Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '09

 
Kategori
Güncel
 

Ciklet ekonomisi

Ciklet ekonomisi
 

Küresel Ekonomik Kriz


Küresel ekonomik kriz batağında debelenip duran burjuvazi, bir yandan çıkış reçeteleri bulmaya uğraşırken, diğer yandan da yığınların umudunu canlı tutabilmenin telaşı içinde türlü komikliklere imza atıyor.

Son günlerde TV ekranlarında sıklıkla bir reklam filmi izliyoruz. Reklamda rol alanlar burjuva gazetelerin ekonomi yazarları, eski banka yöneticileri, iş adamları ve diğer tanınmış kişilerden seçilmiş. Bakkal, çiçekçi, oyuncakçı vb. işler yapan esnaf görüntüsüyle arzı-endam eden bu muhteremler, halkı para harcamaya davet ediyor. Alınacak bir sakızın ya da bir demet çiçeğin ülke ekonomisini nasıl canlandıracağını, sonunda da hepimizin bu işten müthiş kazançla çıkacağını olmadık soytarılıklarla pazarlamaya çabalıyorlar.

'Alın-verin' adıyla yürütülen bu son kampanya, krizin etkisini göstermesinin yanında, halkın cebindeki üç kuruşu da türlü şaklabanlıklarla hortumlamayı amaç ediniyor. Sermayenin çaresizlikle halkın cebindeki son kırıntılara gözünü diktiğini gösteriyor.

Sakız, gül veya oyuncakla küresel ekonomik krizden çıkılamayacağını elbette onlar da biliyor. Asıl dertleri, güçlenmekte olan toplumsal patlama ögelerinin bir şekilde zayıflatılmasıdır. Ve aynı zamanda yaşanan ekonomik krizin ne kadar basit, ne kadar kolay aşılabilir bir durum olduğu hususunda kitle psikolojisi yaratmaktır. Emperyalist burjuvazi ve onların yerli işbirlikçileri bu büyük felaketin altından en az zararla nasıl çıkacağının planlarını yaparken, üstüne bir de toplumsal başkaldırılarla uğraşmak istemiyor. Ekonomik krizin bir sınıf hareketini yaratma potansiyelinin son derece güçlü olduğunun bilincindeler. Bu gerçeği bizim kadar tekelci burjuvazi de biliyor.

Dünyanın herhangi bir köşesinde yaşanan ve nispeten olumlu sayılabilecek en küçük ekonomik gelişme, krizden çıkışın işareti olarak değerlendiriliyor. Öyle ki; üretim ve işsizlik rakamlarındaki eksi verilerin düşük oranlarda gerçekleşmesi dahi sermaye için zil takıp oynamaya yetiyor. Tüm bunlar olup biterken kapitalizmin kriz içinde olduğu gerçeği hiçbir yalanla gizlenemeyecek biçimde kendini ortaya koyuyor. İşçi ve emekçilerin günlük yaşamında derinleşerek sürmekte olan sefalet ve yoksulluk, cilalı sözlerle ya da uydurma istatistik rakamlarıyla örtülemeyecek kadar büyük düzeylerde seyrediyor.

'Krizin bizi teğet geçeceği' saçmalıkları kısa sürede yerini, hamdolsun hafiften dokunup geçecek noktasına, oradan da 'krizden en az etkilenen ülke olacağız' söylemine getirmişti. Tekelci sermaye krizin yükünü işçi ve emekçilere yıkmak amacıyla çalışanları büyük gruplar halinde kapı önüne koyarken, ülkenin başbakanı onları kriz fırsatçılığı yapmakla suçladı. Burjuvazinin bu süreçte kriz fırsatçılığı yaptığı inkâr edilemez bir olgu olmakla birlikte, kapitalizmin içine yuvarlandığı durumu gizlemeye dönük bu yönlü söylemler de çok geçmeden hükmünü yitirdi. Başbakan da 'kriz fırsatçılığına' girişti.

Tepe taklak gitmekte olan ekonomiyi birazcık olsun toparlayabilmek ve krizin günlük hayattaki izlerini gizleyebilmek amacıyla 'Evde Oturma Pazara Çık' kampanyaları da pek işe yaramadı. Evine kuru ekmeği dahi götürmekte zorlanan emekçilerin değil pazara çıkıp alış veriş yapmak, kapının eşiğine adım atabilecek takati olmadığı gerçeği, kampanyanın düzenleyicilerinin suratına tokat gibi çarptı.

Mezarlıktan geçerken ıslık çalan adamın korkusunu çağrıştıran 'alın-verin' kampanyası şaklabanlığı da fazla sürmeden mazideki yerini alacaktır. Kapitalizmin niteliğinden kaynaklanan ve kaçınılmazlığı sayısız defalar kanıtlanan ekonomik kriz durumunun en az 2012 yılına kadar devam edeceği, bu sürecin yıkıcı sonuçlarının önümüzdeki yıl ve yıllarda daha çarpıcı boyutlara ulaşacağı da, yine burjuva iktisatçıların dile getirmek zorunda kaldıkları bir olgudur. Aynı iktisatçıların ve fabrikatörlerin ekranlardan bize yansıtılan şirinlikleri de, bakkal amca, çiçekçi teyze şaklabanlıkları da somut gerçeği değiştirmeye yetmiyor, yetmeyecektir.

Haydar Özbilgin

 
Toplam blog
: 4
: 1140
Kayıt tarihi
: 13.03.08
 
 

Hayatı bütün renkleriyle görme ve bunun sonsuz akışı içerisinde rüzgardan şikayet etmek yerine ye..