Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

Dünya çapında mali kriz

Dünya çapında mali kriz
 

kriz


ABD' de yaşanan ekonomik gelişmeler ve AB ve Japon ekonomilerinin, bugünkü halleriyle Amerikan ekonomisinin seyrinden çıkamamaları, ABD’de patlak veren bir ekonomik krizin bütün dünyayı etkileyerek bir dünya ekonomik krizine dönüşeceğini de söyleyebiliriz. Veriler, gelişmenin bu yönde olduğunu göstermektedir:

Uluslararası alanda sermaye akışının yıllık büyümesi, 1980-1990 arsında yüzde 8, 8’den 1990-2006 arasında yüzde 14, 2’e çıkıyor. Uluslararası alandaki yıllık sermaye akışı miktarı 1980’de dünya gayri safi hâsılasının ancak yüzde 4, 7’ne tekabül ederken, 1990’da yüzde 5, 2’ne, 2000’de yüzde 15, 3’ne ve 2006’da da yüzde 17, 2’ne tekabül ediyordu. Bu miktar, yıllık olarak 1990’da yaklaşık 1 trilyon dolardan 2006’da 8 trilyon dolara çıkmıştır.

Azami kar getirecek yatırım alanı arayan bu mali sermayenin bir kısmı, bu olanağı Amerikan menkul kıymetlerde buldu. Yani konut yapımında.

"Tatlı" karların elde edildiği görülünce geri ödemesi sorunlu olanlara da; dar gelirlilere de krediler verilmeye başlandı. Yatırımcı kuruluşlar bu kredileri çeşitli biçimlerde paketleyerek bütün dünyada satmaya başladılar ve böylece Amerikan konut alanındaki kar ve kriz uluslararasılaştırıldı.

Sonunda şişen balon, 2007 yılında patladı ve etkisi sadece Amerikan ekonomisiyle; mali sektörüyle sınırlı kalmadı. Amerikan konut sektöründe spekülasyon krizi olarak başlayan bu kriz, borsa, mali, kredi ve banka krizi olarak hemen hemen bütün dünya mali sektörünü (mali, banka, kredi) etkisine alarak genişledi ve derinleşti.

Henüz bütün dünyayı kasıp kavuracak derecede derinleşmemiş ve kapsamlaşmamış olsa da, daha şimdiden bu krizden dolayı yok olan, buharlaşan sermaye miktarı 2, 5 trilyon dolara varmıştır.

Banka sektöründe çaresizlik, yani krizin etkisi, geçen yüzyılın '80’li yıllarından bu yana neoliberalizmin ilk uygulandığı ülkelerden Büyük Britanya’da, kriz içinde yuvarlanan bir ipotek bankasının -Northern Rock- devletleştirilmesini gündeme getirmiştir.

Dünya kumarhanelerinin merkez üssü Wall Street Borsası, mali piyasalardaki olumsuz gelişmeyi kontrol altına almak ve yeniden bir canlandırma sürecini başlatmak umuduyla konjonktür programı önermiştir. Dünya jandarması ABD emperyalizminin şefi Bush da, ekonomiyi "kurtarmak" için kişi başına 300 veya aile başına 600 dolarlık çekler dağıtarak tüketimi (harcamaları) canlandırmak istemiştir.

Çoğu uzmanlar, 1929’dan bu yana en ağır banka krizinin yaşandığı düşüncesinde birleşiyor.

Bu kriz, sadece mali alanla sınırlı kalan bir banka ve kredi krizi olarak görülmemelidir. Çünkü bu kriz, etkisini, henüz güçlü bir şekilde olmasa da -bunun için zamana ihtiyaç var- Amerikan sanayinde, örneğin AB’nin bazı ülkelerindeki sanayilerde -Almanya, Doğu Avrupa ülkeleri- kendini hissettirmeye başlamıştır. Bu krizden bağımsız olarak İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkelerde ekonomi zaten kriz içindedir.

Bu olgular ve bir bütün olarak AB, Japonya ve ABD ekonomilerinin kriz, dalgalanan, inişler çıkışlar gösteren bir durgunluk içinde olmaları, dünya çapındaki mali krizin çok büyük bir olasılıkla daha 2008 ortalarında maddi değerler üretiminde (sanayi) bir ekonomik krizin patlak vermesini teşvik edeceğine işaret etmektedir. Bu bir kehanet değildir. Çünkü Amerikan ekonomisi, dünya ekonomisini her bakımdan sürükleyecek güçtedir.

AB ve Japon ekonomilerinin, bugünkü halleriyle Amerikan ekonomisinin seyrinden çıkamamaları, ABD’de patlak veren bir ekonomik krizin bütün dünyayı etkileyerek bir dünya ekonomik krizine dönüşeceğini de söyleyebiliriz. Veriler, gelişmenin bu yönde olduğunu göstermektedir:

1- Hisse senedi pazarları adeta çökmüştür.

2- Menkul kıymetler alanındaki kriz devam ediyor.

3- Döviz pazarları krizdedir.

4- Mali sistem krizdedir.

5- Maddi değerlerin üretimi sektöründe (sanayide) göstergeler krize doğru ilerleyen bir süreçte olunduğunu göstermektedir.

Bu gerçekler, aynı zamanda banka ve sanayi sektörü; bir bütün olarak ekonomisi Amerikan ekonomisiyle en çok iç içe geçmiş olan ülkelerin -Başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkeleri, Çin, Japonya ve ekonomisi ve maliyesi Amerikan ekonomisiyle iç içe geçmiş olan Türkiye gibi bağımlı ülkeler- bu krizden öncelikle etkileneceğini de göstermektedir. 26.03.2008

H.Umut Özbilgin

 
Toplam blog
: 4
: 1140
Kayıt tarihi
: 13.03.08
 
 

Hayatı bütün renkleriyle görme ve bunun sonsuz akışı içerisinde rüzgardan şikayet etmek yerine ye..