici değil. Ancak bunun asıl işaretini Kurultay sonrası vereceği mesajlarda ve referandum sürecinde alacağı tavırda göreceğiz. Şimdilik CHP'deki bu değişimin hayra vesile olmasını umut etmekten başka yapabileceğimiz bir şey yok.

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..