Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '07

 
Kategori
Deneme
 

Çikolata ve aşk kıvılcımları

Hayatın en zevkli dakikalarındandı çikolalata ile geçirdiğim anlar. O dilimin üzerinde yavaş yavaş erirken, ister istemez yüzümde beliren garip mutluluk. Çok şiddetli bir şekilde dayanılmaz yapan neydi onu? O en mutsuz olduğum anlarda bile, hayatımın anlamlı olduğunu hissettiren deli gibi arzuladığım lezzet.
Çikolata üzerine bugüne kadar çok şey yazılmış, söylenmiş ve hatta film bile yapılmış.
Kimi araştırmacılar ağrıları dindirdiğini, insanın kendini iyi hissettirdiğini söylerken, kimi araştırmacılar da kalp atışlarını artırdığını ve heyecana yol açtığını söylüyorlar. Bazı toplumlarda afrodizyak etkisinden dolayı yasak edildiği söyleniyor. Yasak olan şeyler onları daha da cazip hale getirir oysa ki. Tıpkı cennetteki elma misali. İyi ki o çağlarda yaşamamışım.
Bana göre çikolatanın o dayanılmaz kokusu, bilinçaltın da ki coşkuyu ortaya çıkartıyor. Hele o bitter çikolata! Saf, katıksız vazgeçemediğim tad. Çok küçüktüm o zamanlar. Ama yine de merak ediyordum. Ablamlar için gelen her damat adayı neden bir kutu çikolatayla geliyor diye. Acaba benim sevdiğimi biliyorlar da, gözüme mi girmeye çalışıyorlardı. Çocukluk işte.
Sanırım aşkla arasındaki sıkı bağlantıyı eskiden beri biliyorlardı. İlk aşk kıvılcımlarını da çikolatayla atmak istiyorlardı. Onlara gelen her görücü adayı bende ayrı bir heyecan yaratırdı. (İnsanın kendisinden çoook büyük üç ablası olunca…) Süzerdim şöyle bir enişteyi. Yakışıklı mı, kıyafeti nasıl, çorapları takımının altından sırıtmış mı? Yeni bir eve gelmişlerdi. Onlara göre mekân yabancı. Birde herkesin onları izlediğini fark ederler. Ellerini, ayaklarını nereye koyacaklarını bilemezler. Benim ilgi alanıma daha çok onların getirmiş oldukları çikolatalar giriyordu.
En iyi notu oradan alıyorlardı. Eskiden böyle gümüş tabaklarda gelmezdi çikolatalar. Kadifeden kırmızılı, yeşilli kalpli kutularını hatırlıyorum. Çikolatanın o kadar süslenmesine gerek yoktu bana göre, zaten kendi cazibesi yeterdi.
Dozunu fazla kaçırdığım için annem hep saklardı benden. Onlar bir yere gitseler diye dört gözle beklerdim. Şeytanla ilk suç ortaklığımız o dönemlerde başladı. Keşfetmiştim sakladığı yeri. Dikiş makinesinin içine saklıyordu. O küçücük bedenimi dikiş makinesinin içine sığdırıp, dikiş makinesinin ayağını salıncak gibi kullanıp, hem sallanıyor hem de o eşsiz lezzetin doruğunu yaşıyordum. Kutu doluyken iyi de, boşalmaya başlayınca panik başlıyordu bende. Elimle çikolataları yaymaya çalışıyor, kutu da daha çok görünmesini sağlıyordum kendimce.
Obur bir çocuk değildim ama çikolatayı hep çok sevdim. Hala da aramızdaki ilişki hiç bozulmadı onunla.

Nerde o eski görücüler.

Hayat şartları adetleri bile değiştirdi artık.

 
Toplam blog
: 106
: 1384
Kayıt tarihi
: 21.02.07
 
 

Bir yaz gecesi hatırasıyım. Haziran doğumluyum. Bilirler haziran doğumlular. Hele ki haziranın tam..