Çin Seddi!

Kürşad Çin sarayını bastığında, o sırada sarayda olmadığı için canını kurtaran Mao Pu Ding fena halde öfkelenmiş!

“Ulan bir buçuk milyar Çinlinin arasından yağdan kıl çeker gibi girip sarayımı basıyorlar ha! Hemen duvar örün sınıra! Çin ipeklerine de yüzde yüz zam yapın!”

Çin Hanının sözünde de belirttiği gibi o yıllardan beri Çin’in nüfusu aşağı yukarı aynıdır! Tek çocuk hikâyesi Çin’in nüfusunun artmasına engel teşkil etmiştir!

İyi de olmuştur çünkü bunlar üçer beşer çoğalsaydılar dünyada sarı ırktan başka kimse kalmazdı!

Sarı komünist ırkın dünya hâkimiyeti!

Allah da buna müsaade etmezdi ya!

Bütün Çin amele olmuş taş taş üzerine koymaya başlamışlar! Yalan olmasın, on bin kilometre set oluşturmuşlar!

Türkler yapılan bu setleri görür gülerlermiş!

“Kardeşim biz yakında yolcuyuz buralardan! Ne diye boşuna uğraşıyorlar ki? “

“Amaaan elin komünistini mi düşünüyorsun? Çalışsın manyak!”

Dünyanın en gereksiz eseri çıkmış ortaya böylelikle!

Türkleri Orta-Asya’dan kaçırtan ipekli ürünlere gelen yüzde yüz zam olmuştur!

Yoksa ne kaleler yıkmış, ne taş taş üzerinde bırakmamış bir millet olduğumuzu bilmeyen yoktur!

O yılların tek hediyelik ürünü ipek! Türklerin de ipek böcekçiliği ile uğraşacak zamanı yok! Zamanı oldu diyelim, dut ağacı yok bu kez!

Yani zor bir durumdalar!

Tüccarlardan, Anadolu’da ipekböcekçiliğinin yapıldığını ve hatta Çin ipeğinden de daha kaliteli olduğunu öğreniyorlar!

Çadırını söken atına atladığı gibi Anadolu yoluna koyuluyor!

Evliya Çelebi, seyahatnamesinde dut ağacının hikmetlerinden bahsederken “ağacından, meyvesinden ve yaprağından faydalanılan başka bir ağaç yoktur!” der!